DOLAR 35.50 ₺
EURO 36.43 ₺
STERLIN 43.40 ₺
G.ALTIN 3,047.87 ₺
BTC 94,638.40 $
ETH 3,272.35 $
BİST 9,733.17

Tekin Sönmez

Tekin Sönmez

Şu Bizim Yandaş Medya

Yayınlama: 20 Ocak 2018 Cumartesi 15:14 Okunma: 3154

Kaba tabirle onlara, “yağcı ve yalaka” da deniyor. Ayrıca, “satılmış” diyen de var. Yasama, Yürütme ve Yargıdan sonra, Türkiye’de dördüncü güç olan medya, ne yazık ki bu gücünü satıyor.

     Değerli okuyucularım;  “Medya” sözcüğü ile çok yakın bir geçmişte tanıştık. Eskiden, “Basın” olarak adlandırdığımız bu sözcük, daha geniş bir anlam kazanarak, “Bilgi ve İletişim çağı” olarak kabul edilen 21’nci Yüzyılın simge isimlerinden biri olmuş.

     Tanımını biraz daha genişletirsek Medya, “İletişim sağlayan radyo, televizyon, gazete ve dergiler gibi yayın organlarının tümü” olarak ifade ediliyor.

      Önceleri basın olarak nitelenen gazete ve dergilerin tarihi, pek eskilere dayanıyor. Matbaanın gelmesinden sonra, adına Ceride denilen  az sayıda gazete basılmış, zamanla ve dergilerle birlikte sayısı artmıştır.

     Gazeteler, yayınlandığı tarihten itibaren halkın sesi olurken,  genellikle yönetime hep muhalif yayın yapmışlardır.

      O sebeple,  yönetim tarafından zamanla suçlanmışlar, takibata uğramışlar hatta, haksız yere ceza bile almışlardır.

     Yaşayan kişiler olarak hatırladığımıza göre, Cumhuriyet’in ilanından 1950 yılına kadar geçen tek parti döneminde, yönetimden ve liderinden yana bir tutum sergilemişler, 1950 den sonra tutum değiştirmişlerdir.

     Bir kısım gazeteler, yönetimin lideri Adnan Menderes’ten yana yayın yaparken,  Ulus, Akşam, Cumhuriyet Gazetesi gibi eski döneme meyilli gazeteler, iktidarın dostu olmamış, olamamıştır.

     Görülmüştür ki, liderden ve iktidarından yana olan ve onun icraatını savunan gazeteler devletten büyük yardım görmüş, daha o yıllarda adı konmasa da “Yandaş ve Yalaka” tipler ve yayın organları ortaya çıkabilmiştir.

     Ne var ki,  logolarına genellikle “Günlük Müstakil Siyasi Gazete” ibaresini koyan bu gazeteler, müstakil, yani bağımsız olamamışlar, iktidar yanlısı ve yandaşlığı yapınca, sahipleri  hep ihya olmuştur.

                                               TELEVİZYON GELİYOR

       Avrupa ve Amerika’da de-mode olan televizyon, 1960’lı yılların ortasında Türkiye’ye gelince,  dünyada ve yurtta olup bitenler canlı yayınlarla  evlerimize girmiş, adına “Medya” denilen bu yayın gurubu daha da zenginleşerek, iletişim daha da kolaylaşmış ve  artmıştır.

      1968 yılından, 1983 yılına kadar geçen 15 yıl süreyle tek kanal ve siyah beyaz renklerle yayın yapan Televizyon, 1983 yılında renklenmiş, böylece cazibesi biraz daha artmıştır.

      Merhum Turgut Özal, Başbakanlığı döneminde sırf oğlunu bir Televizyon sahibi yapabilmek için özel televizyonların kurulmasına izin vermiş ve Türkiye “Star TV” adlı bir kanalla özel televizyon yayınlarına da kavuşmuştur.

