Devlette, önemli sayılabilecek bir koltuğu kapan, adını hemen bir Okula verdiriyor. Bu nitelikteki bazı kişilerin, üstelik birden fazla Okulda adları var. Bu fırsatçıların yerine, vatan uğrana şehit düşen askerlerin adları, bu Okullara acaba neden verilmiyor?
Değerli okurlarım; Daha önce de yazmıştım. 1951 yılından beri uygulanan bir yönetmelik var. Adı, “Her Dereceli Okullara ve Eğitim Kurumlarına Ad Verme Yönetmeliği”
Bu yönetmeliği, İstanbul İl Danışma Kurulu Başkanı olarak görev yaptığım sırada ve daha sonra uyguladım. Yeni yapılan okullarda ve isim değişikliklerinde hep bu yönetmeliği kullandık.
Yönetmelik, o kadar doğru ve güzel hazırlanmış ki, biz de onu doğru kullanıp layık olanların adlarını okul ve eğitim kurumlarına, hem de tartışmasız olarak verdik.
Ne var ki, hiç gerekmediği ve layık olmadığı halde, o günün heyecanına kapılıp sadece bir Vali’nin adını, durduk yere bir Liseye verilmesini sağlamıştım. Büyük bir hata yapmış, yönetmeliğe aykırı bir adlandırma yapmıştım, pişman oldum, istemeden yenilerine kapı açtım.
Yönetmelik çok iyi hazırlanmış, detaylı ve tereddüde mahal bırakmayan hükümler içeriyordu. Bir okula ve eğitim kurumuna yer adlarından başka, adı verilecek kişilerin, öncelikle o okulu ya da eğitim kurumunu yaptırmış olması, ülkeye dikkati çeken önemli hizmetlerinin olması, böylece olumlu nam ve şöhretinin bulunması, makam ve gücünü kullanmaktan uzak olması, olumsuz hiçbir yanının bulunmaması ve hayatını yitirmiş olması ilk tercih nedenlerindendi. İşte, buna çok dikkat ediliyordu. Ancak, o zaman ve sadece bir keresinde dikkat edemedik.
DAHA SONRA NE OLDU?
Vali olan kimileri, bunu fırsat bilip İllerinde yeni yapılan Okullara adlarını verdirmeye başladılar. Daha iyi hatırlansınlar diye unvanlarını da kullanıp, “Vali……… Okulu/Lisesi” şeklinde adlarını verdirdiler. Uygulama yaygınlaşınca, kimi Kaymakamların ve öteki önemli makam sahiplerinin de, buna özendikleri görüldü.
İş çığırından çıkınca, 1993 yılında yönetmelikte bir değişiklik yapıldı. Özellikle Bakanlık yapanlar, daha görevlerinde iken adlarını verdirmeye başladılar. Oysa, eski ve yeni yönetmelik, layık ve uygun iseler bu kişilerin görevlerinden ayrıldıktan sonra adlarının verilebileceğini emrediyordu.
Mesela, halkın deyişi ile fırsatı ganimet sayan o dönemin Milli Eğitim Bakanı Nevzat Ayaz, Türkiye’nin çeşitli yerlerinde tam 6 okula adını verdirdi. Bu adlar halen devam ediyor.
NEDEN ŞEHİT ADLARI VERİLMİYOR?
Gencecik insanlarımız, bu vatanın korunması uğruna, hayatlarının baharında canlarını veriyorlar. Tabutlarını bayrağa sarıp, mutat bir cenaze namazından sonra, unutulup gidiyorlar. Yönetmelikte ise, bunların adlarının okullara ve eğitim kurumlarına öncelikle verilmesi belirtiliyor. Kimi verilenler olsa da, kaçının? Yok denecek kadar az.
Yönetmelik, adları verilecek kişilerin olumsuz bir nam ve şöhretlerinin bulunmamasını belirtiyor. Hal böyle iken, koluna rüşvet olarak aldığı o zamanın parasıyla 700.000 liralık saati takan Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan’ın adı, Muş’ta bir Ortaokula verilmiş.
Keza, oğlu rüşvet paraları, para kasaları ve para sayma makinesi ile suçüstü yapılan dönemin İçişleri Bakanı Muammer Güler’in adı, İstanbul Beylikdüzü’nde bir Liseye verilmiş. “Muammer Güler, Anadolu Lisesi”
FETÖ’nün önde gideni ve siyasi ayağı olarak, Milli Eğitim Bakanlığı yaptığı sırada, FETÖ’nün Okulları ve Dershanelerine büyük yardımda bulunan hakiki FETÖ’cü Hüseyin Çelik’in adı da, Van’da bir Okula verilmiş. Ötekilerini saymıyorum. O fırsatçı Valilerin adlarını saymak içinse, yazımdaki yer yetmez.
O HALDE, NE YAPMALI?
İşin aslına bakarsanız, yetkililer ne yapılması gerektiğini çok iyi biliyorlar. Yapılacak ilk iş, yönetmelik hükümlerini tam ve doğru olarak uygulamaktır.
Yönetmelik hükümlerine uygun olmayan fırsatçılarla kötü şöhretli kişilerin adları, bu Okul ve kurumlardan derhal kaldırılmalıdır.
Okulun ya da eğitim kurumunun yapımına maddi katkısı olmayan kişilerin adları da kaldırılmalıdır.
Salt, şöhretinden ve Bakan, Vali gibi o yerde kendisine verilen makamdaki görevi sebebiyle kanunla tanınan otoritesinden ötürü verilen adlar da, derhal kaldırılmalıdır.
Yaşayan kişilerin adlarının neden ve ne zaman verildiğine iyi bakılmalıdır.
Hepsinden önemlisi, birden fazla okula ya da eğitim kurumuna adları verilenlerin, layık ise sadece biri bırakılmalı, diğerleri kaldırılmalıdır.
Bunların yerine ve yeni yapılan Okul ve eğitim kurumlarına, yönetmelikte açıkça belirtildiği üzere, vatan savunmasında şehit düşen yiğitlerin adları verilmelidir.
Değerli okurlarım; Çok iyi hatırlıyorum. Geçen zaman içinde bu adlar bir bir kaldırılıyor ve layık olmayanların adlarına son verilse de, geç kalınıyor.
1980 darbesinden sonra, Adana’daki bir bulvara Kenan Evren’in karşı koymasına rağmen adı verilmiş, Evren görevinden ayrılınca bu ad kaldırılmıştı. Başka ve birçok örnek daha var.
O halde, kendine güvenen yetkili ve etkili bir otorite, bu hayırlı işi yapıp, layık olmayan bu fırsatçı ve sakıncalı kişilerin adlarına son vermeli, Okul ve eğitim kurumlarımıza yer adlarından başka, şehit olmuş bu kahraman vatan evlatlarının adlarının verilmesini sağlamalıdır.
Çerez politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez kullanmaktayız. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız. Çerez Politikası