Kızılay, “Kara gün dostu” olarak bilinir. Çünkü, o maksatla kurulmuştur. Ona yönetici olmak, onun bünyesinde çalışmak için can atarlar. Yardım ve merhamet duygusundan mı? Hayır, avantalarından. Kızılay’ın Başkanı, Genel Müdürü ve diğer Müdür takımının ayda kaç lira maaş aldıklarını biliyor musunuz? Anlatayım.
Değerli okurlarım; Ülkemizin deprem kuşağında ve büyük tehlike altında bulunan bir deprem ülkesi olduğunu bilmeyen yok. Tarihi boyunca geçirdiği depremlerle, son yüzyılda oluşan ve büyük ölçüde can ve mal kaybına sebep olan depremler, bizim gözümüzü hala açmadı.
Son olarak, 20 yıl önceki Gölcük depremi, çok sayıdaki can kaybına rağmen, bizi yola getirmedi, getirmiyor. Bu arada, oluşan küçük depremleri ise, şimdilik saymıyoruz.
Son meydana gelen Elazığ ve Malatya depremi ise, hala tartışma, hala polemik konusu yapılıyor. Olası yeni depremlere karşı ne yapabiliriz? Diyen bir yetkiliye henüz rastlamadık. Bu konuda kimi konuşan yetkililer varsa da, onların gözü, İstanbul’da olası depremin esas sebebi ve kaynağı olacak olan “Kanal İstanbul” da…
DEPREM VERGİSİ, DAPREM PARALARI, DEPREM SİGORTASI
1999 Gölcük depreminde, Başbakan merhum Bülent Ecevit’ti. Dönemin hükümeti, ödenmiş olan Emlak Vergilerini, deprem için kullanılmak üzere bir kere daha tahsil etti.
Bununla da yetinilmeyip, Özel Tüketim Vergisi (ÖTV) getirildi ve aynı maksatla başka paralar da toplandı. Söylenen rakamlara göre, 67 milyar Türk Lirası, CHP lideri Kılıçdaroğlu’na göre, 34 milyar dolar toplanmıştı. Çok büyük paraydı bu.
İstanbul’da deprem olmaya başlayınca, “Bu para ne oldu?” diye soruldu. Hem de, çok soruldu. Hükümet kanadından doyurucu hiçbir cevap gelmedi. Çünkü, bu paranın depreme tedbir olarak kullanılmadığı, başka çeşitli yerlerde kullanıldığı, gün ışığı gibi ortadaydı.
Merhum Maliye Bakanı Kemal Unakıtan bir ara, “Birbirimizi kandırmayalım. Bu para, yol yapımında ve başka işlerde kullanıldı.” Diye itirafta bulundu. Daha sonra, yine Maliye Bakanlığı yapmış olan Mehmet Şimşek, bunu doğruladı.
Böylece, bu büyük para ile olası depreme dair hiçbir tedbirin alınmadığı ve işin kadere ve Allah’a bırakıldığı anlaşıldı.
KIZILAY DEVREDE, AMA…
“Kara gün dostu” dediğimiz bir de Kızılay’ımız var. Onun adını, özellikle böyle depremlerde duyuyoruz. Deprem bölgelerine çadır, giyecek ve yiyecek yardımı yapıyor, ancak hemen bir yardım kampanyası açarak bunu yapıyor.
Şimdi de, telefon mesajıyla halktan en az 10’ar lira göndermelerini istiyor. İyi de, bir hayır ve yardım kurumu olan Kızılay’ın Başkanı ve Genel Müdürünün 32.000 liradan fazla, yardımcılarının ve üst memurlarının da 24.000 liradan fazla aylık aldıklarını biliyor musunuz? Ben, yeni öğrendim. Güle güle harcasınlar. Yaşadıkları lüks hayat da çabası olsun
Kızılay’ın en kolayına gelense, Okullara sarı zarflar dağıtıp, velilerin bunların içine para koyarak iade etmeleriydi. Bunun herhangi bir denetimi var mı? Derseniz, yok!
Kızılay’ın bu uygulamalarını bildiğim için, İstanbul Milli Eğitim Müdürü iken bu zarfların okullara sokulmasını ve buna benzer yardımların toplanmasını yasakladım. Kararım çok olumlu karşılandı ve böylece, okullarımızı da zan altında kalmaktan kurtarmış oldum.
Son bilgilere göre, Kızılay kendisine yapılan 8 milyon dolarlık (48 milyon lira) bir bağışı, iktidarın yandaşı olup, yurtlarında küçük çocuklara tecavüz edilen Ensar Vakfı’na bağışlamış. İşte sözün bittiği yer. Allah bunları ıslah eylesin ve Kızılay’ı, bu hortumculardan bir an önce kurtarsın.
DEPREM VERGİSİ, DAPREM PARALARI, DEPREM SİGORTASI
Depremler sıkça görülmeye başladıktan sonra, eski ve yeni binalar zorunlu olarak “Depreme Karşı Sigorta” ettirilecek ve Sigorta Primi bu DASK’a (Doğal Afetler Sigorta Kurumu)na ödenecekti. Bunda, kanuni mecburiyet vardı. Öyle yapıldı.
Bendeniz ve benim gibi çok sayıda vatandaşımız, mecburiyeti de göz önüne alıp, taşınmazlarını sigorta ettirdiler. Sigorta primini ve sigorta bedelini bu DASK tayin ediyordu. Biz de, belirledikleri miktarı ödüyoruz.
Ancak öğrendik ki, son İstanbul depreminde hasar gören sigortalı binalardan kimine DASK’ın “Bu bina depremden değil, başka bir sebeple hasarlanmış” diyerek, her hangi bir ödemeye yanaşmadığı ifade edildi. Böyle başka örnekler de veriliyor.Bizim de bütün umutlarımız, böylece kırılmış oldu. Demek ki, amaçları halka destek değil, halktan parasını ceplerine atmak.
Bu yıl yenilediğim Deprem Sigortasını, öteki vatandaşlar gibi ben de gelecek yıl yaptırmak istemiyorum.
ADLİ TAKİBAT VAR HA!
Bu depremler ve olası depremler sebebiyle şimdiye kadar neler yapıldığını soranlarla, geçmişte toplanan deprem paralarının hesabını soranlar hakkında bir takım bahaneler bulunup, kimi Savcıların soruşturma açtıklarını öğreniyoruz.
Siz siz olun, kimseye bir şey sormayın. Hele hele, hesap sormaya kalkmayın. Şimdiden bir çadır ayarlayıp, olası depreme karşı tedbirinizi alın. 35 yıllık memuriyetimde gördüm ki, kullandığımız yazı kağıdının, yani kırtasiyenin bile bize hesabını soruyorlardı. Şimdi öyle değil.
Çünkü, o zaman SORGU devriydi, şimdi ise SOYGUN devri.
|