|
|||
Pis ve Zehirli Gıdalar! | |||
Naci AKAY | |||
Bize neler yedirdiklerini biliyor musunuz? “Göz görmeyince, gönül katlanıyor.” Ama, öyle gıdalar var ki, nasıl üretildiklerini bilseniz, yemek bir yana elinize almaz, sofranıza koymazsınız. Görmeden, bilmeden alıyor ve yiyoruz. Çünkü, denetim yok, devletin otoritesi yok ! Değerli okuyucularım, amacım sizin midenizi bulandırmak değil. İştahınızı kaçırmak hiç değil. Bir kısmı hastalık yapan, bir kısmı iştahınıza tiksinti veren, önemli bir kısmı da göz boyayıp cebinizi yakan kimi gıdalardan söz etmek istiyorum. Hepsi o kadar. Sonunda yazacağım cümleyi, başında yazıyorum. “Yemeğinizi evinizde yapın ve evde yemek yiyin.” Okullarda ekipler kurup, “Münazara yapardık.” Sıkça seçilen konulardan biri, “Yaşamak için mi yemek lazım, yemek için mi yaşamak lazım?” dı. Konuyu, hangi taraf iyi anlatırsa o kazanırdı. Ama, ortada bir gerçek vardı. “Yaşamak için yemek lazımdı” Yemek, beslenmek yani gıda almak demektir. “Hangi gıdaları?” derseniz, midenizin kabul ettiği, sağlığa uygun bütün gıdaları. “Öyle gıdalar var mı?” diye sorarsanız, eskiden var gibiydi. Ancak, şimdi pek yok. Lafı uzatmadan, bazı örnekler vererek anlatmaya çalışayım GIDALAR, TAĞŞİŞLİ Yani, üretilen hemen bütün gıdaların içine katkı maddesi denilen yabancı maddeler katıyorlar. (Tağşişli gıdalar) Bunun sebebi, o gıdanın miktarını çoğaltmak, hacmini büyütmek, görüntüsünü değiştirip daha çekici hale getirmek, daha ucuz hale getirmek, kısa sürede bozulmasını önleyip, daha dayanıklı hale getirmek, (raf ömrünü uzatmak), daha başka sebepler de var, ilk akla gelen bunlar. Bu saydığım katkıların önemli bir kısmı, adeta zehir saçıyor. Ucuz boyalarla boyanıp, daha çekici ve özendirici hale gelen gıdalar ise, zehrin ta kendisi. Daha çok çocukların özendiği ve tercih ettiği bu gıdalar, yeni yetişen nesli, daha çocukluğunda, hatta bebekliğinde zehirliyor. BAZI ÖRNEKLER VEREYİM Boyalı bütün gıdalarda, ucuz ve yasaklanmış gıda boyaları kullanıyorlar. Özellikle, ucuz şekerlemeler ve çocuk mamaları bu türden gıdalar. Temel gıdamız olan ekmek, GDO’lu denilen Genetiği Değiştirilmiş Organizma denilen ucuz ithal buğdaydan üretilirken, satılmayan bayatlamış ekmekleri de ıslatıp tekrar hamur haline getirerek, ekmeğin (hamurun) içine katıyorlar. Sucuk, salam ve sosisin içine, sakatat denilen parçalar ve et artıkları katıyorlar. Soya ununu renklendirip, et haline getiriyor ve döner’de kullanıyorlar. Keza, bol baharatlı sucuk, salam ve sosiste domuz, at ve eşek eti kullanıyorlar. Lahmacunda, gerçek et yerine bol soğan, iç yağ ve çekilmiş sakatat parçaları kullanıyorlar. Yoğurtta süt tozu ve bol nişasta ve de domuz jelatini kullanıp, son kullanma tarihi geçen yoğurtların kapaklarını ve üstündeki tarihleri değiştirip, satışına devam ediyorlar. Kırmızı pul bibere, kepek, hatta kiremit tozu ya da ucuz boya katıp piyasaya sürüyorlar. Gerçek sütü çok az kullanıp, peyniri