Ekrem İmamoğlu, kendisinin ve ailesinin, kelimenin tam anlamıyla dudak uçuklatan mal varlığını açıkladı. Binali Yıldırım da, sadece çocuklarının mal varlığını açıklasın yeter. Eğer, iki gözünüz de yerinden fırlamazsa, namert oğlu namerdim.
Değerli okurlarım; Türk siyasi tarihinde devlet kapısında siyaset yapmak, çıkar sağlamayı ve devletin otoritesi ile kazanç elde etmeyi hep gündeme getirmiştir.
Osmanlı’da da, bu böyle olmuştur. O otoriteyi ellerine geçirenler, haksız yolla kazanç sağlamayı iki yolla yapmışlardır. Birinci yol, yaptıkları ya da yapmadıkları işlerden rüşvet alarak, ikincisi kamunun malını zimmet etmek yani sahiplenmek şeklinde olmuştur.
Bunu yapanlar, çok kere yüzlerine gözlerine bulaştırmadan, yağdan kıl çeker gibi bunu yaparken, kimilerinin yaptıkları adeta sırıtmıştır.
Osmanlı’da rüşvet almayı ve zimmetle zenginleşmeyi kitap haline getiren Prof. Ahmet Mumcu, kimi Padişahların bile Sadrazamları ve önemli devlet yetkilileri gibi rüşvet alarak iş yapıp makam dağıttıkları, salt bu sebeple mülkün sahibi Padişahin bile haksız zenginleştiği görülmüş ve vesikalarla kanıtlanmıştır. Tıpkı, Sadrazam Rüstem Paşa ve Sultan II. Abdülhamit gibi…
Bunun dedikoduları hep yapılmış ve hala yapılmaktadır.
Ahlaki ve sosyal önemi olan bu yazıyı, sonuna kadar sabırla okumanızı tavsiye ederim değerli okurlarım.
CHP DÖNEMİNDE ZENGİNLEŞME
Sadece CHP’nin siyaset yaptığı tek parti döneminde, devlet imkanlarıyla zenginleşmelerin olduğu hep dile getirilmiş ve 1947 yılında Gümrük Tekel Bakanı iken yaptığı Buğday ithalatı yolsuzluğu sebebiyle yargılanan Suat Hayri Ürgüplü, İsmet İnönü’nün müdahalesi ile hapse girmekten kurtulmuştur. Yaptığı da yanına kar kalmıştır.
Daha sonraki dönemlerde de, başta siyaset olmak üzere, başka yollarla da devletin otoritesini ele geçirip de zenginleşmeyen kalmamıştır.
1980’li yıllara gelindiğinde, önce Başbakan daha sonra Cumhurbaşkanı olan Turgut Özal döneminde, yolsuzluklar alenen hırsızlık haline gelmiştir. İktidar, burun yakan bu pis kokuları biraz olsun ortadan kaldırmak için mal edinmeyi denetim haline almak maksadıyla, 3628 numaralı bir kanun çıkarmıştır.
Halen yürürlükte olan bu kanun ne yazık ki, 17 yıllık bu tek parti iktidarı döneminde “tek bir kişiye bile” uygulanmamıştır. Bu dönemde bütün pislikler ortaya saçıldığı ve yolsuzlarla hırsızlar “Suçüstü” yakalandıkları halde, kanun “tek bir kişiye bile” uygulanmamıştır. Çok da haksızlık yapmayalım;
KANUNUN BAZI HÜKÜMLERİ UYGULANIYOR.
Bu kanuna göre, kamu görevlileri (siyaset yapanlar dahil), sonu 0 ve 5 ile biten yıllarda kapalı zarfların içinde mal beyanında bulunuyorlar. Kurumlarında saklanan bu beyanları, kendilerinden başka hiç kimse bilmiyor, bilse de açıklayamıyor.
İşte bütün sıkıntı, bütün yanlışlık da burada. Böylece, kanunun hiçbir anlamı kalmıyor.
Minareyi çalan kılıfını hazırlarken, haksız edindiği malları ya ana-babasının, ya da reşit olan çocuklarının üstüne tapuluyor, zimmetliyor, kayıtlıyor. Onlarınsa, mal beyanında bulunma mecburiyetleri yok. İşte size, tam bir aldatmaca, gizleme, kılıflama ve örtme.
BU GÜNE KADAR DOĞRU BEYAN YOK!
1990 yılından itibaren uygulanan, daha doğrusu uygulanmayan bu kanuna göre, beyanlar hiç doğru yapılmamış, yapılmıyor. Çünkü, devleti ele geçirenler zenginleşirken hiçbir mal-mülk üstlerinde görülmemiş, zenginleşme hep hısım-akraba, yandaş, yalaka ve yakınlarında görülmüştür.
