Eskiler onlara, “Kilometre dolduranlar ya da ay başını bekleyenler” derlerdi. Oysa, kilometreyi çalışarak doldursalar da başarılı olarak anılsalar, daha iyi olmaz mı?
1980 darbesinden sonra, askerin de tavsiyesi ile bendenizi İstanbul Valiliği Genel Sekreteri yaptılar. 3 yıla yakın bir süre, bu görevi yaptım. Darbe öncesi ülkede sağ ve sol kamplaşmalar bürokrasiyi, dolayısıyla kamu hizmetlerini de tıkamıştı.
Memurlar, amirlerinin siyasi görüşüne göre hareket ediyor, at izi daha o zaman it izine karışmıştı.
Kanunlar, tüzükler, yönetmelikler ve bürokratik kurallar vardı, ama doğru dürüst uygulanmıyor, çünkü onları açıp da pek okuyan olmadığı gibi, onların da açıklamaya ihtiyacı vardı.
Oturdum, yöneticilere “El Kitabı” niteliğinde, mevzuat bilgilerini ve uygulamalarını içeren bir kitap yazdım. İlgi gördü ve fayda sağladı.
SİYASİ DÖNEM BAŞLADI, BÜROKRASİ YAVAŞLADI
Merhum Turgut Özal’ın iktidarı başlayınca, bürokrasi yine karıştı ve icraat da yavaşladı. Kanunlar ve kurallar yine pek uygulanmamaya, partizanlık hemen her yerde tavan yapmaya başladı.
Asır değişti, 20 den 21’ci asra geçtik. Bu asra “Bilgi Çağı” ya da “İletişim Çağı” dendi. İşler biraz daha kolaylaşır derken AKP iktidarı, bürokrasiyi dolayısıyla devlet yönetimini ters yüz etti.
Çünkü, liyakat ve ehliyetten çok, partizanlık ve kayırmacılık atamalarda egemen olunca, ne kadar beceriksiz ve liyakatsiz kişi varsa, rüyalarında bile göremedikleri koltuklara oturdular.
Haksızlık etmeyelim, bunların içinde o kutluklara layık olanlar da vardı, ama sayıları kaçtı ve hangi koltuklardalar?
Bulunduğumuz İlçeyi göz önüne alırsak ilçemizde de, atandığı göreve layık kimseler gördük. Gücenmesinler, ama layık olmayanlar da, yani kilometre doldurup ay başını bekleyenler de gördük.
Filvaki, İlçenin bir handikapı vardı o da, siyasi iktidardan yana değildi. Benim hatırlayabildiğim kadarıyla, ilçe halkı çeyrek asırdan beri muhalif partilere oy veriyor, iktidara hiç de yakın durmuyordu.
İktidar partileri de bunun karşılığını; “Yok hizmet, yok yatırım!” olarak veriyorlardı. Bunu anlamak kolaydı da, icraata yetkili olarak atanan bürokratların neden iş ve hizmet üretmediklerini, anlamak o kadar kolay değildi.
İŞTE, BASİT İKİ ÖRNEK
Daha önce de bu sütunlarda okumuştunuz. 2006 senesinde Maliye Bakanlığı, Öğretmenevi yapımı için şehrin içinde ve cadde üstünde hazine malı büyükçe bir arsayı Milli Eğitim’e tahsis etti.
Öğretmenlerin aylıklarına geçmesi gereken toplam 100 bin lira buraya aktarılarak, anlı şanlı bir temel atma töreni yapılarak, Öğretmenevi inşaatı başladı. Kabası tamamlandı, ancak “Harç bitti yapı paydos” der gibi, çalışma paydos edildi.
Üç Kaymakam ve üç İlçe Milli Eğitim Müdürü geldi, gitti inşaata bir çivi bile çakamadılar. Kaba inşaat, şu sıralarda çökmek üzere.
Bu yöneticiler her seferinde, iktidarın öğretmenlere olan husumetini öne sürdüler. Valilerin de aynı düşüncede olduğunu belirttiler. Tekraren ifade edelim ki, Kaba inşaat çökmek üzere. “Çökmeden resmini çekin, hatıra olarak saklayın.” Diyorum.
ASKERLİK ŞUBESİ BİNASINI DA KULLANAMADILAR
3-4 yıl kadar önce, kimi Askerlik Şubeleri bir merkezde toplanınca, Saray Askerlik Şubesi binası da boşaltıldı. Şehir merkezine yakın, cadde üzerinde ve köşe başındaki 2 katlı bina, Milli Eğitim’e tahsis edildi.
Binanın yerinin çok uygun olması sebebiyle burada bir Okul Öncesi Eğitim Merkezi, bir Psikolojik Danışmanlık Merkezi, bir Rehberlik ve Araştırma Merkezi ya da başkaca bir Sosyal Mekan açılabilirdi.
Milli Eğitim bu şu işi başaramadı. Yıllarca boş tutulan bina, nihayet Milli Eğitim’den alınarak, Çalışma Bakanlığı’na verilmiş.
Şimdi, SGK yani Sosyal Güvelik Merkezi yapılacakmış. Ama, ne zaman?
Değerli okuyucularım, Ziya Paşa; “Ayinesi iştir kişinin, lafa bakılmaz.”sözünü boşa söylememiş. Gerçekten, kişinin aynası iş’tir. İlçemizde görev alan yöneticilerin de aynası iş olmalı, ama olmuyor.
O sebeple, “Beceriksiz” sözcüğünden, alınmasınlar.