17-25 Aralık yolsuzluğuna bulaşan eski Bakan Erdoğan Bayraktar, Trabzon’a muhteşem bir Cami yaptırıyormuş. Darısı arkadaşları Zafer Çağlayan, Muammer Güler ve Egemen Bağış’ın başına.
Değerli okuyucularım, Şeytanın gör dediğini, kimi hallerde görmek gerekiyor. Adamın başı haramdan kalkmıyor, ama hacca gidiyor. Aldığı “Yaptığın helaldir.” fetvasıyla, kendini günahlardan kurtulmuş sayıyor.
Adam, herkesi kandırıyor. Ama, doğru yaptığına kendisi de inanıyor. Konuyla ilgili vereceğimiz örnekler o kadar çok ki, hepsi göz boyamadan, hepsi günahlara kılıf hazırlamaktan, sonunda hepsi kişinin kendisini kandırmasından öteye gitmiyor.
DİYANET DESTEKLİ GÜNAH ÇIKARMA
Bir Diyanet İşleri Başkanlığımız ve onun da dini meselelere bakan bir Yüksek Kurul’u var. Soruyorlar, söylüyor. “Bir baba öz kızına şehvet duyarsa, karısıyla nikahı düşer mi?” Kurulun, bu soruyu elinin tersiyle itmesi gerekirken ciddiye alıyor ve cevaplıyor. Karısının nikahı bir yana, şehvet duymasını dahi doğru buluyor ve soruyu cevaplıyor.
Soruyorlar, “Bir koca karısına, telefonla, telgrafla, postayla, internetle ya da faksla seni boşadım, boş ol derse, boşanma olur mu?” Kurul, yine cevaplıyor. “Bu yolla da koca, karısını boşayabilir.”
Soruyorlar, yukarıda belirttiğim gibi, “Haram parayla hacca gidilir mi?” Diyanet, “Bunun helali yok mu?” demek yerine, “Gidilebilir.” diyor.
Sadece bunlar mı? Çok, ama çok daha fazla örnekler var.
Türkiye Cumhuriyeti kurulduğundan beri, dini meselelerde halkı aydınlatmakla vazifeli olan Diyanet İşleri Başkanlığı, kurulduğundan 93 sene sonra, işte bu hale geldi.
Bunları yazmamın nedeni, doğru fetva verdiğini sanan Diyanet’in bu görüşleri toplum tarafından kabul edilmiyor, hatta büyük tepki ile karşılanıyor. Ama, kimileri doğru kabul ediyor ve haramı, helal gibi görüyor.
CAMİ YAPTIRMAK, GÜNAHLARDAN KURTARIR MI?
Bize göre, harcanan paranın kaynağına bağlıdır. Biliyorsunuz, 2013 yılının 17 Aralık günü, Türkiye’de bir yolsuzluk olayı, failleri suçüstü yapılarak ortaya çıkarıldı. Olayın baskına uğrayan kahramanları, kimi bürokratlarla, 4 Bakan’ın çocukları, dolayısıyla bu Bakanlardı.
İşlenen günah, ayan beyan yani sesli ve görüntülü olarak ortadaydı. Nitekim suçüstü yapılanlar tutuklandılar, paralar müsadere edildi. 2 ay 10 gün sonra onlara “Pardon, siz suçsuzsunuz, hatta haklısınız, gelin paralarınızı da faiziyle alın” dediler ve paralar faiziyle verildi.
Bu Bakanlardan biri de, Çevre ve Şehircilik Bakanı idi. Çünkü, onun oğlu da tutuklanmıştı. Bakan, açık konuştu. “Ben ne yaptıysam, Başbakanın emriyle yaptım. Benim istifam gerekiyorsa, o da istifa etmelidir.” dedi.
Soruyorum, halkın en cahili bile, ”Yapılan bir iş kanunsuz ise, yaptıran kadar yapan da suçlu değil midir ve bunda çıkarı yok mudur?” demez mi?.
