|
|||
KATILIMCI DEMOKRASİ GURUBU - 2 | |||
-20 01 2019 tarihinde Çorlu Belediyesi Memduh Şevket Esendal Sahnesi
salonunda Katılımcı Demokrasi Gurubunun düzenlemiş olduğu "Sosyal
ve Katılımcı Belediyecilik Forumunda" Emekli Milletvekili ; Abdullah
Levent Tüzel ,İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu olup Serbest
Avukat , İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi Yönetim Kurulu üyeliği,
Çağdaş Hukukçular Derneği İstanbul Şube Başkanlığı yapmıştır. Bu sosyal
belediyecilik konulu forumda Tüzel konuşmasına şu sözlerle başlamıştır.
-"Önümüzdeki seçimlere beraber hazırlanmak, halk güçleri olarak
hazırlanmak, geleceği kazanmak, her kez tarafından biliniyor ki bu
seçim bir genel seçim mahiyetinde ,yerel seçimler normalde böyle
olmaması lazım belediye ve muhtarlık seçimi olarak görülmesi gerekir.
Peki ana muhalefet bu seçime hazırlık içerisinde mi ? ana muhalefet dediğimiz
sosyal demokrat kimlikli Cumhuriyet Halk Partisidir. Bu gün burada
olması gereken çorlu belediye başkanı maalesef burada yok. Bir belediye
başkanı burada ki yurttaşlarını, burada ki seçmenini ,burada ki kamuoyunu
burada birlikte seçimi kazanmak için yola düşeceği insanları, sokakları
dolaşacağı insanları bir kenara bırakabilir mi ? ama bırakmış. Şimdi böyle
seçim kazanılabilir mi ? Kazanılır. Çorlu'da geleneksel bir şey vardır zaten muhalefet
kentidir, yine bu belediye devam eder ama bizim itiraz ettiğimiz bir kişinin
karar alıcı, uygulayıcı ,yönetici her şeyi belirleyen bir kişi siyaseti karşısında
böyle alternatif yaratılabilir mi ? Bütün mesele aslında burada, memleketin
hali ortada nasıl bir koşulda seçime gittiğimiz ortada onun için bu seçim
ülkemizin ve bizim rahat bir nefes alabileceğimiz bir seçim olsun.
-Aslında demokratik bir işleyiş yani halkın katıldığı ,kararlarına katıldığı,
kararlarını denetlediği bir süreç toplamda bu kapitalist baskıcı
diktatörler rejimin değişmesinde bir örgütlü halk muhalefeti yaratmak
açısından da böyle bir süreci yaşamamız gerekiyor. İşte o zaman gerçekten
Çorlu kent halkı şunlar olsun, şunlar için bir belediyecilik istiyoruz diye
açık hareketini,eylemini ,sokaktaki varlığını sergilediğinde belediye
başkanı da , meclis üyeleri de , muhtarları da hem encümeniyle hem
onun dışında oluşmuş kent konseyiyle yani spor kulüpleriyle , inanç
örgütleriyle,işçi kuruluşlarıyla, vakıfları,dernekleriyle ne kadar demokratik
kitle örgütleri varsa muhtarları ,azalarıyla bunlardan oluşan bir kent
konseyi veya kent meclisi ne dersek diyelim ismi önemli değil. Böyle
bir denetimi , böyle bir kolektif karar alma sürecini yaşarlar ve bu
hakkın hem korunmasını ,hem sahiplenmesinin de arkasını kovalarlar.
-Şimdi adil olmayan bir seçim sürecinden geçtiğimizi görüyoruz, ortada
seçim yasaları , seçim mevzuatı yüksek seçim kurulu Türkiye'de bir
çok sosyalist partiyi bu seçimlere sokmuyor nedeni ise örgütlenmenizi
tamamlamadığınız için diyor ,oysaki örgütlerin 40'dan fazla ilde
örgütlenmesi var. Bu sosyalist partiler 2015'in en son seçimlerine
girmişler , 2015'den 2019'a kadar değişen bir şey yok ama belli ki
kimi güçlerin bu seçimlerde temsil edilmesi istenmiyor, hatta şöyle
bir duygu giderek yaratılıyor bu seçimlerde çok şey değişmeyecek
bu seçimlerde de allem-kullem edecekler hile yapacaklar büyük
şehirlerdeki belediye başkanlıklarını bir kez daha alacaklar. Bu
olabilir mi ? Tabi ki olabilir hele gidişata bakıldığında böylesi çok daha
mümkün. İktidar özellikle bu baskıyı niçin , bu görüntüyü niçin sağlıyor
yani bizi kolay kolay bu iktidardan bu güçten uzaklaştıramazsınız
duygusunu bizlere vermektedir. Bunun karşısında en ön cephede olması
gereken kim ; anlaşılır bir şekilde ana muhalefet partisi, ana muhalefet
partisinin gösterdiği adaylardan kullandığı dile baktığımızda bu
kutuplaştırma siyasetine,gerginlik siyaseti karşısında kavgacı olmayacağız,
uzlaşmacı olacağız, esnek olacağız, onun sataşmalarına yanıt vermeyeceğiz,
büyük mitingler yapmayacağız bunları sayın Kılıçdaroğlu söylüyor,
görüşmemizde de bunları benimle paylaştı. Şimdi böyle bir siyaset tarzı
izlemeye karar vermişler,muhtemel ki seçim kampanyalarını emanet
ettikleri ,beraberce sürdürdükleri ajanslar onlara böyle bir akıl vermiş .
-Şimdi Türkiye siyaseti böylemi örgütlenmeli, böylemi işlemeli burada
ciddi problemler var, yani her şey normalmiş gibi davranmak olmaz,
oysa ki olağan üstü hal her açıdan devam ediyor,ekonomisiyle,
siyasetiyle hal böyle iken bunun karşısında her şey eskisi gibi mi hayır ,
onlar yapacaklarını yapacaklar ama siz merak etmeyin bizim temsilcilerimiz,
arkadaşlarımız sandıkları koruyacaktır, siz gidin oyunuzu verin. Şimdi açıkçası
bu oy vermeyle , seçim sandıklarıyla ne bu gidişat ne değişecek nede bu
muhalefet tarzıyla değişecek , bu siyaset örgüsüyle biz ne oylarımıza nede
geleceğimize sahip çıkmış oluruz. Daha farklı bir şey yapmamız gerekiyor.
Özellikle bu 2019 Mart mahalli seçimlerinin taşıdığı anlam gözetildiğinde ,
Türkiye'de ki gidişatın bu sürecin nasıl yönetildiği gözetildiğinde bizim örgütlü
bir toplum olmamız gerekir ve işte oradan buradan önümüze konulanı
istemesek de sandıktan çıkartma hesabından öte bir şey değildir. Hak
mücadelesi vermenin bunu yükseltmenin gerektiği çok açıktır" diyerek
sözlerine son vermiştir.
|
|||
Etiketler: KATILIMCI, DEMOKRASİ, GURUBU, -, 2, , |
|