İyi ve doğru işler yapabiliyor. İstanbul Zeytinburnu’na usulsüz dikilen gökdelenin bir kısmını, sahibi arkadaşı olduğu için yıktırmayan ya da yıktıramayan Cumhurbaşkanı, bu kere Ordu’da sahilde bulunan ve şehrin silüetini bozan yandaşlara ait üç ucube yapıyı, partisine ve mahkeme kararına rağmen yıktırıyor.
Değerli okurlarım; Hatırlayınız, Tayyip Erdoğan Başbakan iken, Metin Toprak adındaki İmam Hatip Okulu’ndan bir sınıf arkadaşı, Zeytinburnu sahilde adı 16/9 diye anılan yüksek bir bina yapmıştı. Yapım, verilen ruhsata aykırıydı. Çünkü, verilen ruhsatta olmayan kaçak katlar çıkılmış ve bina çok yüksek olup, o sebeple halkın büyük tepkisini çekmişti.
Bu tepki üzerine Başbakan, kaçak katların tıraşlanmasını yani yıkılmasını ve binanın normal hale getirilmesini istemişti.
Olay, ülkenin gündemine oturunca, gazeteler üzerinde fazlaca durdu, bina yine tıraşlanmadı, yani binada hiçbir yıkım olmadı.
Çünkü, arkadaşı Başbakanın okuduğu İstanbul İmam Hatip Lisesini yıkıp, onun yerine yeni bir bina yapmış, adına da Recep Tayyip Erdoğan İmam Hatip Lisesi denmişti. Böylece kaçak bina, tıraştan kurtulmuştu.
Unutkan bir millet olduğumuz için, başlangıçta büyük tepki alan bu olay. diğerleri gibi kısa zamanda unutuldu. Böylece, bina ve kaçak katlar yapanın yanına kar kaldı.
BENZERİ OLAY ORDU’DA YAŞANDI
Ordu Büyükşehir Belediyesi, AKP’nin elindeydi. Dönemin Belediye Başkanı Enver Yılmaz, Altınordu ilçesinin Kirazlimanı Mahallesinde ve tam da denize sıfır bir bölgede, yandaş Müteahhide halkın tepkisiyle karşılanan bir ruhsat veriyordu.
İnşaat kısa sürede başlıyor ve üç blok halindeki binalar, denizin doldurulduğu (çürük) zemin üzerine yapılıyordu. Bu arada, kaba inşaatları da bitmişti. Şehrin silüetini bozan binalar, tam bir ucubeydiler.
Son seçimlerde Enver Yılmaz elendi ve yerine yine AKP’li olan eski Bakanlardan Hilmi Güler Belediye Başkanı seçildi.
Halk, yeni seçilen Başkana da, bu binalardan dolayı tepkisini gösterdi. Yeni Başkan karar aldırıp, bu binaların yıkılmasını istedi. Olay mahkemeye intikal etti. Mahkeme inşaat yapılsın diyerek, müteahhitten yana karar verdi.
Olaydan haberdar olan Cumhurbaşkanı ise Belediye Başkanına, “O binalar hala yıkılmadı mı?” diyerek, yıkılması için tepkisini koydu.
Müteahhit mahkeme kararına güvenip binaları yıkmadı. Bu defa başka bir mahkeme “Yıkılsın” dedi. Ve nihayet son mahkeme “İnşaat yürüsün” deyince, ortalık karıştı. Bizdeki adalet, işte böyleydi.
Fakat, Cumhurbaşkanı’ndan emir alman Belediye Başkanının binaları yıktırmaya başladığı haberi geldi. Son duruma bakılırsa, binalar yıkılıyor.
ŞİMDİKİ BELEDİYE BAŞKANI DA, CUMHURBAŞKANI DA HAKLI
Çünkü, üç blok halinde yapılan binalar tam bir ucube görünümündeydi. Şehre yakışmıyordu. Halkın ortak malı olan deniz sahilini kaplamışlardı. Oraya ruhsat verilmemeliydi ve o binalar yapılmamalıydı, yapıldı. Yapıldı, ama yanlış hesap Bağdat’tan döndü. İşte, birçok yanlış işler yapan ve ülkemizi zarara sokan AKP’nin, bazen doğru işler yaptığı da görülüyordu.
Bu yazıyı da iki sebeple yazmıştım. Birincisi, yıllar önce mesleğime ilk defa öğretmen olarak Ordu’da başlamıştım. O nedenle ilgimi çekmişti.
İkincisi, yanlış işler yapan ve yandaşları sürekli rant peşinde koşan AKP’nin, böyle doğru bir iş yaptığını gördüğüm için, olayı yazıma konu yaptım.
Endişem şu ki, Cumhurbaşkanı’nın ve Belediye’nin kararından dönüp, o ucubelere tekrar izin verir ve yıkım durdurulursa, hiç şaşmam.
|