Ve, diğer üç Bakanla birlikte bu Çevre Bakanı da istifa ediyor ya da ettiriliyor, takip eden seçimlerde aday gösterilmiyor. 4’ü de, Meclis dışında kalıyorlar.
Zorlama ve parmak hesabı ile onların aklanmış sayıldığını öğrenen halkın yine o en cahili, “Madem ki suçsuzdular, neden tekrar aday olamadılar?” diye sorunca, olup biteni anlamayan bir tek kişi kalmıyor.
Zafer Çağlayan’ın adı Muş’ta bir okula, Muammer Güler’in adı da İstanbul Beylikdüzü’nde bir okula verilmiş. Egemen Bağış, Kıbrıs vatandaşı olmuş ve bol kazançlı ve de imtiyazlı bir işte çalışmaya başlamış. Oysa, bunların ne kadar büyük hırsızlık ve yolsuzluklara bulaştıkları yurt dışına da taşmış, dışarıda bile hala devam eden davanın konusu olmuşlardı.
Çevre Bakanı olan Erdoğan Bayraktar şimdi, yine kimi vatandaşlarımızın dediği gibi, Diyanet’ten aldığı fetva ile günah çıkarmak için Trabzon’da bir Cami yaptırmaya karar vermiş. Bunu ben değil, halk söylüyor.
BU CAMİ, NASIL CAMİ?
Edinilen bilgilere göre, Cami VİP Cami, başka bir söylemle adeta seçkinler için yapılan bir mabet olacakmış. 30 milyon liraya mal olacak ve gelecek yıl (2019 da) tamamlanacakmış.
Dahası var. Bakıldığında, dünyanın yedi harikasından biri olan Hindistan’daki meşhur Tac-Mahal’i andıracak. Bahçesine yapılacak olan, Açık ve Kapalı Oto parkın yanına, Piknik ve Spor alanları yapılacak, Kay-kay pisti, Trafik eğitim alanları, Gokart pisti, Çocuk oyun alanları, Zemin satranç alanı, Bazaar adlı alış-veriş merkezi, Süs havuzları, Saat kulesi, Çay bahçeleri, Restaurant, Kafeterya olacak ve burada bir de müze açılacak.
Öyle sanıyorum, bu cami öyle açıklandığı gibi 30 milyonla bitmeyecek ve sabık Bakan, üstüne biraz daha para ekleyecek.
SUYUN KAYNAĞI NEREDEN?
Eski Çevre Bakanı’nın iki oğlu var. Öteden beri, ticaretle uğraşıyorlarmış.Yani, çalışıyorlar ve kazanıyorlar. İlk bakışta, paranın kaynağı belli demektir. Öte yandan, Bakan babaları belki de, hayatı boyunca kazandığını fazla harcamayıp, bir kısmını biriktirmiş olamaz mı?.Tam bilemeyiz.
Ancak, soruyorlar. Babaları Bakan olmasaydı, çocukların etik yolla bu kadar büyük paraları kazanmaları mümkün olabilir miydi?
Cevaplamak zor değil. Hem de başka sorular sorarak. Aynı yaşta, aynı işi yapan emsalleri, acaba bu kadar kazanabiliyor mu?
Lamı-Cımı yok, açık söyleyelim. Onlar ki, bal çanağını tuttuklarını, ellerine bulaşan balı yalamadıklarını inkar edebilirler mi?
Tekrar Cami’ye dönersek, ilk bakışta yapının çevresi, Walt Disney’in Disneyland Parkı gibi olacak. Korkarım, ibadete gelenler çevresinin cazibesine kapılıp, namazı kaçırabilirler. Minareleri olmasa, böyle bir yerin Cami olduğu bile anlaşılamaz.
Sıra şimdi, öteki eski Bakanlarda. Mademki Diyanet de fevta veriyor. İşte size günah çıkarmanın yolu, daha ne istiyorsunuz?
Allah kabul etsin ve Cami, yaptıranlara ve de Trabzon’lulara hayırlı olsun.
|