Devlete ait Üniversitelerin yönetimini eline geçirenler, anasını, danasını, karısını, baldızını, çoluğunu çocuğunu ve yakınlarını haksız-hukuksuz ve sınavsız bir yolla Üniversite kadrolarına alıyor. Devlet yağmalanıyor, ses çıkaran yok!
Olay, Sivas Cumhuriyet Üniversitesi’nde yaşanıyor. Üniversiteye eleman almak için “usulen” bir sınav açılıyor. Sınavı, Üniversite yönetiminin ne kadar “eş, dost ve yakını” varsa, onlar kazanıyor. Yani uydurma bir sınavla, bir bakıma “sınavsız” işe alınıyorlar. Hemen bir-iki örnek vereyim isterseniz.
Rektör Danışmanının eşi, Üniversiteye bağlı Meslek Yüksek Okulu’na Müdür yapılıyor.
İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesinin oğlu, Rektörlük Uzmanı yapılıyor
Eğitim Fakültesi Dekan Yardımcısının eşi, Meslek Yüksek Okuluna Öğretim üyesi yapılıyor.
Rektör Danışmanı ve Eğitim Fakültesinin başka bir Dekan Yardımcısı olan zatın oğlu, Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksek Okuluna Öğretim Görevlisi yapılıyor.
Başka bir Rektör Yardımcısının oğlu, Tıp Fakültesi Anatomi Bölümüne Asistan olarak atanıyor.
Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdür Yardımcısı’nın eşi, Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksek Okulunda öğretim görevlisi oluyor.
Rektör Danışmanı ve Öğretim üyesi olan zatın eşi, Cumhuriyet Meslek Yüksek okulu Müdürü yapılıyor.
Edebiyat Fakültesi Dekanının kardeşi, Eğitim Fakültesi Dekanı yapılıyor.
Suşehri İlçesindeki Meslek Yüksek Okulu Müdürünün kardeşi, Yapı İşleri Teknik Daire Başkanı yapılıyor.
Bunlar, bazı örnekler. Say say bitmiyor.
RESİEMLERİ DE, İSİMLERİYLE BERABER YAYINLANDI.
İktidarın hiç hoşlanmadığı bir gazete bu yolsuz, haksız ve kayırmacı durumu haber yaparken, torpillilerin isimlerini ve resimlerini de yayınlamış.
Hepsi, sınav kazanmış gibi değil, savaş kazanmış birer kahraman gibi gülümsüyorlar.
Torpillilerin eşleri hemen açıklama yapıyor. “Yakınım çok çalıştı, kazandı. Bizim atanmaya hakkımız yok mu?” diyerek kendilerini savunmaya çalışıyorlar. Sanki, öteki katılanlar hiç çalışmadan o göstermelik sınava girdiler. Sanki onlar “Aptal” lar ve o sebeple kazanamadılar.
ÖRNEKLER, SADECE BUNLAR DEĞİL Kİ…
Değerli okuyucularım, bu iktidar döneminde “torpil, adam kayırma, rüşvet, yolsuzluk, hukuksuzluk, kanunsuzluk ve yandaşlık ve benzeri dalkavukluk” tavan yaparken, bu durumlara ait sayısız örnekler var. Ancak, hepsi de kötü örnek.
Daha geçen yıl, parti teşkilatında görev almış olanları yani kendi partilerinden olanları Hakim/Savcı yapmadılar mı?
Bunların isimleri ve partideki görevleri bir bir açıklanmadı mı? Şimdi bu kişiler, adliyelerde çalışıyorlar. Kimisi Hakimlik, kimisi Savcılık yapıyor. Daha başka bir şey söylemeye gerek var mı?
Bu güne kadar gerek memur alımlarında, gerekse öteki görevlendirmelerde hangi sınav doğru-dürüst yapıldı? Hangi sınava itiraz olmadı?
FETÖ’nün başlattığı soru çalmalar ve sınav yolsuzluklarıyla, kimler nerelere girmedi? Nerelere getirilmedi? Bu gün hala devlet katında görev yapan FİTÖ’cü sınav yolsuzları, girdikleri bu haksız kadrolardan tam olarak temizlenebildi mi? Hayır!
Ekonomisi batma noktasına getirilen Türkiye, korkarım ki bu sosyal yozlaşma ve adam kayırmalarla, başka bir batma noktasına getirilecektir.
Uzun yıllar devletin tepesinde görev yapan bir kişi olarak, bu durumlara çok üzülüyor, bazen de devletin düştüğü bu durumdan çok utanıyorum.
Şimdi de, “Aynı gemideyiz. Dikkatli olalım, batarsak beraber batacağız.” diyorlar. İyi de, siz hep bu geminin güvertesinde temiz hava alırken, arkası olmayan garibanlar geminin bodrumunda havasızlıktan ölmek üzereler.
Torpili, yolsuzluğu, adam kayırmayı, kısacası devleti yağmalamayı bırakın da, biraz da o geminin bodrumunda nefes alamayanlara bakın.
İşte o zaman, “Hepimiz aynı gemideyiz.” diyerek uyarınızı yapın.
Çerez politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez kullanmaktayız. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız. Çerez Politikası
