BİLİME ÇAĞRI: TOPLUMSAL YAŞAMI DOĞADA ARAMAK-57
NASIL BİR İNSANLIK YAŞAMI YA DA TOPLUMSAL YAŞAM?
Değerli okurlar, bundan önceki bölümde bilgisayar simülasyon deneyinde ben-merkezlilik ile biz-merkezliliğin insanlık yaşamında/toplumsal yaşamda hangi oranlarda ya da ne ağırlıkta yer alması gerektiğini ve önceki iki bölümde de sol/ilerici anlayışın biz-merkezlilikle, sağ/muhafazakâr anlayışın da ben-merkezlilikle özdeş olduğunu gördük.
Ben-merkezliliğin üçte bir (1/3), biz merkezliliğin de üçte iki (2/3) oranında olması, insanlık yaşamında biz-merkezliliğin ve dolayısıyla değişimciliğin/ilericiliğin “baskın/dominant” olması gerektiğini gösterir. Bu sonuç, hem kozmolojik süreçte en gelişkin/komplike dinamik yapının merkezde yer alması ve bundan dolayı baskın/dominant olmasıyla, hem iki enerji formunun (kinetik ve potansiyel enerji formları) etkileşiminde değişimi gerçekleştiren kinetik enerjinin baskın/dominant olmasıyla ve hem de biyolojik süreçte en gelişkin beyinli canlı türünün (biz insan) baskın/dominant olması durumuyla örtüşmektedir. Bu doğal olaylarda baskın/dominant olmanın sayısal değerini verememiş olsak da, sözcüğün anlamından bu değerin en az yüzde ellinin (%50) üzerinde olması gerektiği açıktır. Simülasyon deneyi, baskın/dominant olmanın sayısal değerini/büyüklüğünü en az üçte iki (2/3) olarak belirlemektedir.
İnsanlığın tarihsel yaşamının diyalektik yelpazesini simülasyon verisine göre yeniden düzenlediğimizde, yelpazede üçte bir (1/3) muhafazakâr/gelenekçi/sağ anlayış, üçte iki (2/3) ilerici/yenilikçi/sol anlayış yer alır. Dolayısıyla 9. ve 10. bölümlerde ortaya koyduğumuz “statik” yelpaze (Şekil 1/A), “dinamik” yelpazeye (Şekil 1/B) dönüşür. Ayrıca şekilde görüldüğü gibi statik yelpazede “geçmiş yaşam” ile “gelecek yaşam”ın tanımları belirsiz olduğundan, her ikisinin de aynı değerde olduğu varsayılmak durumundadır; bundan dolayı odak noktaları ve yelpazede kapladıkları yer/alan aynı büyüklüktedir; yine bundan dolayı iki yaşamın arakesiti ile denge merkezi üst-üstedir yani çakışık durumdadır. Bu ise, insanlık yaşamının, tüm insanlık tarihi boyunca hiç değişmediği (başlangıçtaki avcı-toplayıcı dönem koşullarında kaldığı) ve muhafazakâr anlayışla ilerici anlayışın toplumsal yaşamda eşit ağırlıkta ve/veya eşit söz hakkına sahip olduğu anlamına gelir. Eşit ağırlıkta ve eşit söz hakkına sahip olmak, –zıt güçlerin dengede olmasından dolayı-(1) insanlık yaşamını durağan hâle getirir ve değişim hiç olmaz yani başlangıçtaki (avcı-toplayıcı) yaşam, ilelebet devam eder. Bu durumu ise insanlık tarihi yanlışlar ve yadsır.
DEVAM EDECEK
(1) Zıt güçlerin dengede olmasına iyi bir örnek, “halat çekme yarışı”dır. İki tarafın gücü eşit olduğunda, iki taraf da olduğu yerde kalır; yani yer değiştirme (ve kazanma-kaybetme) ve dolayısıyla değişim gerçekleşmez. Oysa bir taraf daha güçlü olduğunda, halatı çekenlerin tümü güçlü olan tarafa gider ve değişim (yer değiştirme, kazanma ve kaybetme) gerçekleşmiş olur.
|