DOLAR 35.50 ₺
EURO 36.43 ₺
STERLIN 43.40 ₺
G.ALTIN 3,047.87 ₺
BTC 94,638.40 $
ETH 3,272.35 $
BİST 9,733.17

Tekin Sönmez

Tekin Sönmez

Okul Müdürü’nün, Mangal Partisi

Yayınlama: 20 Ocak 2018 Cumartesi 15:15 Okunma: 2950

Olay, İstanbul’da geçiyor. Mangal Partisi düzenleyen Okul Müdürü, katılmayan öğrenci ve velilerine demediğini bırakmıyor. Yalnız onlara değil, kendisini tayin edenlere de kafa tutuyor.

     Değerli okuyucularım, Milli Eğitim’in içine düşürüldüğü durumu gösteren tipik bir olay, İstanbul’daki bir okulda yaşanıyor.

   Okul, benim de uzun yıllar görev yaptığım Milli Eğitim Müdürlüğü’nün tam karşısında. Eski adı, İstanbul Kız Lisesi, şimdiki adı Cağaloğlu Anadolu Lisesi.

   Okulun Müdürü (adı önemli değil) bir “Mangal Partisi” düzenliyor. Partiyi gereksiz ve uygunsuz bulan öğrenciler ve öğrenci velileri partiye katılmayınca,  Okulun Müdürü küplere biniyor.

    Onların karşısına geçip, ağzına geleni söylüyor. Önce, çocukların cep telefonlarını topluyor. Sonra da, kendisi hakkında soruşturma açıldığını ima edip, ”Bu kıçı-kırık soruşturmaya güvenip, bana bir şey olacağını mı sanıyorsunuz?”  diyerek, hakaret içeren sözlerle o kadar cesaretle konuşuyor ki,  “Soytarılar, şerefsizler, sizden bunun hesabını soracağım.” diyor ve ekliyor. “Gidin, bildiğiniz yere şikayet edin.” diyerek de, kendisini o göreve getirenlere bile meydan okuyor.

                                                       EĞİTİM BU MU?

    Şu sözlere bakın. Bir eğitim kurumunda, yine bir eğitimcinin ağzından çıkan sözler bunlar.

    Sadece bilgi öğrenmek için değil, edep ve ahlakı da öğrenmeleri ve bilmeleri bakımından okullara gönderilen gençlere, bir eğitimcinin  sarf ettiği sözler bunlar.

    Sadece öğrencilere değil, her yönden eğitilmesi için onları bu okullara gönderen velilerine karşı da söylenen sözler bunlar.

                                                     EĞİTİM NEREYE?

    Nereye olacak? Almış başını bir meçhule (bilinmeyene) doğru gidiyor. Bu iktidarın, geride bıraktığı  15 yıllık dönemde, en çok eğitime zarar verdiğini, hiç düşünmeden söyleyebiliriz.

    Eğitimin biçimini, uygulamasını ve sistemini değiştiren bu iktidar, manevi değerleri ve ahlakı öne çıkardığını(!) söyleyerek, eğitim alanında bir asra yaklaşan gayretleri, yerle bir etti.

    Geçen zaman içinde, öğrenci kıyafetlerinden tutun da, eğitim programları, eğitici atamaları, benimsenmiş temel milli değerler ve işte böyle eğitim yöneticileri olmak üzere, eğitimin ters-yüz edilmedik hiçbir yanını bırakmadılar.

    Görev verdikleri bu kurumların başına getirilen o kişiler,  o kadar “arkalı”  ve bu sebeple “cesaretle” geliyor ki, büyük suçlar işlediklerinde bile bu arkalarına güvenerek, “Hakkımda açılan kıçı-kırık soruşturmalara mı güveniyorsunuz? Gidin, istediğiniz yere şikayet edin.” diyebiliyorlar.

    Bu kişilerle, eğitim nereye gidebilir? Şu 15 yıllık sürede Milli Eğitim’in başına gelenleri bir bir yazmaya kalksam, bu sütunlar almaz.

                                 YÖNETMEK, SADECE BİLGİYLE OLMAZ.

     İktidar, göreve geldiğinden beri, tecrübeyi bir yana bırakıp, kıdemi ne olursa olsun sadece sınav yaparak, okul ve eğitim kurumlarına yönetici atamaya başladı. Koyun gütmesini dahi bilmeyen kimilerini, açılan bu sınavlarda başarılı sayıp, her dereceli eğitim kurumlarına yönetici (Müdür, Başkan, Yardımcı) gibi atamaya başladılar. Yıllarını bu işlere vermiş olanları ise, tasfiye ettiler.

   

   

   Uygulamada görüldü ki, bu sınavlar da birer göz boyamadan ibaretti. Adam kayırmak için birer kılıftı. İşte bu kılıf kullanılarak, Mangal Partisi düzenleyen Müdürler ve öteki yandaşlar, eğitim kurumlarının başına böyle getirildi. 

     Bu arada bir dostum,  bir zamanlar okullarda her sabah okuduğumuz ve okuttuğumuz  Andımız’ın yeni versiyonu olan “Yeni Andımız”ı bana göndermiş. Aynen şöyleydi;

    “Türk değilim, doğru ve çalışkan olamam, benim yasam küçük, büyük tanımamaktır. Yurdumu ve milletimi, çıkarım kadar sevmektir. Yükselmek ve ileri gitmek, benim derdim değildir. Varlığım, sadece bana aittir, başkasına değil. Ne mutlu benim gibi düşünenlere!”

    Yaaa…  İşte böyleNereden, nereye!..

           Bir de, Şu Kepazeliğe Bakın!

     Bu defa olay,  Ordu’nun Perşembe ilçesindeki bir İlkokulda yaşanıyor. Milli Eğitimin izniyle, okulun bahçesinde bir kitap sergisi açılıyor. Mürşide Uysal adlı bir bayan eğitimcinin, “Peygamberimizden Dini Hikayeler” adlı kitabı, 6-12 yaş arasındaki bu öğrencilere tanıtılıyor ve tavsiye ediliyor. Kitapta, ayetlerden örnekler verilirken, bir de şu hikaye anlatılıyor.

     Olayın kahramanı erkek çocuk anlatıyor; ”Amcamın, güzel bir kızı vardı. Onu, herkesten çok seviyordum. Ona, yaklaşmak istedim. Ama, bana yüz vermedi. Bir süre sonra kıtlık oldu. Amcamın kızı bana geldi. Açlık ve yoksulluk içinde olduklarını söyledi ve benden yardım istedi. Ona, bana kendisini teslim etmesi karşılığında 120 altın verdim. Kabul etmek zorunda kaldı. Arzuma kavuşacağım sırada bana, ‘Allah’tan kork, Allah’ın yasakladığı şekilde bana sahip olma’ dedi.” Hikayenin özeti bu.

    Değerli okuyucularım, 6-12 yaş arasındaki çocuklara, işte böyle örneklerle eğitim veriliyor. Öteki kitaplarda, daha neler var, neler?

    Anladık, Milli Eğitim yok oldu, dini eğitim de böyle mi olmalı?

google-site-verification=uSnnSC5jUTWittUtiCokfxv6706ikL65px5KxiN1Mg4