margarinden üretiyorlar. Süt toplamada zaten hijyene (temizliğe) hiç dikkat etmiyorlar. Salçanın içine domatesten ziyade, boyalı katkı maddesi koyuyorlar. Raf ömrü biten salçaları, atmayıp yeniden üretime sokuyorlar. Zeytinyağın içine ayçiçeği ve pamuk yağı, tereyağın içine de patates ve hafif gıda boyası ile margarin yağı katıyorlar. Balın içine glikoz ve mısır şurubu, kokusu için de bal aroması karıştırıyorlar. Pekmez de, aynı şekilde üretiliyor. Hemen bir çok tatlıya, pancar şekeri yerine ucuz NBŞ, yani nişasta bazlı şekerle, mısır şurubu katıyorlar. Ucuz şekerleme, tatlı ve baklavaların çoğu böyle yapılıyor. Sayılacak daha o kadar çok örnekler var ki? Siz de bulabilirsiniz. AMBALAJ, YANILTIYOR. Gıda ambalajları “Albeni’li” (renkli, cazip, çekici, özendirici) olarak yapılıyor. Ambalajın üzerine, gözlük takmadan okunması mümkün olmayan çok küçük harflerle bazı bilgiler yazılıyor. Bilgilerin çoğu, yanıltıcı ve doğru değil. Çünkü, bunlar bir-bir denetlenmiyor. Bir kısmında üretici adres bilgileri ya da işletme kayıt numarası bile yok. Sok kullanma tarihleri şişirme. Ambalajsız (açık) gıdalar ise, bir yerden başka bir yere nakledilirken temizliğe dikkat edilmiyor. Dökülenler, tekrar toplanıp kirlenmiş halde kabına konarak taşınıyor. (Kimi kasapların etleri gibi) KÜÇÜK BİR ANEKDOT Yıllar evveldi. İstanbul Bağcılar’daki bir fırın işçisi fırında yatıp kalkıyor. Yattığı odada bir su kuyusu var. Ekmeğin suyu bu kuyudan karşılanıyor. İşçi, geceleri yatağından kalkıp tuvalete gitmek yerine, bu kuyunun içine işiyor. Ne var ki, olay ortaya çıkınca kovulsa da, halk sidikli ekmekleri yemiş oluyor. DEVLET NEREDE? Denetim konusunda, devletin olmadığı yerlerin başında gıda üreticileri ve satıcıları geliyor. Kimi meraklı basın mensuplarının dışında devlet elemanlarının gıda denetimi yaptıklarını ve bu pislik ve zehir saçan bu aşağılıkları teşhir ettiklerini hiç duydunuz mu ya da gördünüz mü? Göstermelik olan kimilerinin dışında. İnternette yayınlanan sembolik ve göstermelik bir-iki açıklama ve cezadan başka hiçbir yaptırım yok. Bunu bilen bu alçaklar, bize pislik yedirmeye ve zehirlemeye devam ediyorlar. Görevli ve yetkili Sağlık Bakanlığı nerede? Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı nerede? Bunların denetim elemanları yok mu? Bunların Laboratuarları yok mu? Hepsi var. Hepsi var, ama araya çıkar, rüşvet ve adam kayırma girince, hepsi birden yok oluyor. Değerli okuyucularım, Devletin otoritesine fazlaca güvenmeyin. Çarşı-Pazardaki alışverişlere dikkat edin. Gıda ambalajlarına aldanmayın ve yemeklerinizi evinizde pişirin, istisnaların dışında yemeklerinizi evinizde yiyin.
|
|||
Etiketler: Pis, ve, Zehirli, Gıdalar!, , , , , , , , , , , , , , |
|
Bu modül kullanıcı tarafından yönetilir, ister kod girilir ister iframe ile içerik çekilir. Toplamda kullanıcı 5 modül ekleme hakkına sahiptir, bu modül dahil tüm sağdaki modüller manuel olarak sıralanabilir.