O sebeple, hiç biri hakkında kanuni bir takibat yapma imkanı bulunmamıştır. Bu durum, tam bir “aldatmaca” değil de nedir?
Buna rağmen, kamu görevlerinde çok önde olanlardan ve yeni görev alanlardan halkın ısrarı ile alenen mal bildiriminde bulunmaları istenmiş, onlar da sadece üzerlerine kayıtlı olan, ancak kendilerine neredeyse acındıracak kadar olan malları açıklamışlardır.
Usul ve füruğun, yani ana-baba ve reşit çocukların malları hep gizli kalmıştır. Kimi halkımız da, bunu yutmuştur.
VE EKREM İMAMOĞLU, MAL VARLIĞINI DÖKÜYOR
Tartışmalı bir seçimle ve halkın iktidara olan öfkesi ile İstanbul Belediye Başkanı seçilen Ekrem İmamoğlu, verdiği sözü yerine getirip kendisinin, eşinin ve babasının üzerine kayıtlı malları bir bir açıkladı.
Bunu, iki sebeple yaptı. Birincisi bu göreve gelmesi yurt çapında bile olaylı olduğu için, açıklamazsa başkaları tarafından açıklanacaktı, her şeyi göze alıp bunu kendisi yaptı.
İkincisi ise, rakibi olan Binali Yıldırım’ın da kendisinin ve çocuklarının mal beyanında bulunmasını sağlamaktı. Çocuğu, devr-i iktidarlarında armatör olan Binali Yıldırım bunu yapar mı, onu zaman gösterecek.
Ekrem İmamoğlu’nun yaptığı mal beyanı, doğrusu dudak uçuklattı. Çünkü, 49 yaşında ve henüz genç sayılan bu kişinin özellikle İstanbul/Beylikdüzü Belediye Başkanı seçildikten sonra edindiği mallarını kazanmak, kolay kolay öyle herkese nasip olamazdı.
Ekrem İmamoğlu’nun babasının varlıklı olduğu söylense de, malların yakın bir geçmişte edinilmiş olması, ev kadını olan eşinin ise, hiçbir kazanç getiren işi olmadığı halde zenginleşmiş olması, gözlerden kaçamazdı, kaçmıyor.
İŞTE, İMAMOĞLU’NUN AÇIKLANAN MAL VARLIĞI
Yerim daraldığı için, sıkıştırarak yazıyorum.
*302 bin liralık Beylikdüzü’nde dükkan *911 bin liralık Beylikdüzü’nde daireler *120 bin liralık Beylikdüzü’nde arsa * 248 bin liralık Beylikdüzü’nde dükkan * 26 bin liralık Beylikdüzü’nde arsa * 71 bin liralık Beylikdüzü’nde dükkan * 30 bin liralık Çanakkale’de ev * 204 bin liralık Edremit’te arsa * 256 bin liralık Edremit’te arsa * 52 bin liralık Edremit’te arsa * 15 bin liralık Çanakkale’de mesken * 313 bin liralık Edremit’te arsa * 210 bin liralık Trabzon’da arsa * 165 liralık Edremit’te arsa * 772 bin liralık Edremit’te arsa, Ziraat Bankası’nda 979 bin lira nakit para* Bir şirketten 3 milyon 600 bin lira alacak *Bir şirketin % 60 hissesi * SSB Gayrimenkulün tamamı.
Bunlar İmamoğlu’nun üzerinde görünenler. Çalışmayan ve bir meslek sahibi olmayan eşinin üzerinde ise; *Beylikdüzü’nde 145 bin liralık dükkan * Beylikdüzü’nde 185 bin liralık arsa * B.Çekmece’de 572 bin liralık daire, Muğla’da 500 bin liralık mesken * 2013 model 254 bin liralık otomobil, Bankada 418 bin lira para ve 841 bin liralık mücevherat.
İnternet’e baktığınızda, bu listenin daha fazlasını bulacaksınız.
İşin ilginç yanı, yandaş gazeteler İmamoğlu’nu yerden yere vururken, doğru ve tarafsız bildiğimiz Sözcü Gazetesi beyanı yayınlamaktan öte, “Bu malları acaba nasıl edindi?” diye tek bir cümle kullanmıyor.
Değerli okurlarım, Babası Hasan İmamoğlu’nun zengin olduğu söylendiği için, açıklanan onun mal varlığını buraya sığdıramıyorum. Onun zaten mal bildiriminde bulunma mecburiyeti de yok, ama onu da açıklamışlar. Bu sütunlara sığmıyor.
Burada kesin olan şu ki, baba zengin olmasına rağmen mal varlıklarının çoğu, Ekrem İmamoğlu Beylikdüzü Belediye Başkanı seçildikten, yani 2014 yılından sonra edinilmiş.
