|
|||
18 MART ÇANAKKALE ZAFERİNE HİTABEN | |||
-Bizim Çanakkale ruhumuz var. Bizim Çanakkale şehitlerimiz var.
Bizim Anafartalar da Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ümüz var. Bizim
Türkiye Cumhuriyetimiz var. "Çanakkale Geçilmez"sözümüz var.
Çanakkale de acısıyla,tatlısıyla yaşanmış hayat hikayelerimiz var.
Çanakkale'ye gidip'de dönmeyen atalarımız var. Yıllar sonra dönen
atalarımızda var. İşte onun hikayesi : "Bir eczanede oturuyordum.
İçeri genç bir karı-koca girdi. Bana "Hocam,sizi televizyonlardan
tanıyoruz. Bizim dedelerimiz de Çanakkale'de kalmışlar,dönmemişler.
Bir sorumuz var. Çanakkale savaşlarına katılıp da en son gelen kaç
tarihinde geldi ?" diye sordular. Ben: "Kayıtlara göre en son 1952'de
iki kişi dönmüş. Biri Burdur'a diğer, Zonguldak'a dönmüşler dedim."
Yanımda oturan Üçpınar köyünden Remzi isimli arkadaş hemen
atıldı: "Hocam oda bir şey mi ? Bizim köye tam 64 yıl sonra biri çıktı
geldi." Ben çakı bulmuş çocuk gibi sevinerek atıldım: "Nasıl oldu ?
Anlat bakalım." "1978 yılında Balıkesir istasyonunda elinde bir torba
garip kıyafetli yaşlı bir ihtiyar iner. İstasyon önündeki taksilerden
birine sorar: "Oğlum beni, Üçpınar köyüne götürür müsün? "
Taksici "Götürüm amca, bin arabaya "der. O zamanlar Üçpınar'a
giden yol, eski garajın üzerinden geçerek Toygar'dan Üçpınar'a giderdi.
Şoför oraya doğru arabayı sürerken Toygar tepeye geldiklerinde
şoför "Amca, bak Üçpınar köyü karşıda ..." Adam. "Yok oğlum...
değil bizim köyün evlerinde dam yoktur. Bu köyün bütün evlerinde
dam var." Biraz daha giderler. Yolun hemen solundaki köyün mezarlığı
önünden geçerken,adam: "Dur" der. Dururlar ,adam taksiden iner,
mezarlığa girer, bir ağaca sarılır. Biraz sonra gelir. "Tamam oğlum,
burası bizim köy. Bu ağaç Hacı Abdullah'ın çetlemeği( çitlembik)
tanıdım " der. Taksiye binerler ,taksi köy kahvesi önünde durur. Adam
iner kahveye girer. Yaşlı adam bir yere oturur. Hiç konuşmadan
kahvedekilerin yüzlerine defalarca dikkatle bakar. Kahvedekilerden
birisi Muhtara gider, kahveye garip tuhaf bir ihtiyarın geldiğini ,hiç
konuşmadan herkesin yüzüne baktığını söyler. Muhtar hemen kahveye
gelir. İhtiyar adama: "Amca ,sen birini mi arıyorsun ? sen kimsin? sen
nerelisin ? "diye sorar. Adam: "Kimseyi aramıyorum oğlum bende bu
köydenim" der. Köyün Muhtarı: "Amca ben yirmi senedir bu köyde
Muhtarlık yapıyorum. Seni tanımıyorum. Kimlerdensin sen ? "der.
Adam: "Çok oldu oğlum . Beni ancak ihtiyarlar tanır. Onları çağırır mısın "
der. Biraz sonra köyün bütün ihtiyarları kahveye toplanır. Ama kimse
geleni tanımamıştır. İhtiyar sormaya başlar: "Süleyman Çavuş" köyün
ihtiyarları hep bir ağızdan "Öldü" derler. İhtiyar sormaya devam eder
ve "Eyüp Çavuş" der. Yaşlı bir adam yavaşça ayağa kalkar. "Eyüp Çavuş
benim" der. Eyüp Çavuş gelen ihtiyara bakar,bakar,bakar ve birden
sarılır sen misin Remzi (Muhammet) nered kaldın bunca zamandır,
nerelerdesin ?" der. Eyüp Çavuş tanımıştır geleni. Adam anlatmaya
başlar. "Çanakkale cephesinde harp 1916 yılı başında bitince ,Gazze
cephesine götürülür. Orada yaralanınca, Halep'de Asker Hastanesinde
tedavi edilirken İngilizler gelir. Halepliler ,bunlar bizim insanlarımız.
İngiliz gavuru bunlara eziyet eder diyerek yaralıları hastaneden kaçırıp
evlerine götürürler. 1918 'de olan bu olayın üzerinden yıllar geçer.
Bir türlü gelemez bizim askerler. Üçpınarlı (Remzi) Muhammet de
orada kalır ve evlenir, çocukları olur, ama vatan hasretiyle harıl harıl
yanmaktadır. Ancak 64 yıl sonra bir kere daha vatanını görmek arzusu
ile Balıkesir'e- Üçpınar'a gelmiştir. Alıntı: Aydın Ayhan
|
|||
Etiketler: 18, MART, ÇANAKKALE, ZAFERİNE, HİTABEN, , |
|
Bu modül kullanıcı tarafından yönetilir, ister kod girilir ister iframe ile içerik çekilir. Toplamda kullanıcı 5 modül ekleme hakkına sahiptir, bu modül dahil tüm sağdaki modüller manuel olarak sıralanabilir.