Bu sorunun cevabı, iki ay sonra belli olacak. Ama, ben şimdiden söyleyeyim. Yeni Cumhurbaşkanı, eski Cumhurbaşkanı yani Recep Tayyip Erdoğan olacak. Neden mi?  Kısaca anlatayım.

      Değerli okuyucularım;  Bir haftadan beri Türkiye’de oluşan yeni bir gündem konuşuluyor. Seçim. Erken Seçim, Baskın seçim, Acele seçim, Hemen seçim Seçim de seçim, İlle de seçim.  

      24 Haziran günü, yani iki aydan bile az bir zaman sonra Türk halkı yeni Cumhurbaşkanı ve Milletvekillerini seçmek üzere sandığa gidecek.

      Propagandalar Ramazan ayına rast geliyor. 15 Haziran günü de, Ramazan Bayramı’nın birinci günü.  İktidar partisi, bu mübarek ayı  olabildiğince istismar edecek. 9 gün sürecek olan Bayram tatili, seçimin yapılacağı 24 Haziran Pazar günü bitecek.

     İşte, buraya bir nokta koymak lazım. O gün tatilde olanlar ya da tatilden dönme telaşında olanlar, oylarını nasıl kullanacak? Kullanabilecek mi, kullanamayacak mı? Ya da kullanmayacak mı?

      Ne derseniz deyin, Bayram tatiline çıkanlar için oy kullanmak, biraz sıkıntılı olacak. Bu durum, az da olsa seçim sonucuna etkili olabilecektir

                               MECLİS’TE, 600 VEKİL OLACAK

      16 Nisan 2017 günü halkın kabul ettiği (!) Anayasa değişikliğine göre, bu seçimde seçilecek olan Cumhurbaşkanı, öncekiler gibi olmayacak. O tıpkı, futboldaki “Tek seçici” ler gibi, her konuda tek söz sahibi, adeta sınırsız yetki ve otorite sahibi olacak. Ve, bu durum Türkiye’de ilk defa olacak, ta ki Cumhuriyet’in kurulduğu tarihten bu güne kadar ilk defa.

     Değişen yeni Anayasaya göre, idarenin tek hakimi ve son söz sahibi Cumhurbaşkanı olacağından, TBMM’deki vekiller enenmiş (erkekliği giderilmiş) damızlıklar gibi olacaklar, göstermelik de olsa hukuki hiçbir güç ve otoriteleri olmayacaktır. 

     Bu seçimde, bu talihsiz kişiler de seçilecek, vitrindeki yerlerini alacaklar ancak Cumhurbaşkanı’nın söz ve iradesinin dışına çıkamayacaklar ve aksi yönde hiçbir karar alamayacaklardır.

     Buna karşın,  kırmızı plakalı araçlarına binecekler, danışmanlarını yanlarında taşıyacaklar, sekreterli odalarında çaylarını kahvelerini içerken, günün sıcak sohbetlerine devam edebileceklerdir. Hemen hiçbir siyasi güçleri olmadığı halde, kasılmalarına ve gelene geçene hava atmalarına, devlet katında ve hava alanlarında VİP muamelesi görmelerine ve de devletin her türlü imkanlarından yararlanmaya devam edeceklerdir.

     İşte, yeni seçilecek 600  değerli vekilimiz, bu zor şartlarda(!) halkına bu şekilde hizmet edebilecektir. 

    Seçim sonuçları ne olabilir? diye sorarsanız, TBMM’nin seçim sonuçları hakkında kesin bir söz söylemek mümkün değil.  16 yıldır aralıksız iktidarda bulunan Adalet ve Kalkınma Partisi, 7 Haziran seçimlerinde çoğunluğunu kaybettiğine, yani tek başına iktidarın olamadığına göre, bu seçimde de aynı durumla pekala karşılaşabilir. 15 yiğit adamın İYİ Partiye geçmesi, bütün planları bozabilecektir.

     Peki, Cumhurbaşkanı kim olabilir? derseniz, burada biraz durmak gerekir. İktidarın adayı bellidir ve değişmez. Muhalefetin ise, değişik adayları var.  Muhalefet partilerinin, ayrı ayrı ya da birleşip tek aday göstermeleri hususu, henüz kesinlik kazanmadı.

    Cumhurbaşkanlığı seçiminin sonucunun ne olacağını, fıkra gibi bir olayla, bir örnekle anlatmaya çalışayım.

                              MISIR SEÇİMLERİ VE HÜSNÜ MÜBAREK

    Mısır’ın devrik lideri Hüsnü Mübarek, yapılan bütün seçimleri kazanarak Mısır’da tam 30 sene Cumhurbaşkanlığı yaptı.

     Henüz Bilgisayarlar ve İnternet devreye girmediği halde, Mısır’da yapılan seçimlerin sonuçları yarım saat içinde açıklandı ve her seferinde Hüsnü Mübarek’in kazandığı duyuruldu.

     Seçim sonuçlarının bu kadar kısa sürede alınmasına şaşan Amerikalılar, bir Amerikan seçiminin sonucunu da belirlemesi için Mısır Yüksek Seçim Kurulu’nu Amerika’ya davet ettiler.

     Seçimler yapılıp sandıklar açıldıktan yarım saat sonra, sonuçları tespit eden Mısır Yüksek Seçim Kurulu sonucu açıklıyordu. Kazanan, yine Hüsnü Mübarek’ti.

     O nedenle, bendeniz de bizim seçim sonucunun ne olacağını ve kimin Cumhurbaşkanı seçileceğini merak etmiyorum. Çünkü, bizim de Yüksek Seçim Kurulu’muz (YSK’mız) var.