|
|||
Emekli Müstahaktır! | |||
Naci AKAY | |||
Yani, kendisine yapılan zulmü hak ediyor. Duruşlarından, hatta yürüyüşlerinden benim gibi emekli oldukları anlaşılıyor. Konuşuyorum, son derece geçim sıkıntısı çektiklerini söylüyorlar. “Peki, oyunuz kime?” diyorum. “Tabii ki AKP’ye” diyorlar. Değerli okuyucularım; Kimi insanlar vardır, “horlanmaktan, itilip kakılmaktan” adeta zevk alıyorlar. Bilim, böyle tiplere “Mazoşist” diyor. Bendeniz de bir emekli olarak, emeklilerimizi böyle görüyorum. Yanılmıyorum. Emekli, adı üzerinde üstlendiği işe bir ömür emek vermiş, hatta uğruna sağlığını hırpalatmış, belli bir süre sonunda yorulup dinlenmeye çekilmiş kimse demektir. İşte, o dinlenme sırasında geçimini sürdürebilmesi için kendisine “emekli aylığı” diye, aydan aya ödenen bir nevi geçim nafakası bağlanmış. Ne var ki, bu bağlanan nafaka kendimi bildim bileli emekli olan bu insanları geçim sıkıntısından bir türlü kurtarmamış. Çünkü, kendilerine hiçbir zaman rahat bir biçimde geçinebilecek bir emekli kazancı/emekli aylığı bağlanmamış. Bu kimselerin yaşları ilerleyip, sağlık durumları da bozulmaya başlayınca tekrar çalışma imkanı olmamış ve verilen o emekli aylığı ile geçinmek zorunda kalmışlar. DEVLET, ADETA ONLARDAN KURTULMAK İSTİYOR Oysa, devletin ödediği emekli aylığı bir lütuf olmayıp, o kimselerin çalıştıkları sırada ödenen primleri ve aylıklarından yapılan kesintilerden karşılanıyor. Devlet bu miktara ilave yapsa da, verilen emekli aylığının önemli bir kısmı yine emeklinin emeğinin karşılığı ve onun kazancı oluyor. Hal böyle iken, çalışan emekli olmak istediğinde, gerek emekli aylığında gerekse alacağı tazminatta kısıntı yapmak için devlet adına her çareye başvuruluyor. Adeta, emekliden kurtulmak istiyor. Böylece emekli olan kimseler, düşük emekli aylıklarıyla geçinmek durumunda kalıyorlar. İster memur, ister işçi emeklisi olsun, devlet çalışanlara yaptığı gibi emeklilere de, piyasadaki enflasyonu gözeterek altı ayda bir aylıklarına zam yapıyor. Kural, enflasyonu gözetmek ve ayarlamayı ona göre yapmak olduğu halde, enflasyon katiyen gözetilmiyor. Açıklanan enflasyonun ancak yarısı zam olarak veriliyor. O sebeple, emeklilerin hayat pahalılığına ayak uydurmaları mümkün olamıyor. Özellikle 2000 yılından sonra emekli olanlara (işçi emeklilerine) 1000 liranın altında emekli aylığı bağlanması bu kimseleri perişan ederken, asgari ücretin bu yıl büyük bir zorlamayla ve önümüzdeki seçim gözetilerek 2000 liraya çıkarılması ise, haksız yere bir lütuf gibi gösteriliyor. Böylece hem emekli, hem de çalışanlar, geçim yönünden sıkıntılardan kurtulamıyor. EMEKLİLERLE SOHBET Kendim de emekli olduğum için, fırsat buldukça gerek kahvehanelerde gerekse çeşitli mekanlarda sohbet amacıyla emeklilerle konuşuyorum. Hemen hepsi, verilen emekli aylığından hoşnut olmadıklarını, çünkü aldıkları bu para ile geçinemediklerini, piyasanın zamlarına yetişemediklerini, bilhassa hey ay ödemek zorunda oldukları faturaları ödemekte sıkıntı çektiklerini ve hayatının bu son döneminde hiç de mutlu olamadıklarını söylüyorlar. Onları dinleyip de, hak vermemek mümkün değil. Mümkün değil, ama onlara da bir çift sözüm var OYLAR KİME? Bu sohbetlerin sonunda biraz da şaka yollu, “Önümüzde yine seçim var. Oyunuzu kime vermeyi düşünüyorsunuz?” dediğimde, keyifle gülüyorlar ve tereddütsüz cevap verip, “Tabii ki AKP’ye” diyorlar. Yani, iktidar partisine, Biraz evvel AKP’den yani iktidardan yakınan bu dar gelirli çileli insanlar, kendilerine yapılan bu zulmü ve haksızlığı unutup, “oylarımız yine iktidar partisine” diyebiliyorlar. Değerli okuyucularım, inanır mısınız? Onların bu tavırları ve tutumları karşısında, onlara cevap vermeye zorlanıyorum. Onların sıkıntılarını teselli edecek söz bulamıyorum. Pek tabii ki, onlara hak veremiyorum. Sadece içimden; “Siz, bu sıkıntılara müstahaksınız. Yani, bunları hak ediyorsunuz. Bu kafayla bu dünyada değil, başka dünyalarda belki daha rahat geçinebilirsiniz.” diyebiliyorum.