    Kısa bir süre sonra da, özel televizyon sayısı artmış ve bugünlere gelinmiştir Bütün bunlar olurken, gazete, dergi ve televizyon yayınlarında “Medya” sözcüğü henüz pek kullanılmamış, 2000’li yılların başlamasıyla Bilgi ve İletişim Çağı’nın da başladığı belirtilince, “Medya” sözcüğü daha yaygın olarak günlük hayatımıza girmiştir.

                          MEDYA, GENELLİKLE SİYASETE MESAFELİ

    Adalet ve Kalkınma Partisi iktidara gelinceye kadar, medya hep siyasete ve siyasilere mesafeli olmaya çalışmıştır.

    İcraatlarından dolayı ülkeyi yönetenleri eleştirmek halkın beklentisi olduğu için, medya mümkün olduğunca tarafsız olmaya çalışmış, bu işten para kazanmak ve zengin olmak isteyenlerse, iktidarın kucağına oturmuştur.

    Biraz daha açık söylemek gerekirse, Sözcü, Aydınlık, Bir Gün, Yurt… gibi gazetelerin dışında kalan hemen bütün gazetelerin iktidarın dümen suyuna girdikleri, “Havuz Medyası” denilen bir çıkar birliği oluşturdukları görüldü.

    Halk TV, Ulusal TV gibi çok az sayıdaki televizyon kanalı dışındaki bütün kanalların da, iktidarın sözcüsü ve borazanı haline geldiği görüldü. Bakın, bu kanallarda  ve aynı anda kimler konuşuyor? Gözlerinizle görün.

                                      İÇİNE DÜŞTÜKLERİ DURUM

   Halk arasında “yandaş, yağcı ve yalaka” olarak nitelenen bu gazete ve televizyon kanallarının hem iktidar, hem de iktidar yanlısı iş adamları tarafından ilan ve reklamlarla desteklenmesine karşın, halkın ilgisinden uzak kaldıkları, gazetelerinin satılmadığı, televizyon kanallarının da fazlaca izlenmediği görüldü, anlaşıldı.

      Alış-veriş ettiğim kimi marketlerde, bu gazetelerden bazılarının (Örnek, Star Gazetesi, HaberTürk Gazetesi, Sabah Gazetesi gibi…) market kasalarında ücretsiz verildiğini, buna karşın halkın bunlara, yine de ilgisiz olduğunu gördüm

     Genellikle başka ve büyük işler yapan bu gazetelerin sahiplerinin, devletin ihalelerinden büyük paylar almaları sebebiyle, bu  yandaş ve yalakalık yolunu seçtikleri, ancak halkı yanıltan haberler verdikleri görülüyor. İşte, “Yandaş Medya ya da Havuz Medyası” dedikleri, hep bunlar.

                                         BU GAZETELER, SATILMIYOR!

    Değerli okuyucularım; Bu gazeteler pek satılmıyor ve pek okunmuyor. Ancak onlar, iktidar imkanlarıyla finanse ediliyor.

    Televizyonlar da öyle. Dikkat ediniz, ahlak dışı yayınlardan başka, televizyonlarda halkı kandıran, daha doğrusu dolandıran her türlü ticaret serbestçe yapılıyor.

    Gençlik ve eğitim çağındaki nesil İnternet belasının yanında, bu TV yayınlarıyla da zehirleniyor. Babanın şehvetine ve erkeğin karısını nasıl boşayacağına fetva veren Diyanet, zımnen de olsa bu zehirlenmeye de fetva verebiliyor demektir.

    Yandaş medyadan olan gazeteleri okumak isteyenler, onlara sakın para vermeyin. Onlar şimdi, marketlerde bedava veriliyor.

    Not  : Medya yönünden iktidar yandaşlığını eleştirirken AKP iktidarını, bir tavrı ve başarısı  sebebiyle kutluyorum. Kutluyorum, çünkü bir zamanların, yargısız infazcısı, şantajcı,  şımarık, megaloman ve yalan haberleriyle ünlenen ve de çamurda yüzen Hürriyet Gazetesi’ni, havasını indirerek dize getirip, kendine biat ettirdi. 

     

google-site-verification=uSnnSC5jUTWittUtiCokfxv6706ikL65px5KxiN1Mg4