The document has moved here.
|
|||
BARDAKÇI BABA | |||
-Türbeler ; genellikle ünlü bir kimse için yapılmış olan ve içinde o kimsenin
mezarı bulunan yapıdır. Sahabeler, büyük alimler, şehitler, veliler,
hükümdarlar, vezirler ve tarihte önemli işler başarmış kişilerin mezarları
üzerine yapılan ve üzerileri kubbelerle örtülü alandır. Şimdi okuyacağınız
türbe hikayesi gibi değildir. Osmanlıdan günümüze kadar uzanan türbelerimiz
yurdumuzun bir çok yerinde vardır ve vatandaşlar tarafından ziyaret edilirler.
-Yıl; 1968 ... İstanbul'da (Yeni adıyla) Marmara Üniversitesi Diş Hekimliği
Fakültesinde okuyan bir gurup genç , okulun hemen yanındaki koruluk
alanı buluşma yeri yapmıştı. Gündüzleri ders çalışıyor, geceleri içki
içiyorlardı. Ağaçların arasında oldukları için onları kimse görmüyordu.
Önce tahta bir masa koydular. Bir kaç sandalye ... Sonra masaya
4-5 bardak. Yanına da bir damacana su. Onlar yokken kimse bardaklara
dokunmuyordu. Zamanla gurubun üyeleri çoğaldı. Doğal olarak bardak
sayısı da çoğaldı. Ardından yer kolay bulunsun diye tahtadan bir tabela
yaptılar. Buluşma yerine bir isim koydular. Bir gün kız arkadaşlarını
korkutmak için mezar görüntüsü veren bir tümsek yaptılar.
-Ders çalışmak için okuldan getirdikleri çene kemiklerini ve kuru kafaları
bu tümseğin üzerine koydular. Gel zaman git zaman okul bitti. Her kes
mezun oldu. İş hayatına atıldılar. Bu gün İstanbul Fulya'da bir türbe var.
Bardakçı Baba Türbesi... Her gün dolup taşıyor. Evlenmek isteyen...
Çocuğu olmayan... Eşiyle kavga eden... İş arayan..Hastalığına çare arayan...
Sınav kazanmak isteyen...Kısacası umut dilenen herkes ... Geliyor,dilek
tutuyor, mum yakıyor, bardak kırıyor.
-Bu ritüel yıllardır sürüyor. Türbeyi bu güne kadar ziyaret edenlerin
sayısı milyonları geçmiştir. Bardakçı Baba türbesi uzun yıllar boş bir
arsaydı. Sonra Belediye etrafını çevirdi, bir türbe haline getirdi. Tabela
bile asıldı. Ancak el ayak kestiği ve çevreyi kirlettiği için bardak kırmak
yasaklandı. Daha sonra arsayı satın alan Tertace Rezidans, inşaatın tam
önünde kalan türbeyi kaldırmak için çare aradı. Ama halkın tepkisinden
korktu, geri adım attı. Bunun üzerine binayla uyum sağlaması için mezarı
siyah mermer ile kapladı. Etrafını camla kapattı ve ışıklandırdı. Türbenin
yanına kocaman harflerle de" Bardakçı baba, el fatiha " yazdı. Şimdi
yoldan gelip geçenler bardakçı baba'ya bir "El Fatiha" okuyup gidiyor.
Kimi dilek tutuyor. Kimi yanında getirdiği bardağı türbeye sürüp tekrar
çantasına koyuyor. Peki kim bu Bardakçı Baba ? Kim biliyor musunuz ?
-Bardakçı Baba, 1968 yılında diş hekimliği fakültesinde okuyan bir
gurup gencin kız arkadaşlarını korkutmak için kazdıkları mezarda
yattığı sanılan hayal kişi. O dönemin şahitlerinden Diş Hekimi Hüseyin
Cahit Dursun yıllar sonra gerçeği şöyle açıklamıştı.
-"Ders çalışırken su ve bazense içki içmek koyduğumuz bardaklara kimse
dokunmazdı. Bu nedenle tahtadan yaptığımız tabelaya muziplik olsun
diye Bardakçı Baba yazdık. Sonraları, biz orada yokken birileri damacanaya
su doldurmaya başladı. Bir süre sonra türbe oldu. Ağaçların kesilmemesi
için sırrı açıklamadım. Fakat ağaçlar kesildi. Devletimizde bir yatır olduğuna
inandı. Ağaçlar kesildi, çevre türbeye yakışır şekilde düzenlendi. Özel
tabelalar asıldı. Oysa burası kesinlikle boş. Mezarda yatan falan yok."
Sonrada Beşiktaş Müftülüğü ve İstanbul Türbeler Müze Müdürlüğü şu
açıklamayı yapmıştı. "Kayıtlarımızda söz konusu Bardakçı Baba ile ilgili
hiç bir bilgi yok." diyerek konuya açıklık getirmiştir. Kim bilir diğer
türbelerin nasıl bir hikayesi vardır.(ALINTI)
|
|||
Etiketler: BARDAKÇI, BABA, , |
|