Bu durumu konuştuğum onu yakından tanıyan gerçek, dürüst ve varlıklı kimseler, Ekrem İmamoğlu’nun kıymeti belirlenip açıklanan bu mal varlığını 4 katı bir fiyatla satın alıp, 8 katına satabileceklerini ve değerinin böylece çok yüksek olduğunu söylüyorlar. Gerisini siz düşünün.
Türkiye’nin en zenginlerinden rahmetli Vehbi Koç, “Çok laf yalansız, çok mal haramsız olmaz.” diyor ve doğru söylüyordu.
Hiç kimsenin malında mülkünde gözüm yok. Siyasete soyunup da, aşırı derecede zenginleşip, kızdıkları ve rakip gördükleri masum kimselerin bir kümesine bile göz dikenlere ve onları koruyanlara karşı öfkemiz ve kinimiz hiç dinmeyecektir
Hırsız, hangi cenahtan, hangi partiden olursa olsun hırsızdır. Bir zamanlar söylendiği gibi, “Benim hırsızım daha iyidir.” demek, insanlarla alay etmektir.
BUNLARI NEDEN ISRARLA YAZIYORUM?
Daha önce de yazdım. Bu sütunları izleyenler bilirler. Bendeniz de tam 35 yıl kamu görevi yaptım. Bunun 21 yılı İstanbul Vilayetinin tepesinde Milli Eğitim Müdür Yardımcısı ve Milli Eğitim Müdürü olarak geçti.
Milli Eğitim Müdürü iken, 2 takım elbise ile 2 çift ayakkabıdan başka hiçbir mal-mülk edinmedim.
Hal böyle iken, çıkarına hizmet etmediğim Hürriyet adındaki aşağılık bir gazete, beni neredeyse Türkiye’nin en zenginlerinden biri ilan etti. Halk ve adalet de buna inandı.
Tek bir iddia ve ifadesi doğru olmayan ve mahkemece de tekzip edilen bu gazete o kadar ileriye gitti ki, Saray Belediye Başkanı Erdoğan Kaplan’a gidip, Sıla Evleri’nde 5 tane Lüks Villamın olduğunu söylemesini ve göstermesini istedi. Tapuya gidip araştırdı.
Köyüme gidip, babamın 3 parça tarlasını nasıl edindiğini araştırmak için iki defa da ikişer Müfettiş gönderdi. Aynı Müfettişleri iki defa da Tapu’ya gönderdi.
İki Müfettişi de Ordu’ya göndererek, kayınvalideme 70 sene önce babasından kalan iki parça fındık bahçesinin de hesabını sordular.
İstanbul/Kalamış Marina’da bir YAT’ımın olduğunu, Bakırköy İstanbul Caddesi’ndeki 5 katlı Butim Han’ın sahibi olduğumu, İstanbul’un paralarını aktarıp, köyüme okul yaptırdığımı, köyümün ilçeye giden yollarını yaptırdığımı yazdı ve yaydı.
Kimilerini sorgulayan Hakim, suçlanmam için kendilerine çok, ama çok büyük baskı yaptıklarını, vicdanının baskısına dayanamayıp, hiç çekinmeden söyledi.
Değerli okurlarım; Sıkça bile olsa, bütün bunları neden yazmayayım? Benim, Ekrem İmamoğlu’na ya da Binali Yıldırım’a karşı hiçbir düşmanlığım yok. Üstelik, İmamoğlu’na yapılan bu haksızlığı yazılarımda ve konuşmalarımda, sürekli dile getirdim. Hep onu savundum. Anlatmaya da devam ediyorum. Ancaaak…
Babamın oğlu bile olsa, devletin gücünü kullanıp hudutsuz servet edinenlere ses çıkarılmazken, üstelik onlar göğe yükseltilirken, masum ve namuslu insanlara çamur atılmasına ve zulmedilmesine, asla sessiz kalamam.
İşte, o zulme uğrayanlardan birisi de benim. Yüce Yaradan, Kur’an-ı Kerim Nisa Suresi 148’nci ayetinde mealen.” ; “Allah, kötü sözün söylenmesini sevmez. Zulme uğrayanlar müstesna. Onlar, zalimler hakkında her şeyi söyleyebilirler.” Diyor. Benim yaptığım da işte budur. Yapmaya da devam edeceğim.
Konuştuğum kimileri, iktidar yandaş ve yalakalarının bu mal varlığını dile getirip İmamoğlu’nu sürekli eleştireceklerini söylerken, kimileri aksine böyle olmayacağını söylüyor ve ekliyorlar.
“Tencere dibin kara, seninki benden kara!”
Çerez politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez kullanmaktayız. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız. Çerez Politikası