|
|||
HİKAYE ANLATSANA BANA | |||
-Hikaye yada öykü gerçek veya gerçeğe yakın bir olayı kısa bir şekilde
sözlü veya yazılı olarak anlatılmasıdır. Hikayeler özellikle kısa ve yalın
bir dille anlatılıp kalemle yazılmasıdır. Hikayede kişiler hayatlarının
sadece bir yönüyle ele alınır. Olay ve kişilere ait ayrıntıya girilmez.
Yaşanmış ve yaşanabilir bir olayı, belli kurallara bağlı olarak anlatan
kısa yazılara öykü denir.
-" Hoşt: "Bir köylü evine bir şıh misafir geldi. Cübbeli, sarıklı, torba
sakallı...Buyur ettiler, köylülerle birlikte odaya aldılar, köylüler ne
keramet edecek diye ağzının içine bakarken, şıh arada bir irkilir gibi
yapıp "Hoşt" diyordu...Köylüler bunun bir keramet olduğunu anladılar
ama ne kerameti olduğunu anlayamadılar, merakla sordular: "Ya
şıh hazretleri nedir o arada hoşt dediğin?" Şıh:" Bir köpek Kabe'nin
duvarına işeyecek gibi niyetleniyor, onu görüyorum tabii ki, hoşt diye
kovalıyorum..." Köylülerin itikadı bir iken bin oldu...Olanları kapının
eşiğinden dinleyen evin hanım ağası sofrayı hazırladı, her kesin önüne
üzerinde et olan pilav geldi...Şıhın tabağında sadece pilav vardı...Şıh
bir süre etsiz tabağa baktıktan sonra kapıda beliren hanım ağaya
"Benim tabağımda et niye yok, bunun bir sebebi var mıdır ey hatun?"
diye sordu...Hanım ağa yaklaştı tabağı ters çevirdi, onun etlerini pilavın
altına koymuştu...Pilavın altında etlerin gözükmesiyle elindeki kepçeyi
şıhın kafasına indirdi: "Ulan tabağında ki eti görmedin de , Kabe'deki
itimi gördün?" der. Alıntı : (Devrim Devrim-Çomaristan Günlüğü)
***
-Hikaye bu ya okuyuverin: "Şeyhin biri türbe etrafında kurulmuş
dergahta kendisine çok yardım eden iyi bir adama el vermiş; "Var
git sende kendi dergahını kur, ama şu topal eşekten başka sana
verecek bir şeyim yok" demiş.
-"Adam önde eşek arkada az gitmişler uz gitmişler dere tepe derken
eşek zaten yaşlı ölüvermiş...Adam eşeği gömmüş, başına oturup
kara kara düşünürken bir kervan başı durup sormuş." Kimin bu mezar,
sen ne yapıyorsun ?" demiş.
-"Adam "çok değerli bir şeyhti öldü gömdüm, bırakıp gidemiyorum."
deyince kervandakiler hemen bir türbe inşa etmişler, bizim adam da
oranın şeyhi olmuş."
-"Zaman geçmiş, yeni şeyh ve türbe çok çok ünlü olmuş, eski şeyh'ide
duymuş ziyarete gelmiş. Yatma saati gelip kalabalık dağılıp yalnız
kalınca eski şeyh yeni şeyhe sormuş: "Türbede yatan kim ?" Yeni şeyh
"aman şeyh'im sus kimse duymasın , senin verdiğin topal eşek o"
deyince eski şeyh kahkayı basmış :" benim türbedeki de onun anası..!"
demiş. [Alıntı: cebimden dökülenler]
***
-Hindistan'dan bir hikaye: "Bir Türk Hindistan'a iş için gidiyor. İşi uzun
sürecek , bir ev tutuyor. Hükumet, hizmetini görsün diye ona en alt
kasttan birini veriyor. O biri, evin kapısının önünde betonda yatıyor.
Hindistan çok yağışlı bir ülke olduğundan , bir gün bir hafta iki hafta
derken bizim Türk bu Hindu'nun yağmurda, soğukta betonda yatmasına
dayanamıyor ona bir sünger yatak ve gece yağmur ve soğuktan koruyacak
uzun bir yağmurluk veriyor..."
