|
|||
YAŞANMIŞ İLGİNÇLİKLER | |||
KABİLDE KİTAPÇI KIZ
-Kabil'de kitap satan bir kız sevgilisinin geldiğini gördü, bu sırada babası da
yanında duruyordu.
-Kız sevgilisine, "Alman yazar Yorg Daniel'in , Baban evde mi ? kitabını
almaya geldin galiba ?"
-Arkadaşı, "Hayır ben İngiliz yazar Tomas Munis'in ,seni nerede görebilirim
kitabını almaya gelmiştim."
-Kız; "O kitap yok ama ABD'li yazar , Patrice Olfer'in ,Elma ağaçlarının
altında kitabını önerebilirim."
-Arkadaşı; "Çok güzel ! Belçikalı yazar Jean Barner'in 5 dakika sonra ararım
kitabını yarın getirebilirmisin ?"
-Kız; "Memnuniyetle. Ayrıca Fransız Yazar Mijhel Daniel'in ,asla yalnız
bırakmam kitabını da önerebilirim."
-Bu konuşmadan sonra babası"Bunca kitap çok değil mi ? Bunların hepsini
okuyor mu ? Kız; "Evet baba , o çok zeki çocuk hepsini okur." Baba; "Benim
çok güzel ve sevimli kızım öyleyse ona Hollandalı yazar, Frank Martinis'in
(ben geri zekalı değilim) kitabını da öner onuda okusun, ayrıca sende oku;
-Bu arada son uyarısı da "Ayrıca sende , Rus yazar Muris İstankovicin
(Amcan oğluyla evlenmeye hazırlan) kitabını mutlaka okumalısın" der. Alıntı.
*****************************
FRANE SELAK
-Frane Selak , Hırvatistan'da yaşayan ihtiyar bir müzik öğretmeni o ya
dünyanın en şanslı insanı yada olaylara bakış açınıza göre en şanssızı
gerçeklere dayanan inanılmaz hikayesi (1962) yılındaki bir kış gününde
başlıyor. Saray Bosna'dan Trebinje'ye yaptığı tren yolculuğu sırasında
raydaki bir hata yüzünden tren raylardan havalanıp donmuş göle uçar.
Bütün yolcular ya kaza sırasında hayatını kaybetmiş yada batan trende
boğulmuşken Frane'nin sadece kolu kırılır ve o durumda kıyıya yüzmeyi
başarır. Frenk farkında olmasa da bundan sonra ki 40 yıl boyunca başına
gelecek olan tuhaf olayların sadece başlangıcıydı, bu kaza kazadan bir
yıl sonra küçük bir uçakla Rijeka'ya seyahat ederken ikinci kez felaket
yaşandı. Uçak havadayken iki motoru da durdu. Kabin basıncı düştü ve
uçak irtifa kaybetmeye başladı. Bunun başına gelebilecek en kötü şey
olduğunu düşünebilirsiniz ama yanılıyorsunuz. Uçak yere çakılırken
arızalı bir kapı açıldı ve zavallı Frenk dışarıya fırladı. Paraşütsüz bir
şekilde havada süzülürken Frenk sonunun geldiğini düşünüyordu. Uçak
bir tepeye düşüp 19. kişi hayatını kaybederken Frenk bir saman yığınının
üzerine düştü ve ufak tefek yaralarla kurtuldu. İki yıl sonra Frenk yeniden
ölümle yüz yüze geldi. Bu sefer bir otobüsle yolculuk ederken tekerler
buzda kaydı ve otobüs aşağıda ki vadiye düştü. Dört yolcu öldü, Frenk
kurtuldu. Toplu taşımadan korkan Frenk daha çok arabasıyla yolculuk
etmeye başladı, ama buda işleri değiştirmedi. 1970 yılında arabasının
motoru alev aldı, ama Frenk araba patlamadan önce dışarı atlamayı
başardı. Üç yıl sonra yakıt pompasındaki bir sorundan motor yine alev
aldı. Ama bu sefer alevler havalandırmadan direkt yüzüne geldi. Fakat
fazla söze gerek yok buradan da kurtuldu. 1995 yılında kendisine bir
otobüs çarptı. 1996 yılında dikkatsiz bir kamyon şoförü onu yolun dışına
itti, araba 90 metre aşağı düştü, ve alev topuna döndü, ama Frenk arabada
değildi, bir şekilde camdan atlayıp uçurumun hemen altında bir ağaca
tutunmuş halde bulundu. Frenk'in hikayesi burada da bitmedi. Başka bir
ölümcül kaza ile karşılaşmasa da son kez hayret verici bir olay yaşadı.
2003 yılında 72 yaşındayken Frenk 40 yıl aradan sonra bir piyango bileti
aldı ve kazandı. Böylece adını tarihe şimdiye kadar yaşamış en şanslı şansız
insan olarak yazdırdı. Alıntı.
*******************************
TIP FAKÜLTESİ
-"Tıp Fakültesinde ilk kez kadavra başına toplanan öğrenciler bayağı bir
merak ve ilgiyle kadavrayı incelemektedirler. Profesör dersine başlar.
Ve tıpta iki şey doktorlar için çok önemlidir der. İlki insan vücuduyla
ilgili hiç bir şey sizin için iğrenç olmamalıdır. Örneğin; der hemen
ardından parmağını cesedin kıçına sokar ve çıkartıp kendi ağzına
götürür. Hadi bakalım sizlerde aynı şeyi yapınız ! Öğrenciler şok içinde
hepsi duraksar ama bakarlar ki profesör çok ciddi. İstemeye istemeye
hepsi sırayla kadavranın kıçını parmaklayıp sonrada emerler. Öğrencilerin
hepsi bu işin tadına bakıp berbat bir hale gelmişken profesör konuşmaya
devam eder. Bir tıp doktoru için en önemli ikinci şey gözlemdir der, ve
devam eder "Ben kadavranın kıçına orta parmağımı soktum ve ağzıma
işaret parmağımı götürdüm." Ve siz şimdi dikkat etmenin ne kadar
önemli olduğunu öğrenmiş bulunuyorsunuz..Sonuç olarak neymiş
arkadaşlar ? İşimizi dikkatli yapmazsak boku yeriz" Alıntı.
***********************************
BUNALIMA GİRDİ
-Amerikalı bir genç bunalıma girerek 10. kattan aşağıya atladı. Aynı binanın
9. katında gencin birbirleriyle sürekli kavga eden anne ve babası oturuyordu.
8. katta ise intihar eden gencin hayatını kurtarabilecek çelik bir ağ vardı. Gencin
intihara kalkıştığı sırada 9. katta anne ve babası yine kavga ediyordu. Eşine
iyice sinirlenen baba elindeki av tüfeğinin tetiğine bastı. Anne kendini yere
atarak hayatını kurtardı ancak tüfekten çıkan saçmalar o sırada 9. katın
hizasında bulunan gencin başına isabet etti. Alıntı.
|
|||
Etiketler: YAŞANMIŞ, İLGİNÇLİKLER, , |
|