The document has moved here.
|
|||
BİLMEK ZORUNDA DEĞİLSİNİZ -9 | |||
"ADINI ANMAK İSTEMEDİKLERİ MÜFTÜ"
-"1879 yılında doğan Nadir Mutluay İstiklal Savaşında Anadolu'da çıkan
iç isyanları bastırmada ve işgale direnen Türk güçlerine silah temin
etmede önemli hizmetleri geçmiş Mut (Mersin) Müftüsü'dür.
-1 Kasım 1919 tarihinde Mut Müdafaa-i Hukuk Cemiyetinin kuruculuğunu
yapmıştır. Milli Mücadelede bu bölgede silahlar yetersiz gelince Osmanlı
ordusunun Mut Jandarma depolarında bekletilen Silahlarını almak için
Cemiyet Nadir Beyi görevlendirir.
-Nadir Bey Kaymakamdan silahları ister Kaymakam kendisine şu cevabı
verir :"Biz Almanlar ve Avusturyalılarla beraberken yenildik. Anadolu
yalnız başına bu koca devletlerle nasıl başa çıkacak " Nadir Bey'in
aşağıdaki sözü üzerine Kaymakam silahları teslim etmeye razı olur.
"Beyefendi, meselenin dıştan görünüşü aynen buyurduğunuz gibidir.
Ancak vatanını kurtarmak uğruna kellelerini koltuğuna alan bir milletle
hiç bir kuvvet başa çıkamaz.
-Mustafa Kemal Atatürk bu hizmetlerinden dolayı Mut müftüsüne bir
telgraf gönderir.
MUT MÜFTÜSÜ NADİR EFENDİYE
-"Vatanımızın kurtarılması ve milli bağımsızlığımızın korunmasını hedef
alan mukaddes davamızı çürütmek maksadıyla düşmanlarımızın teşvikleri
sonucu meydana gelen isyan olaylarını bastırmak ve bu suretle milletimizin
birliğini temin uğrunda gösterdiğiniz vatan sevgisiyle dolu hizmetleri büyük
bir memnuniyetle haber aldım. Harcadığınız fedakare çalışmalara teşekkür,
elde ettiğiniz muvaffakıyetten dolayı zat-ı alinizi tebrik ederim. 22 Ekim
1920 Büyük Millet Meclisi Reisi Mustafa Kemal"
-04 Mayıs 1945'de kaybettiğimiz müftümüz Nadir Mutluay'ı rahmetle anıyoruz.
(ALINTI)
5 MAYIS 1972 DENİZLER BU GECE İDAM EDİLDİ
-5 Mayıs 1972 Cuma "Sabah şimdiye kadar hiç görmediğimiz bir yüzbaşı
geliyor, koğuşa ve hepimizin görebileceği bir yerde duruyor. Ona baktığınıza
ve onu dinlediğinize emin olduğu an konuşmaya başlıyor: " Buraya kadar
beyler ! hakkınızda ki karar bu sabah resmi gazetede yayınlandı. Öbür
dünyada görüşürüz !" diyor. Size özel olarak ölüm tebliğ etmeye gelmiş
yüzbaşı sanki. Dedenin Yusuf'tan ödünç aldığı sözler bir tokat gibi patlıyor,
yüzünde adamın: " Sen ve efendilerin bilmelisiniz ki biz halkımızın
kurtuluşu ve Türkiye'nin bağımsızlık mücadelesi uğruna şerefimizle bir
defa öleceğiz. Bizi asanlar ise her gün öleceklerdir ! Sizin yüreklerinize
korku salmak için görevlendirilen yüzbaşı kendisi korku içinde arkasına
dahi bakmadan hızla terk ediyor koğuşu." Dede sizlere dönüp sözlerine
devam ediyor. "Adamın verdiği haberin doğru olma ihtimali çok yüksek.
Karar bugün resmi gazetede gerçekten de yayınlanmış olabilir. Son
anımızı, son yürüyüşümüzü planlamalıyız. Orada infaz anında birbirimizi
görmeyeceğiz. Birbirimizin yanında olamayacağız. O nedenle orada
o anda neler yapacağımızı, neler söyleyeceğimizi , nasıl davranacağımızı
burada birlikte bir konuşalım" diyor.
-Yeni bir eyleme gider gibi, yeni bir THKO eylemi planlar gibi düşüneceksiniz
son anınızı. Yusuf "Benim mektubum hazır asıl siz düşünün " diye espri
yaparak havayı yumuşatıyor. Sen " Burada yapmıyorlar bu işi, mutlaka
Ulucanlar kapalı cezaevine götüreceklerdir. Bir yıl önceki ilk misafir hanemize
imam falan çağırıyorlarmış. Nazikçe göndeririz adamı. Verirlerse bir çay
isteriz, birde sigara . Yazarız son mektubumuzu. Bu mücadelenin bizimle
başlamadığı gibi bizimle de bitmeyeceğini , asla pişmanlık duymadığımızı
söyleriz. Parkamız la ,postallarımızla çıkarız sehpaya , kendi ilmiğimizi
kendimiz geçiririz boynumuza. Son sözümüzü söyleriz. Ve cellada bırakmadan
kendimiz tekmeleriz ayağımızın altındaki sehpayı !" diyorsun. Yusuf "Son
sözümüz ne olacak" diye soruyor ortaya .
-Hüseyin" En fazla bir kaç cümle söyleme şansımız olacaktır. Onlarda bizi
en iyi ifade eden sloganlarımız olmalıdır. Senin mektupta yazdığın gibi,
şöyle sözler söylemek geçiyor içimden. Biz şahsi hiç bir çıkar gözetmeden
halkımızın mutluluğu ve bağımsızlığı için savaştık. Bu bayrağı bu ana kadar
şerefimizle taşıdık. Bundan sonrada bu bayrağı Türkiye halkına emanet
ediyoruz. Yaşasın işçiler, köylüler ! yaşasın devrimciler ! kahrolsun faşizm
gibi. diyor.
-Yusuf söze giriyor." Her eylemimiz nasıl yüreklerine korku saldı ise son
anımızda öyle olmalı. Söz gelimi kellelerimizi almak için büyük gayret
gösteren general elverdi de orada olacaktır. Onun şahsında düzenin tüm
hizmetkarlarına da bir çift söz söylemeliyiz. Onlara sermayenin ve Amerikan
emperyalizminin hizmetkarları olduklarını hatırlatmalı, bizim ise gözümüzü
kırpmadan kendimizi halkımıza adadığımızı göstermeliyiz" diyor. Derin bir
sessizlik oluyor. Yarını düşünüyorsunuz. Yarın 6 Mayıs , Yarın Hıdırellez !
Yarın bayram . (Deniz Gezmiş'in günlüğü belgesel anlatı kitabından )
|
|||
Etiketler: BİLMEK, ZORUNDA, DEĞİLSİNİZ, -9, , |
|