- "Ertesi gün polisler bizim Türk'ü ifadeye çağırıyorlar. Şaşırıyor ama gidiyor.
Gerekçe, en alt kasttan olan hizmetçisine hak etmediği yatak, yağmurluk
verdiniz, diyorlar. Evet verdim diyor. Şikayet edenin o hizmetçi olduğunu
öğrenince çok şaşırıyor. Para cezasını ödeyip eve gidiyor. Hizmetçiyi
bulup soruyor. Bunu bana neden yaptın ? Hindu yanıt veriyor. Yanıt
acınası, düşündürücü, kahredici "ben bu dünyada ne kadar yokluk ,açlık,
acı çekersem öldüğümde o kadar çok varlık ve mutluluk göreceğim. Sen
bunu engelledin" diyor. [Alıntı: Filiz Hastürk]
***
-"Yıl 1955; Ahmet Dede: İstanbul'da bir sokak umuma açık tuvalet gibiydi.
Bahçe duvarları nedeniyle her taraftan görülmeyen sokakta gelen geçen
küçük tuvaletini duvarlara yapıyordu. Üç numaralı evde oturan emekli İhsan
Ergün beyin eşi Makbule hanım, gelen misafirlerine dert yanıyordu.." yoldan
geçenler küçük abdestini bahçe duvarına yapıyor. Belediyeye başvurduk..
Buraya işemeyiniz diye levha astırdık, ama hiç faydası olmadı. Bu bizi çok
rahatsız ediyor." Misafirlerin arasında bulunan İhsan beyin yeğeni mühendis
Namık bey ayağa kalktı "Ben bu işi hallederim" dedi ve aşağıya indi..."
-"Hemen kazma kürek işe soyundu..Yere mezara benzer bir tümsek yaptı..
Duvardan taşlar alarak tümseğin çevresini çevirdi..Etrafındaki ağaçlara
bezler bağladı..Yukarı çıktı.."Tamam bu iş oldu" dedi..Gerçekten de o günden
sonra kimse sokağa işemiyordu..Hatta gelen geçen mezar görünümlü tümseğin
başında dua ediyordu. Mahallede ki kadınlarda ağaçlara bez bağlıyordu.
Aradan yıllar geçti.."
-"Bir gün yan komşu Zafer hanım panik halinde Makbule hanımı ziyaret etti..
Nefes nefese rüyesını anlattı. "Ak sakallı bir dede gördüm..Ben İhsan beyin
bahçesinde ki mezarda yatan Ahmet Dedeyim mezarın üzerine ismim yazılı
bir taş dikin dedi."Makbule hanım renk vermedi..Rüyayı duyan mahalli
hemen bir taş yaptırdı. Üzerine şunu yazdılar. "Ahmet Dede Ruhuna El Fatiha"
-"Gel zaman, git zaman belediye bu olaya el attı..Sözde mezarın etrafını
çevirdi. Mermer taş koydu..Üzerine yazdı.."Ahmet Dede Ruhuna El Fatiha."
Orası artık bir yatır olmuştu. Ahmet Dede yatırı, bu gün İstanbul'un Kartal
Semtinde ki en işlek sokağında..Ekim Sokağı her gün onlarca ziyaretçi
çekiyor. Dualar okunuyor, dilekler tutuluyor..Ahmet Dede hürmetle
anılıyor. Kısacası işenmemesi için yapılan bir sahte mezar bugün kutsal bir
yatıra dönmüş durumda..."
-"Bu olayın canlı şahidi emekli kıdemli albay Hasip Uras'tı..Ufuk Uras'ın
babası..1955 yılında İhsan Ergün beyin evindeki o misafirlerden biriydi..
Sahte yatırın yapılışını gözleriyle görmüştü..Enekli olduktan sonra hacca
giden Hasip Uras bu olayı kitap haline getirmeyi planlamıştı..Ama ömrü
yetmedi..2008 yılında vefat etti..Ahmet Dede yatırı bu gün hala Kartal'da
en çok ziyaret edilen yerlerden biri..Sunay Akın." Alıntı: Sedat Çobandere
@Cyberrrsed
|
|||
Etiketler: HİKAYE, ANLATSANA, BANA, , |
|