Yani, kendisine yapılan zulmü hak ediyor. Duruşlarından, hatta yürüyüşlerinden benim gibi emekli oldukları anlaşılıyor. Konuşuyorum, son derece geçim sıkıntısı çektiklerini söylüyorlar. “Peki, oyunuz kime?” diyorum. “Tabii ki AKP’ye” diyorlar. Değerli okuyucularım; Kimi insanlar vardır, “horlanmaktan, itilip kakılmaktan” adeta zevk alıyorlar. Bilim, böyle tiplere “Mazoşist” diyor. Bendeniz de bir emekli olarak, emeklilerimizi böyle görüyorum. Yanılmıyorum. Emekli, adı üzerinde üstlendiği işe bir ömür emek vermiş, hatta uğruna sağlığını hırpalatmış, belli bir süre sonunda yorulup dinlenmeye çekilmiş kimse demektir. İşte, o dinlenme sırasında geçimini sürdürebilmesi için kendisine “emekli aylığı” diye, aydan aya ödenen bir nevi geçim nafakası bağlanmış. Ne var ki, bu bağlanan nafaka kendimi bildim bileli emekli olan bu insanları geçim sıkıntısından bir türlü kurtarmamış. Çünkü, kendilerine hiçbir zaman rahat bir biçimde geçinebilecek bir emekli kazancı/emekli aylığı bağlanmamış. Bu kimselerin yaşları ilerleyip, sağlık durumları da bozulmaya başlayınca tekrar çalışma imkanı olmamış ve verilen o emekli aylığı ile geçinmek zorunda kalmışlar. DEVLET, ADETA ONLARDAN KURTULMAK İSTİYOR Oysa, devletin ödediği emekli aylığı bir lütuf olmayıp, o kimselerin çalıştıkları sırada ödenen primleri ve aylıklarından yapılan kesintilerden karşılanıyor. Devlet bu miktara ilave yapsa da, verilen emekli aylığının önemli bir kısmı yine emeklinin emeğinin karşılığı ve onun kazancı oluyor. Hal böyle iken, çalışan emekli olmak istediğinde, gerek emekli aylığında gerekse alacağı tazminatta kısıntı yapmak için devlet adına her çareye başvuruluyor. Adeta, emekliden kurtulmak istiyor. Böylece emekli olan kimseler, düşük emekli aylıklarıyla geçinmek durumunda kalıyorlar. İster memur, ister işçi emeklisi olsun, devlet çalışanlara yaptığı gibi emeklilere de, piyasadaki enflasyonu gözeterek altı ayda bir aylıklarına zam yapıyor. Kural, enflasyonu gözetmek ve ayarlamayı ona göre yapmak olduğu halde, enflasyon katiyen gözetilmiyor. Açıklanan enflasyonun ancak yarısı zam olarak veriliyor. O sebeple, emeklilerin hayat pahalılığına ayak uydurmaları mümkün olamıyor. Özellikle 2000 yılından sonra emekli olanlara (işçi emeklilerine) 1000 liranın altında emekli aylığı bağlanması bu kimseleri perişan ederken, asgari ücretin bu yıl büyük bir zorlamayla ve önümüzdeki seçim gözetilerek 2000 liraya çıkarılması ise, haksız yere bir lütuf gibi gösteriliyor. Böylece hem emekli, hem de çalışanlar, geçim yönünden sıkıntılardan kurtulamıyor. EMEKLİLERLE SOHBET Kendim de emekli olduğum için, fırsat buldukça gerek kahvehanelerde gerekse çeşitli mekanlarda sohbet amacıyla emeklilerle konuşuyorum. Hemen hepsi, verilen emekli aylığından hoşnut olmadıklarını, çünkü aldıkları bu para ile geçinemediklerini, piyasanın zamlarına yetişemediklerini, bilhassa hey ay ödemek zorunda oldukları faturaları ödemekte sıkıntı çektiklerini ve hayatının bu son döneminde hiç de mutlu olamadıklarını söylüyorlar. Onları dinleyip de, hak vermemek mümkün değil. Mümkün değil, ama onlara da bir çift sözüm var OYLAR KİME? Bu sohbetlerin sonunda biraz da şaka yollu, “Önümüzde yine seçim var. Oyunuzu kime vermeyi düşünüyorsunuz?” dediğimde, keyifle gülüyorlar ve tereddütsüz cevap verip, “Tabii ki AKP’ye” diyorlar. Yani, iktidar partisine, Biraz evvel AKP’den yani iktidardan yakınan bu dar gelirli çileli insanlar, kendilerine yapılan bu zulmü ve haksızlığı unutup, “oylarımız yine iktidar partisine” diyebiliyorlar. Değerli okuyucularım, inanır mısınız? Onların bu tavırları ve tutumları karşısında, onlara cevap vermeye zorlanıyorum. Onların sıkıntılarını teselli edecek söz bulamıyorum. Pek tabii ki, onlara hak veremiyorum. Sadece içimden; “Siz, bu sıkıntılara müstahaksınız. Yani, bunları hak ediyorsunuz. Bu kafayla bu dünyada değil, başka dünyalarda belki daha rahat geçinebilirsiniz.” diyebiliyorum.
|
|||
Etiketler: Emekli, Müstahaktır!, |
|
Bu modül kullanıcı tarafından yönetilir, ister kod girilir ister iframe ile içerik çekilir. Toplamda kullanıcı 5 modül ekleme hakkına sahiptir, bu modül dahil tüm sağdaki modüller manuel olarak sıralanabilir.