Meral Hanım Kodese mi?

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Tayyip Erdoğan öyle söyledi ve, “Kaçacak deliği yok. Çünkü, Milletvekili bile değil. Hesabı ağır olacak.” diye buyurdular.

    Değerli okurlarım; Şair merhum Cahit Sıtkı Tarancı, “Haydi Abbas” diye başlayan şiirinde, akşamları çilingir sofrasını hazırlayan Abbas’a akşamın geldiğini anlatırken, bu isteğini iletecek olana da;  “… Katıp tozu dumana var git, Böyle ferman eyledi Cahit” diyordu.

      Şimdi de Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan pek kızdığı Meral Akşener’e;  “Kaçacak deliğin yok, Vekil bile değilsin. Hesabın ağır olacak. Böyle ferman eyledi Tayyip” der gibi…

   Cumhurbaşkanı’nın Elazığ’da yaptığı ve İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener’i hedef alan bu sert konuşmayı,  TV’de ben de izledim.

     Meral Akşener, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın birçok kişiyi terörist ilan etmesini eleştiriyor ve aynı ithamı Denizli’liler için de yaptığını söyleyerek Denizli’de halka, “Cumhurbaşkanı’nın terörist dediği Denizli’liler nasılsınız, iyi misiniz?” deyince de, Tayyip Erdoğan’ın öfke menziline giriyordu.

                             CUMHURBAŞKANI, BAKIN NE DİYORDU?

  “Aydın’lı efelere, Maraş’lı edelere, Karadeniz’li uşaklara, Erzurum’lu dadaşlara eğlence olsun diye terörist denmez. Bunun adı şaka değil, komiklik değil, olsa olsa hadsizliktir, edepsizliktir.”

    Erdoğan, hedefindeki Meral Akşener’i kast edip; “Çünkü o, Milletvekili bile değil. Onunla hemen hesaplaşacağız. Onun hesabı ağır olacak.” Diye karşılık veriyordu.

   Ağzından halkına karşı “terörist” sözcüğünün çıkmadığını ve bunun ispat edilemeyeceğini söyleyen Erdoğan, Akşener’e dönüp tekrar; “Bunun bedelini ödeyeceksin.“ Kemal Kılıçdaroğlu’nu kastederek de, “Senin ortağın ödüyor işte, sende ödeyeceksin. HDP ödüyor, ödüyor zaten bitmiyor”

    HDP eski Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ı da kastederek, “Birileri Ceza evinde süre dolduruyor. Aynı yola sen de düşebilirsin.” Diyordu

                                                DAVA AÇILMIŞ BİLE!

 Edinilen bilgiye göre Erdoğan, ister Cumhurbaşkanı, isterse Parti Başkanı sıfatıyla olsun, davaları hep “Cumhurbaşkanı’na hakaret” iddiasıyla açtırıyor. Bu kere de, Avukatlarına verdiği talimatla Meral Akşener hakkında da, Cumhurbaşkanı’na hakaret ettiği iddiasıyla davayı açtırmış bile.

     Değerli okurlarım; Bu olayı yazıma konu yapmamın tek sebebi var. O da,  adalet adına hüküm kuran hakimlerin verdiği ve bu davada vereceği karardır.

    Bir zamanlar halkımızın % 80’inden fazlası, adalete ve onun hakimlerinin verdiği kararlara güveniyordu. Şimdi ise, bu oran tersine döndü ve adalete ve de onun adına hüküm kuran hakimlere olan güven % 20’ ler de, hatta onun da altındadır.

      Emekli olduğum ve zamanım da çokça olduğu için, her konuyu halkımızla açık açık konuşuyorum. Konuştuğum kişiler ağız birliği yapmış gibi, hakimlerin bir kısmının iktidarın arzusuna, bir kısmının da hakka-hukuka, adalete ve vicdanlarına göre karar verdiklerini, iktidarın arzusuna göre karar verenlerde, hak-hukuk, adalet ve vicdan kavramının olmadığını söylüyorlardı.

    “Ya hangi kavram var?” diye sorduğumda, koltuk kavramı, yükselme kavramı, korku kavramı, rahat etme kavramı yani menfaat kavramı olduğunu belirtiyorlardı.

     Nitekim, bir zamanlar bu düşünceyle hareket edip, salt çıkar için FETÖ denilen bir örgüte bağlanan ve onun istediği gibi karar verip can yakanların, şimdi kaçak ya da hapiste oldukları söyleniyordu.

      Demek oluyor ki, adalete olan güvenin bitme noktasına gelmesi, sebepsiz değildi. Bendenizin de, “Adliye binalarının ve mahkeme kapılarının önünden geçmek istemiyorum.” demem, boşuna değildir.

                  MERAL HANIM “KORKMAM” DİYOR,  AMA NAFİLE

      Önce bir bakalım. Dava, nasıl bir mahkemeye ve nasıl bir hakime düşecek? Meral Akşener yaptığı açıklamada; “Ben, 28 Şubat’ın toplu-tüfekli Paşalarından korkmamışım da, zamanında onlardan korkanlardan şimdi niye korkayım?”

   Diyor, ama Meral Hanım bu sözüyle, mezarlığın yanından geçerken korkusunu dağıtmak için şarkı söyleyenlere benziyor.

    Yukarıda açıkça anlatmama rağmen Hanımefendi, Türkiye’de adaletin nasıl işlediğini, benden çok iyi biliyordur herhalde.

     Bu konuyu konuştuğum kimi vatandaşlar bana soruyorlar. Bu işin akıbeti ne olur? Meral Hanım ne yapmalı?

    El cevap. Meral Hanım, yavaş yavaş valizini hazırlamalıdır. Tedbiren valizin içine iki takım pijama ve terlik koymalı. İki adet yatak çarşafıyla, iki adet yastık kılıfını almayı da ihmal etmemelidir.

     Ondan sonra da, Sabahattin Ali’nin Sinop Cezaevi’nde iken yazdığı  o meşhur “Aldırma gönül, aldırma” şiirini ve  onun bestesini bellemelidir.