Sudan’lı Hırsız!

Bir askeri darbeyle indirilen Sudan Devlet Başkanı Ömer El-Beşir’in marifetlerini duydunuz mu? Ben duydum, okudum, resimlerini de gördüm, ama hiç şaşırmadım. Çünkü hırsızlık, o gibi zalim ve günahkarların “Kaba Kuvvet” hastalığı.

     Değerli okurlarım; “Sudan’dan bize ne?” sakın demeyin. Ulaşım ve iletişim kolaylıkları, dünyayı küçülttü. En ucunda olup-bitenden bile, artık anında haberdar oluyoruz. Anlatacağım olayların içinde iyi örnekler olduğu gibi, böyle Sudan gibi kötü örnekler re var.

      Sudan, halkı açlık ve yoklukla perişan olan, ikiye bölünmüş, sözüm ona Müslüman bir Afrika ülkesi. Başında, 30 seneden beri Ömer-El Beşir adında kara suratlı bir zalim var. Ülkeyi daha iyi yönetirim diye darbeyle başa geçmiş. Halk da ona güvenmiş, daha sonra ona oy bile vermiş. O ise, bu 30 sene içinde halkı birbirine katmış. Ellerinden ekmeğini almış. Halkı sindirmiş ve bölmüş.

      Bunlarla da kalmamış, Darfur kentinde 200 bine yakın insanın katline sebep olmuş. Çoğunu işkenceyle öldürtmüş. Hal böyle olunca da, Uluslararası Adalet duruma el koymak zorunda kalmış. Ve, Uluslararası Ceza Mahkemesi, bu zalimin yakalandığında tutuklanmasına ve hesap vermesine karar vermiş. Karar, halen yürürlükte.

                                      BEŞİR, ÜLKESİNDE HAPİS,

    Bunun üzerine Ömer El-Beşir, ülke dışına çıkamaz olmuş. Geçen yıl Türkiye’nin izini ve daveti üzerine buraya gelmiş.  Üzerinden uçakla geçtiği ülkelerden izin alarak ve korunarak bunu yapmış.

     Ömer El-Beşir’in şu anda dünyada Türkiye’den başka dostu ve kimsesi yok. Ne var ki, ülkesinde de nefret edilen bir lider haline gelince, geçen hafta Sudan Ordusu onu al-aşağı etmiş, yani devirip hükümet üyeleriyle birlikte hapse atmış. Bu duruma Avrupa’daki ve öteki ülkeler tam destek vermişler ve doğru yapmışlar.

     Yargılama günü beklenirken, bu zalimin marifetleri araştırılmış. Evinde yapılan aramada çuvallar içine istiflenmiş tam 130.000.000 (Yüz otuz milyon) dolar ele geçirilmiş. Şeffaf çuvalların resimleri yayınlanmış. Paralar, deste teste içinlerinde görülüyor. Ömer Efendi, paraları bir minibüse yükleyip başka bir yere kaçıramadan enselenmiş.

      Hemen, 17 Aralık 2013 günü evinde yakalanan Halkbank Genel Müdürü aklıma geldi. Onun dolarları ise, ayakkabı kutularında saklıydı ve evinde yapılan aramada yakalanmıştı. İki ay 10 gün hapis yatan Genel Müdür’e, tahliyesi ile birlikte bu paralar faiziyle kendisine geri verilmişti. Biz de olup biteni, birilerinin trene bakıp seyrettiği gibi seyretmiştik.

     Değerli okurlarım; yeri geldiğinde sizi bıktırıncaya kadar yazmaya devam edeceğimi söylemiştim. Bizim ülkemizde de işte böyle büyük hırsızlıklar oluyor, onlar bu adaletin (!) sayesinde çaldıklarını faiziyle geri alıp takipsiz kalırlarken, masum insanlara onların çekmesi gereken cezalar veriliyordu. Tıpkı benim uğradığım bir haksızlık gibi.

       Yıllar önce, tamamen haksız yere ve kasıtlı olarak uğradığım takibatta Savcı, rahmetli babamın köyümüzde edindiği toplam 55 dönümlük 6 parça tarlayı, haksız kazanılmış gibi İddianamesine yazmış, tapu kayıtlarına rağmen hesabını bana sormuşlardı.

      Bizdeki adaleti de görüyor musunuz? Biliniz ki, kutular içinde saklanan milyon dolarların hesabı soruluncaya ve onlar geri alınıp bu halka teslim edilinceye kadar, başka bir söylemle bu dünyaya gözümü kapayıncaya kadar bunları yazacağım.

                                    BİZ, AFRİKA ÜLKESİ DEĞİLİZ

     Değiliz, ama Ömer El-Beşir’de yalnız değildi. Onun gibi başka hırsız meslektaşları da vardı. Tam 42 yıl Libya’yı demir yumrukla yöneten ve aile boyu hırsızlıkla halkın malının ve parasının üstüne oturan Kaddafi’ye, 42 yıl sonra bunun hesabı sorulurken, makatına Coca-Cola şişesi sokularak bu dünyadan gönderildi.

      Mısırın hırsızı Hüsnü Mübarek, 30 yıl sonra maymun gibi demir kafesin içine konarak mahkemeye getirildi ve yargılandı, akıbeti tam bilinmiyor.

      Irak’ın zalimi Saddam, toprak altındaki bir mağarada 2 yıl saklandıktan sonra yakalandı ve ipten kurtulamadı.

     Tunus’lu hırsız Zeynel Abidin, uçak dolusu paralarla kaçıp canını kurtardı, paraların akıbeti meçhul.

     Ukrayna’nın Başkanı, kaçarken uçağına yalnız dolarları değil, altın sandıklarını da yükleyip kaçtı. Ne kadarını yiyebilecek acaba?

     Filipinli hırsız zalim Markos ve karısı İmelda’nın, akıbetlerini bilmeyen yok.

Topraklarındaki Kabe’nin varlığı ile yüce dinimizi sömüren Arabistan’ın zalimleri, acaba daha ne kadar dayanabilecekler?

      Dünya da başka örnekler de var. Onları da siz bulun ve akıbetlerini tahmin edip,  ibretle izleyin.