Bizlere.” Bu bir Hicaz şarkı. Artık, hiçbir şeyin geldiği yok. Gelenlerse, böyle şarkılarda kaldı. Çünkü, adalar bir bir gidiyor. Gittiler bile.
Değerli okuyucularım; Böyle şarkılarla avunulacak tarafımız kalmadı artık. “Bir karış toprağımızı bile kanımız, canımız pahasına vermeyiz.” diyerek, okullarda, meydanlarda, sahnelerde ve her yerde nutuk atsak da, bunların hepsi laf. Topraklarımız, parça parça gidiyor.
Bir karış değil, toplamları neredeyse Kıbrıs adası büyüklüğündeki Ege adalarımız, Yunanlılar tarafından işgal ve gasp edildi. Biz hala, nutuk çekmeye ve mikrofonları kapıp kabadayılık yapmaya çalışıyoruz. Hadi canim sende!
Olayı biliyorsunuz. Ege Denizi’nde olup, Aydın, İzmir ve Muğla İllerimize bağlı ve bu illerin çok yakınındaki 18 adamızla, çevresindeki 150 adacık ve kayalık, 2008 yılından beri Yunanlılar tarafından işgal edilmiş, daha doğrusu sahiplenilmiş durumda.
Bir kısmı, Marmara’nın ortasındaki Büyükada kadar büyüklükte olan bu adalara yerleşen Yunanlılar, işgal etmekle kalmayıp, buralara askeri birlikler, her türlü silah-mühimmat, meskun mahaller hatta ibadethaneler (kilise) yaparak, adalara tamamen yerleşmişler.
YUNAN DEVLET YETKİLİLERİ BU ADALARDA!
Geçen yıl, Yunanistan’ın Cumhurbaşkanı’ndan sonra, Genelkurmay Başkanı, Savunma Bakanı ve diğer yetkililer bu adaları ziyaret ederek, Türklere karşı gösteri yaparken, bir kısmı kuzu çevirip piknik bile yapıyordu.
Lozan Anlaşması dahil, Ege denizindeki adalarla ilgili bütün belgelerin örneiklerini elinde bulunduran Milli Savunma Bakanlığımızın eski Genel Sekreteri’nin, bu adaların tamamen bize ait olduğunu, uluslararası hiçbir karara dayanmadan Yunanlılar tarafından işgal edildiğini ısrarla söylemesine ve bu belgeleri göstermesine rağmen, Türk tarafının kılı bile kıpırdamıyor.
CUMHURBAŞKANI, YUNANİSTAN’DA
Cumhurbaşkanı Celal Bayar’ın 1953 yılında Yunanistan’a yaptığı resmi ziyaretten sonra, bu ülkeye bu düzeyde başka bir ziyaret yapılmamıştı.
64 yıl sonra, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Yunanistan’ı ziyaret edeceğini öğreniyoruz ve çok seviniyoruz. Çünkü, Erdoğan’ın bu konuyu dile getireceğini ve haklı olarak “Adalarımızı boşaltın.” diyeceğini ve bunu bir şekilde kabul ettirip, işgal edilen bu topraklarımızın boşaltılacağını sandık. Ama, yanılmışız.
Cumhurbaşkanı’nın, gerek Yunan Cumhurbaşkanı, gerekse Başbakanı ile yaptığı görüşmelerin medyaya yansıyan taraflarını dikkatle izledim.
Erdoğan, yine dini bir meseleyi ele alıp, Türklerin çoğunlukta olduğu Batı Trakya (Gümülcine) Müftüsü’nün seçimi ve atamasının Yunan hükümeti tarafından değil, Türk-Müslümanlar tarafından yapılmasını isteyerek, işgal edilen adalar konusundansa, tek bir kelimelik söz etmedi. Benim gibi bu görüşmeyi izleyen vatandaşlarımız, büyük bir hayal kırıklığına uğradılar.
BİLMEDİĞİMİZ BİR ŞEY Mİ VAR?
Şimdi, vatandaşlarımız şu soruyu soruyor. “Yoksa bu adaların Yunan tarafına devri konusunda gizli bir anlaşmamı var ki, böyle sessiz kalınıyor ve bu adaların geri verilmesi istenmiyor.”
Tabii ki böyle bir durum olamaz ve olmamalı. Ancak, hükümet ve Cumhurbaşkanı neden bu kadar sessiz? Bu çok önemli konuya, neden bir açıklık getirmiyorlar?
Kara sularını 12 mile çıkarmak için çabalayan Yunanistan, bu adalarımızı işgal ederek, zaten bunu yapmış. Bu adaların çevresiyle de, Ege Denizi’nde büyük bir alana sahip olmuştur.
Balıkçı teknelerini bile adaların çevresine ve yakınlarına sokmayan Yunanistan, Ege Denizi’ni tamamen işgal ederek, Türklere yüzecek ya da balık avlayacak bir kıyı şeridi bile bırakmak istemiyor. Halkımız, şimdi bunu dillendiriyor. Türkiye, bu Yunan eşkıyalığını ortadan kaldıracak güce sahip değil midir? Nedir bu yaptıkları arsızlık? Nedir bu yaptıkları şımarıklık ve küstahlık?
CHP LİDERİ VE YUNAN SAVUNMA BAKANI
İktidarın, Cumhurbaşkanı’nın v e hükümetin bu tutumuna karşı tepki veren ve iktidar olduklarını bu adaları geri alacaklarını söyleyen CHP liderine, Yunanistan’dan cevap gecikmedi.
Yunan avunma Bakanı büyük bir kabadayılık ve küstahlıkla “Sıkıysa gelin alın!” mealinde laflar ederek, Türkiye’ye adeta meydan okudu.
Cumhurbaşkanı ya da hükümet kanadından yine “tık!” yok. “Yazıklar olsun!” diye, işte buna denir.
Şimdi, başımı iki elimin arasına alıp, kara kara düşünüyorum. Aydın, İzmir ve Muğla Belediyelerinden de ses çıkmadığına göre, “Bu adalar, gerçekten gitti mi acaba?”