|
|||
BİLMEK ZORUNDA DEĞİLSİNİZ | |||
-Leman Sam'ın "Kıyamam Sana" şarkısını dinlemeyenimiz yoktur
sanırım. Bu şarkıyı bir aşk şarkısı sandık veya sanıyorsunuz değil mi ?
Hayır değil. Söz yazarı Karaköy Genelevinde çalışan meçhul bir kadın.
Bir gün beklemediği bir anda hamile olduğunu öğrenir. Bulunduğu
ortamı ve şartları düşününce bebeğinden vazgeçmekten başka
çaresi yoktur. Evlatlık vermeye karar verince bu sözleri yavrusuyla
beraber olduğu o son gece yazar. Çaresiz bir annenin kaleme aldığı
bu şarkının sözleri şöyledir.
"Bir gün anlayacaksın,/ Neden sessizce gittiğimi. Senden vazgeçmek
uğruna,nasıl bir savaş verdiğimi...' Mevsim kış olur hani,bir yudum
güneş bulamazsın,/ Sonsuz uçurumlarda ki,/ Çiçeklere dokunamazsın./
Her sabah bir sayfa daha,eksilip gidiyor ömrümden. Gönlümün
yıkıntılarında,/ Can çekişiyor umutlarım. Ellerimde acı var, ellerini
tutamam,/ Kıyamam, kıyamam sana. Yollarımda ayaz var,yaklaşma
yollarıma,/ Kıyamam ,kıyamam sana. Karanlık gecelere ortak edemem
seni,/ Kıyamam, kıyamam sana..."
-Şimdi bu şekilde bilmediğimiz bilmeden okuduğumuz,dinlediğimiz ,
yüzlerce gerçek hayat hikayeleri var. Türkiye acıların üzerine kurulmuş
bir ülkedir mutlaka yaşanan tatlı-acı olaylara bir bedel ödenmiştir.
Ülkemizde hemen hemen buna benzer veya başka türlü dramatik aile
faciaları her gün yaşanmaktadır. Önceden 'evlenme programları' olan
şimdi ise sosyal aile olaylarını ortaya çıkarıp bu ailelerin sorunlarına
yardımcı olunmaya çalışılmaktadır, çok ilginç aile olaylarına rastlanmaktadır.
"HEPİMİZE DERS OLMALI"
-Yaşlı bir baba.. Kuzu etinden imal edilmiş yaprak döneri çok severmiş...
Bir gün canı yaprak döneri çok çekmiş. Babasının isteğini fark eden oğlu,
almış babasını ve güzel bir lokantaya götürmüş...
-Baba, yemeği önce kendisi yemek istemiş...Ancak yaşlılığın verdiği
zayıflık sonucu elleri titrediği için lokmayı ağzına götürmek istediği her
seferinde üzerine dökmüş, yemeğin yağı sakalına damlamış...
-Lokantada ki insanların bakışları da pürdikkat onların üzerindeymiş..
Aşağılayıcı bakışlar,alaycı tavırlar,surat ekşitmeler le arada bir yaşlı babaya
bakıyorlarmış. Bir süre sonra oğlu sabır ve itina ile lokmaları babasının
ağzına koymaya başlamış...Nihayet yemek bitmiş ve oğlu babasını alıp
lavaboya götürmüş,elini - yüzünü iyice yıkamış, üstünü-başını silip
temizlemiş,saçını-sakalını düzeltip taramış, gözlüklerini silip gözüne takmış,
ardından da koluna girip dışarı çıkarmış...
-Lokantada bulunanların hakaretamiz bakışları hala onların üzerinde...Hiç
bir bakışı umursamayan çocuğun ise yüzünde hep tebessüm varmış,babası
çok sevdiği yemekten yeyip lezzet aldığı için...Yemek parasını ödeyip
çıkıyorlardı ki ,arkalarından yaşlı bir amca seslenmiş:
-"Hey evlat, burada bir şey bıraktığını unutmadın mı ?
-Çocuk az düşündükten sonra cevap vermiş.
-Hayır ,masada bir şey bıraktığımı sanmıyorum !
-Yaşlı amaca.
-Hayır evlat, yanılıyorsun. Sen burada çok değerli bir şey bırakıp gidiyorsun !
-Şaşkınlık içinde düşünen çocuk:
-Ne bırakmışım ki amaca ?
-Sen burada ,her evlat için bir ders ve her baba için bir umut bırakıp da gidiyorsun!
-Tam bir sessizlik hakim olmuştu, salona...Herkes yaptığından ,düşündüğünden
utanç duyuyordu...Unutmuşlardı bir an ,her sıkıntıda babalarına sığındıklarını:
Baba ! şunu istiyorum. Baba ! bana şunu al. Baba ! şu okulda , şu üniversitede
okumak istiyorum, şu kadar harç gerekiyor. Baba ! okul masrafları için şu kadar
para lazım. Baba ! falan şehre gezmeye gitmek istiyorum, para ver. Baba ! doğum
günümde bana ne aldın ? Baba ! Baba ! ama bir defa olsun dememişlerdi sanki:
Yanımdasın ya baba, benim için her şeye değer ve yeter !..Babam senin yanında
olmak benim için bir dünyadır...
-Hep sahip olmak istediklerimizden söylenip durduk, yokluklarımızdan sitem edip ,
şikayetçi olduk... Ama belki de hiç sormadık ona: Baba senin benden bir isteğin
var mı ? Çoğumuza sormuşlardır kesin çocukluğumuzda ,"Anneni mi çok seviyorsun,
babanı mı ?" diye. İlk başta "Her ikisini" desek de az ısrar sonucu utanarak sıkılarak
kısık sesle ,"Anne mi" diyorduk; buna rağmen baba içinde ki acıyı bize htirmeden
tebessüm ediyordu. Kim bilir , belki de her kesin yanında utanıyordu. Ama bir gün
gelirde kayıp giderse elinden ,ile fertlerinin güzel yaşaması için ne tür zahmetlere
katlandığını işte o zaman anlarsın. Cennet ayaklarının altında olmasa da..(Alıntı)
|
|||
Etiketler: BİLMEK, ZORUNDA, DEĞİLSİNİZ, , |
|
Bu modül kullanıcı tarafından yönetilir, ister kod girilir ister iframe ile içerik çekilir. Toplamda kullanıcı 5 modül ekleme hakkına sahiptir, bu modül dahil tüm sağdaki modüller manuel olarak sıralanabilir.