Yer kabuğu hareketleri ve volkanizma için gerekli enerjiye sahip olan alt manto, iç kuvvetlerin kaynağını oluşturur. Derinleştikçe değişen ısıya ve sıcaklığa sahip olduğundan, içinde “konveksiyon akımları” gelişir (Şekil 1). Söz konusu akımlar, ısınan ve sıcaklığı artan havanın yükselip, yükseklerde soğuduktan sonra tekrar aşağıya inmesine benzer. Alt mantodaki bu konveksiyon akımları magmanın yükseldiği kesimlerde iki yöne ayrılarak hem plâstiğimsi üst mantoyu ve hem de üst manto üzerinde yer alan taşküreyi hareket ettirir (Şekil 1). Daha ayrıntılı belirtmek gerekirse, eğer konveksiyon akımlarının çekirdekten yüzeye/yeryüzüne doğru olan hareketi ve dolayısıyla magmanın yükselişi okyanus tabanına denk geliyorsa, magma burada kabarmalara neden olur (Şekil 1’de Okyanus Ortası Sırtı) ve soğuyarak “okyanusal kabuğu/taşküreyi (SİMA)” oluşturur; bu kesimde bazen de deniz altı volkanları meydana gelir; böylece –Hawaii adaları gibi- volkanik adalar oluşur. Oluşan okyanusal taşküre, okyanus ortası sırtında ikiye ayrılan konveksiyon akımları tarafından iki yönde taşınarak hareket ettirilir, sürüklenir (Şekil 1). Yerine yeni magma gelir ve o da soğuyarak taşlaşır; süreç böyle devam eder. Şekil 1’de görüldüğü gibi, eğer konveksiyon akımlarının yukarıdan/dıştan aşağıya/içe/çekirdeğe doğru inişi kıtasal taşküre sınırına denk gelirse, söz konusu okyanusal taşküreler kıtasal kabuk ya da kıtasal taşküre (SİAL) ile çarpışır ve onların altına dalar, çünkü onlardan daha ağırdırlar; kıtasal taşküre de onların üstüne çıkar. Hendek ya da çukur şeklinde olan bu kesime, “dalma-batma zonu” denilir. Buna, Güney Amerika’nın batı kıyısı örnek olarak verilebilir. Burada Nazka Levhası’nı oluşturan okyanusal taşküre, Güney Amerika’nın yani kıtasal taşkürenin altına dalar ve And Dağları meydana gelir (Şekil 2).
Dalma-batma zonunda alta dalan okyanusal taşküre kıtasal taşküreden kopardığı parçalarla birlikte magma içine gömülür ve orada ergimeye uğrar yani erir ve magmaya dönüşür. Bu kesimde aynı zamanda okyanusal taşküreyi üzerleyen (üstüne çıkan) kıtasal taşkürede –kıvrımlı- dağ oluşumlarının yanısıra bazen volkanik faaliyet de meydana gelir (Şekil 1).
Dalma-batma zonları sadece okyanusal kabuk/taşküre ile kıtasal kabuk/taşküre arasında gerçekleşmez, bununla birlikte “okyanusal-okyanusal” ve “kıtasal-kıtasal” taşküreler arasında da gerçekleşir. Nedeni, konveksiyon akımlarının bu kesimlerde içeriye (dıştan içe) yöneliyor olmasıdır. Benzer şekilde, konveksiyon akımlarının yükselişi sadece okyanus tabanlarına denk gelmez, aynı zamanda kıtasal kabuk/taşküre altına da denk gelebilir ve karada iki yönde hareket eden taş kürede “rift” denilen açılmalara ve vadilerin oluşmasına neden olur. Günümüzde Afrika ile Arabistan arasında bulunan Kızıldeniz, böyle bir kıtasal taşkürenin iki yöne ayrılmasıyla oluşan rift vadisinde gelişmiştir. Keza Afrika Kıtası’nın güneydoğu bölgesinde açılmış olan ve açılmaya da devam eden, aynı zamanda insanlığın çıkış yeri olan Afar bölgesi de böyle bir rift vadisidir (Şekil 2).
Bu bilgilerden hareketle, konveksiyon akımlarının neden olduğu taşküredeki bu olaylar, taşkürenin ya da yer kabuğunun “levha/plâka” denen bir kısım parçalara ayrılmasına yol açar. Kıta-deniz sınırları, levha/plâka sınırları değildir. Şekil 2’de görüldüğü gibi, çok küçük olanlar dışında 16 kadar irili-ufaklı levha/plâka belirlenmiştir. Bu levha ya da plâkalar sadece okyanusal (Pasifik Levhası/Plâkası) ve/veya kıtasal (Arap Levhası/Plâkası) alanlardan oluştuğu gibi, genellikle okyanusal-kıtasal alanlardan oluşur.
Şekil 2’de aynı zamanda levhaların hareket yönleri de görülmektedir (kırmızı oklar). Nazka Levhası Güney Amerika Levhası’na yaklaşıp onun altına dalarken, Güney Amerika Levhası da Nazka Levhası’nın üstüne çıkmaktadır. Böylece Güney Amerika’nın batı kıyıları yükselerek sıra dağlar (And Dağları) ve aynı süreçte büyük (7 ve üstü büyüklüğünde) depremler meydana gelmektedir. Keza, Pasifik ile Filipin levhaları da Japon Adaları (Avrasya Levhası) altına dalarak orada büyük depremlere neden olmaktadır. En büyük depremler, söz konusu dalma-batma zonlarında meydana gelmektedir. Şekil 3’te, depremlerin Dünya üzerindeki dağılımları görülmektedir; bunlar, levha/plâka sınırlarına denk gelmektedir.
Atlantik Okyanusu’nun yer aldığı Kuzey ve Güney Amerika levhaları ile Avrasya ve Afrika levhaları arasında ise, levhaların birbirinden uzaklaşması söz konusudur (Şekil 2 ve 3; Atlantik Okyanusu Sırtı). Burada magma okyanus tabanı yüzeyine çıkarak iki yöne yayılır, soğur ve taşlaşır. Bu kesimde de hem depremler ve hem de volkanizma meydana gelir.
(Devam edecek)
|