|
|||
BİLİME ÇAĞRI: TOPLUMSAL YAŞAMI DOĞADA ARAMAK-21 | |||
İbrahim GEDİK | |||
gozlem_ajans@mynet.com | |||
Zıt-İkiliye Sanal Bir Hikâye Değerli okurlar, size aşağıda sanal bir hikâye sunuyorum. Hikâyeyi aynen aktardığımdan, cümle bozuklukları ve imla hataları hikâyeyi anlatana aittir. “Silgi kaleme demiş ki, ‘Dostum nasılsın?’ Kalem sinirli bir şekilde cevap vermiş, ‘Ben senin dostum falan değilim, senden nefret ediyorum.’ demiş. Silgi şaşkın ve hüzünlü bir şekilde ‘Neden benden nefret ediyorsun?’ demiş. Kalem demiş ki, ‘Çünkü sen yazdıklarımı siliyorsun.’ Silgi demiş ki, ‘Ben sadece yanlış yazılan şeyleri siliyorum.’ Kalem cevaplamış, ‘Bundan sana ne ki?’ demiş. Silgi yanıtlamış, ‘Çünkü benim görevim.’ demiş. Kalem demiş, ‘Bu yaptığın görev falan değil.’ Silgi yanıtlamış, ‘Benim yaptığım iş, senin yaptığın kadar faydalı.’ Kalem, ‘Hayır sen hatalısın ve kendini beğenmişsin. Yazan kişi silen kişiden daima daha üstündür, daha hayırlıdır.’ Silgi ise şöyle cevap vermiş: ‘Yanlış yazılanı silmek, doğru yazılan kadar değerlidir.’ Kalem hüzünlü bir şekilde demiş ki, ‘Senin günden güne küçüldüğünü görüyorum.’ Silgi şöyle cevap vermiş: ‘Her bir hatayı düzelttiğimde kendimden bir şeylerden feda ediyorum.’ Kalem, ‘Ben de günden güne kısaldığımı hissediyorum.’ Silgi kalemi teselli ederek demiş ki, ‘Kendimizden bir şeyleri feda etmeden, başkalarına faydalı olmamız mümkün değil.’ demiş. Daha sonra silgi kaleme duygusal bir şekilde bakarak, ‘Hâlâ benden nefret ediyor musun?’ diye sormuş. Kalem de bu sefer gülümseyerek, ‘Ortak noktamız olan fedakârlık bizi bir araya getirmişken senden nasıl nefret edebilirim ki?’ demiş. Kıssadan hisse: “…Eğer başkalarının mutluluğunu yazabilecek bir kalem olamıyorsan, bari hiç değilse hüzünlerini silebilecek bir silgi ol ve kalplerine daima umut aşıla dostlarının…” Bu hikâye, tam bir diyalektik (zıt-ikili) üzerine kurulu. Kalem “değişim” gerçekleştirirken, silgi, diyelim yazılanların tümünü sildiğinde değişimi ortadan kaldırmakta yani değişime direnmektedir. Şöyle ki, kalem hem yazdığı kâğıdın görüntü olarak yüzeyini değiştirmektedir (her çizik yüzeyin görünümünü değiştirir) hem de yazılanlarla düşünceleri değiştirmektedir. Silgi ise, yazılanı silmekle hem kâğıdın yüzeyini ilk hâline döndürmekte hem de tüm yazıları sildiğinde yeni düşünceyi ortadan kaldırmış olmaktadır. Eğer silgi silmezse, kalem olabildiğince “hızlı” ve olabildiğince “hatalı” yazacaktır. Bu, kalemin “aşırı uç” durumudur. Eğer silgi kalemin yazdığı tüm yazıları silerse, bu da silginin “aşırı uç” durumu olur. Her ikisi de uzlaşıp anlaşarak sadece hatalı yazılar silindiğinde, yazı doğru ve hatasız hâle gelir; kalem yazıyı daha yavaş ve yanlışları ayıklanmış/törpülenmiş olarak gerçekleştirirken, silgi de tüm yazıları değil, yanlış yazıları ortadan kaldırmış olur. Böylece her iki kesimin aşırı uçları törpülenerek “doğru yazı” ortaya çıkmış, “doğru değişim” gerçekleşmiş olur. Yukarıda, “Eğer silgi silmezse, kalem olabildiğince ‘hızlı’ ve olabildiğince ‘hatalı’ yazacaktır.” dedik. Peki, kalem yazmazsa ne olur? Yanıt: Silgiye iş çıkmaz. Silginin dediği gibi, “Yanlış yazılanı silmek, doğru yazılan kadar değerlidir.” Yani fiziksel/mekaniksel açıdan “yazmak=silmek”tir. Bu, doğrudur; ancak ortada yine de bir “değişim” söz konusudur; dolayısıyla değişim yapmak, ayrıca bir değerdir. Silgi silmediğinde kalem hatalı da olsa, değişimi gerçekleştirir. Ancak kalem yazmadığında, silginin işlevselliği ortadan kalkar; dolayısıyla silgiyi işlevsel yapan, kalemin yazmış olmasıdır. Kalemin dediği gibi, “Yazan kişi silen kişiden daima daha üstündür.” Dolayısıyla değişimi gerçekleştiren ilericilik, değişime direnen muhafazakârlıktan bir basamak daha üstte, bir adım daha öndedir. DEVAM EDECEK |
|||
Etiketler: BİLİME, ÇAĞRI:, TOPLUMSAL, YAŞAMI, DOĞADA, ARAMAK-21, |
|
Bu modül kullanıcı tarafından yönetilir, ister kod girilir ister iframe ile içerik çekilir. Toplamda kullanıcı 5 modül ekleme hakkına sahiptir, bu modül dahil tüm sağdaki modüller manuel olarak sıralanabilir.