NASIL BİR İNSANLIK YAŞAMI YA DA TOPLUMSAL YAŞAM?
Değerli okurlar, önceki bölümde “ben-merkezli” ve “biz-merkezli” beyinlerin (insan beyni) varlığından söz etmiş ve ben-merkezliliğin “muhafazakârlık”la, biz-merkezliliğin de “ilericilik”le özdeş olduğunu belirtmiştik. Biraz daha açarsak, muhafazakâr beyinler bilinen ve dolayısıyla az riskli olan geçmiş yaşam değerleriyle yaşamak isterken, ilerici beyinler riski yüksek yeni yaşam değerleriyle yaşamak isterler ve ne getirip ne götüreceği belli olmayan gelecek yaşam değerlerine yelken açarlar.
Geçmiş yaşam değerlerinin içinde inanç sistemleri de vardır; dolayısıyla muhafazakârlık bu alanı da kapsar. Öte dünya için tek amaç cennette yer almak olduğundan, bu durum kişisel faydaya girer ve bundan dolayı ben-merkezlilik içinde yer alır. Sağ-muhafazakâr siyasetin ekonomi konusunda “özelci” olması ben-merkezliliğin, sol-ilerici siyasetin de “kamucu” olması biz-merkezliliğin açık kanıtıdır.
Ben-merkezliliğin saf (yüzde yüz) hâli kişiye ya da bir topluluğa “tümüyle/yüzde yüz” fayda sağlarken, kişi ya da topluluk dışındakilere “sıfır” fayda sağlar. Bunun tersi/zıttı olarak saf biz-merkezlilik de kişi ya da bir topluluğa “sıfır”, onların dışındakilere “yüzde yüz” fayda sağlar. Bu iki durum da “aşırı uç”ları oluşturur. Şekil 1/A’da bu zıt-ikilinin diyalektik yelpazesi görülmektedir. Şekilde görüldüğü gibi, ben-merkezlilik ile biz-merkezliliği “100” olarak aldığımızda, bu ikisinin arası farklı oranlarda olmak üzere, ikisinin karışımından oluşur; aşırı uçlar dahil karışımın çeşitliliği, Dünya’da var olan beyin sayısı kadardır (şekilde örnek olarak dört çeşit gösterilmiştir).
Ben ve biz merkezliliği iki kategori altında topladığımızda, bir toplumun ilelebet var olabilmesi için iki kesimin hangi oranlarda olması gerektiği bilgisayar simülasyonu ile belirlenmiş durumdadır. Bunu, bundan sonraki bölümde ele alacağız. DEVAM EDECEK
|