|
|||
BİLİME ÇAĞRI: TOPLUMSAL YAŞAMI DOĞADA ARAMAK-39 | |||
İbrahim GEDİK | |||
gozlem_ajans@mynet.com | |||
Genetik Düzeyde Biyolojik Evrim Değerli okurlar, bu bölümde biyolojik evrimi genetik düzeyde ele alacağız ve en gelişkin, birbirine en yakın iki canlı türü olan insanla şempanzeyi karşılaştıracağız. Yapılan genetik çalışmaların sonucunda insan genomundaki gen sayısının 22763, şempanze genomundaki gen sayısının 20947 adet ve bu genlerin yaklaşık %93,6’sının insana ve şempanzeye özgü olduğu belirlenmiştir(1). Bazı kaynaklarda, bu oranın %98,7 olduğu belirtilmektedir(2). Yine dikkat çekilen bir durum, insanlarla maymunlar arasındaki farkın muhtemelen gen sayısında değil, genlerin kullanımında ve aktive edilmesinde yattığıdır(2). Çünkü canlıların genomunda “çöp gen” denilen, tekrarlanan ve kullanılmayan yani aktif olmayan genler [gen sekansları(3)] bulunmaktadır. Bu genler, geçmiş yaşamdaki canlılardan aktarıla-gelen genlerdir. Örneğin, insanda kuyruk geni var, ancak işlevsizdir; pul geni var, ancak işlevsizdir; post geni var, ancak işlevsizdir; bunlar gibi onlarca işlevsiz/aktif olmayan çöp gen var(4). Dolayısıyla insanla maymun arasındaki farkı yaratan şey, gen sayısındaki farktan çok, genlerin kullanımı ve aktifliğidir. Bu bağlamda tek tek insanlar arasındaki gen aktivitesi farkı, tek tek şempanzeler arasında olduğundan daha fazladır(2). Bu da bize tek bir –çekirdeksiz- hücreden başlayarak en üst hücre organizasyonu olan biz insana kadar gen yani bilgi birikiminin “üstel” olduğunu, canlı bedenlerinin bu bilgiyle şekillendiğini göstermektedir. Bu bağlamda genlerdeki dizilimlerin (sekans denilen gen birimlerinin) miktarı ve dizilim durumu yani genomun yapısı (genotip), canlının vücut/beden yapısını (fenotip) belirler. Fenotipteki bir değişim, genotipteki değişimin bir sonucudur. Nükleer santrallerin patladığı yörelerde özürlü doğumların nedeni ve GDO’lu sebze ve meyveler böyledir. Bundan dolayı genetik yapıdaki evrimsel değişimin yani bilgi (sekans) artışının daha yüksek organizasyonlu ya da başka bir deyişle daha gelişkin bedenleri/organizmaları ortaya çıkaracağı açıktır. Bu anlamda gen bilgi kümesinin içinde yer alan/bulunan ve işlevsizmiş gibi görünen çöp genlerin de mutlaka bir –gizli- işlevi olmalıdır. Buna dair veriler az da olsa vardır(4). Önceki canlılardan gelen ve işlevsizmiş gibi gözüken –çöp- genler olmasaydı, sonradan ortaya çıkan genler belki daha gelişkin canlı varlıkları oluşturamayacaktı. Önceden var ola-gelen genlere yeni genler eklendikçe, tıpkı bir orkestraya yeni bir enstrümanın eklenmesiyle yeni bir melodinin/armoninin ortaya çıkarması gibi yeni bir canlı formu ortaya çıkar. İnsanla şempanze arasındaki asıl fark ise, beyin hücrelerinde ve beyin büyüklüğündedir. Merkezi sinir sistemiyle ilgili genlerin regülasyon (diğer genleri aktifleştiren gen) kalıpları değişmiş ve üstelik bu, insanda şempanzede olduğundan beş kat daha hızlı gerçekleşmiştir; büyüklük olarak da insan beyni daha büyüktür(2). İnsanla şempanzenin ortak yaşamında, birbirlerini karşılıklı denetlemelerinin yanında insanın ayrıca şempanzeye hükmetmesi de söz konusudur. Dolayısıyla bu ortak yaşamda insan “merkez”de, şempanze “çevre”de yer alır. Ancak bu durum, her ikisinin eşit yaşam hakkına sahip olduğunu ortadan kaldırmaz. DEVAM EDECEK (1) Baggott, J., 2018, Kökenler. (2) Fischer, E.P., 2006, Genler ve Genom. (3) Gen sekansı: Diyelim “A, B, C, D” genleri olsun, bunların her birinin dizilim şekli bir sekanstır. Birinci sekans [ABCD], ikinci sekans [BDC], üçüncü sekans [DCAB], dördüncü sekans [AD] vs olsun. Bunların her birinin farklı şekillerde dizilmesi de, canlı organizmanın bedenini belirler. (4) Demirsoy, A., 2022, Evrim. |
|||
Etiketler: BİLİME, ÇAĞRI:, TOPLUMSAL, YAŞAMI, DOĞADA, ARAMAK-39, |
|
Bu modül kullanıcı tarafından yönetilir, ister kod girilir ister iframe ile içerik çekilir. Toplamda kullanıcı 5 modül ekleme hakkına sahiptir, bu modül dahil tüm sağdaki modüller manuel olarak sıralanabilir.