"Vatan onu parsel parsel satanların değil; Uğrunda darağacına gidenlerin vatanıdır". Deniz Gezmiş
-Ve tarihin utandığı gün 6 Mayıs 1972 her yıl utandığımız ve daha da utanacağımız gün olacak tam bağımsız Türkiye için mücadele verirken yaşamlarını feda eden "üç fidanı" asla unutmayacağız. Onları saygı ve sevgiyle özlemle anıyorum.
-Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan, Hüseyin İnan ; gezmişiz aslanlar gibi, inandık Deniz, Yusuf, Hüseyin gibi ,Sol hareketin en önemli üç ismidir, bu yüzden her zaman "üç fidan" olarak anılmaktadırlar. Yıllar sonra siyasilerde bu "üç fidan " için maalesef üzüntülerini dile getirmişlerdir.
-Adalet Parti kökenli siyasetçilerden Nahit Menteşe "Asker mutlaka idamlarını istiyordu. Deniz Gezmiş ve arkadaşları konusunda yanlış yaptık"demiştir.
-Dönemin Dokuzuncu Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'de yıllar sonra "O günün şartları öyle icap ettiriyordu"diye konuşmuştur.
-Türkiye tarihinin unutulmaz günlerinden biri olarak daima anılacaktır. Bu memleket durdukça bunu unutmayacak unutturulmayacak . Türkiye'nin utanç verici kara günlerinden biridir 6 Mayıs 1972 üç yurtsever genç katledildi tam 46 yıl önce.
-Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan, Hüseyin İnan 12 Mart 1971 Muhtırası sonrası 16 Martta yakalanmışlar ve yargılamaları hızla tamamlanmış 9 Ekim 1971 günü Ankara sıkıyönetim komutanlığı 1 Numaralı Mahkeme haklarında idam kararı vermiş Millet Meclisi 11 Mart 1972 günü (53 ret- 6 çekimser- 238 kabul ) oyuyla idam kararını onaylamıştır. Bu arada Yaşar Kemal, Erdal Öz, Altan Öymen ve Onat Kutlar gibi aydınlar imza kampanyası başlatılmış ne yazık ki yanıt alınamamıştır.
-Türk solu "ÜÇ fidanı" unutmadığı gibi birde unutmadığı ve nefretle andığı tarihin sayfalarına adını yazdıran bu kişi Mahkeme Başkanı ali elverdi,dir. Bu üç gencecik insanı darağacına gönderirken, bir ağaca yaslanarak sigara içmesi ve sigarasının dumanını tüttürüp havaya üfleme,siydi.
Denizlerin Avukatı Halit Çelenk'in ağzından.
-Ne kadar çok yazsak o kadar az olur sayfalar dolusu yazsak sayfalar almaz Deniz'i, Yusuf'u, Hüseyin'i anlatmaya o yüzden hep kalbimiz,dedirler bu "üç fidan"
-Dedik,ya; Denizi anlatmaya sayfalar yetmez ama Denizin babasına yazdığı mektubu bir kez daha okuyalım kesinlikle etkilenmemek elde değil ve mektubuna şöyle başlar. "Baba, Mektup elinize geçmiş olduğu zaman,aranızdan ayrılmış bulunuyorum.Ben, ne kadar üzülmeyin desem, yinede
üzüleceğinizi biliyorum. Fakat bu durumu metanetle karşılamanı istiyorum. İnsanlar doğar, büyür yaşar ve ölürler...
Önemli olan çok yaşamak değil yaşadığı süre içinde fazla şeyler yapabilmektir.
Bu nedenle ben, erken gitmeyi normal karşılıyorum. Ve kaldı ki, benden önce giden arkadaşlarım, hiç bir zaman ölüm karşısında tereddüt etmemişlerdir. Benimde etmeyeceğimden şüphen olmasın. Oğlun ,ölüm karşısında aciz ve çaresiz kalmış değildir.
Bu yola bilerek girdi. Sonunda da bu olacağını biliyordu.
Seninle düşüncelerimiz ayrı ama ,beni anlayacağını tahmin ediyorum.Sadece senin değil(....)anlayacağını biliyorum.
Cenaze için,avukatlarıma gerekli talimatı verdim.Ayrıca savcıya'da bildireceğim. Ankara'da 1969'da ölen arkadaşım Taylan Özgür'ün yanına gömülmek istiyorum. Onun için cenazemi İstanbul'a
götürmeye kalkma.
Annemi teselli etmek sana düşüyor. Kitaplarımı küçük kardeşime bırakıyorum. Kendisine özellikle tembih et. Onun bilim adamı olmasını istiyorum. Bilimle uğraşsın ve unutmasın ki, bilimle uğraşmak da bir yerde insanlığa hizmettir.
Son anda ,yaptıklarımdan en ufak bir pişmanlık duymadığımı belirtir seni annemi ve kardeşimi devrimciliğimin olanca ateşiyle kucaklarım.
Oğlun Deniz Gezmiş Merkez Cezaevi "
Bir Deniz Gezmiş hikayesi değil gerçeğin ta kendisidir.
|