Zıt İki Enerji Formunun Birbiriyle Olan Etkileşiminin Toplumsal Yaşama Uygulanması
Değerli okurlar, bu bölümde, zıt iki enerji (kinetik-potansiyel) formunun etkileşiminin toplumsal yaşama uygulanmasını göreceğiz.
Hatırlayalım, kinetik enerji formu değişimi gerçekleştiren, kütle/potansiyel enerji formu ise değişime direnen zıt iki enerji türüdür. Bunun toplumsal yaşamdaki karşılığı, “değişimcilik/ilericilik” ve “tutuculuk(muhafazakârlık)/gericilik”tir. Böylece, doğanın/evrenin işleyişi ile onun bir bileşeni (onunla bağlantısal-bütünsellik içinde) olan insanlık yaşamının işleyişini birleştirmiş oluyoruz (olması gereken durum). Yine hatırlayalım, kinetik enerji formu ile kütle/potansiyel enerji formu birbiriyle etkileştiklerinde birbirlerinin aşırı uçlarını törpüleyerek yok etmektedirler. Buna göre, toplumsal yaşamın düzgün/sağlıklı işlemesi için de ilerici ve muhafazakâr kesim/anlayış etkileşim/iletişim içinde olmalı, uzlaşarak birbirlerinin aşırı uçlarda yer alan isteklerini, düşüncelerini törpüleyip yok etmelidirler (gaz-fren örneği). Bu durumda aşırı/mutlak ilericilik “göreli” ilericiliğe (beyazdan açık griye), aşırı/mutlak gericilik de “göreli” gericiliğe (siyahtan koyu griye) dönüşür; bunlar, “demokratik ilericilik-demokratik muhafazakârlık” veya “merkez/orta sol-merkez/orta sağ”dır. Böylece her iki taraf da kendi renklerinden gri (nötr) alana çekilmiş olur. Ancak aralarındaki uzlaşıda söz üstünlüğü yani toplumsal yaşamı yönetme ve biçimlendirme erki, kinetik enerji formunda olduğu gibi değişimi gerçekleştiren aktif durumdaki “ilerici” kesime/anlayışa aittir; dolayısıyla toplumsal yaşamda ilerici/değişimci anlayış “egemen/baskın/dominant” olmalıdır. Bu bağlamda ilerici anlayış %50’den büyük, muhafazakâr anlayış da %50’den küçük olmak durumundadır; örneğin, %60-%40 gibi. Salınım yapan sarkaç örneğinde olduğu gibi (12. Bölüm), iki kesimin/anlayışın yüzdelerinin (%) toplamı “yüz”dür; (60+40=100); biri büyürken, diğeri küçülür; dolayısıyla, ilerici kesim/anlayış büyük/baskın olmak durumundadır ve hatta zorundadır.
Bu durumu, evrimsel biyoloji konusunda yapılan şu bilgisayar simülasyon deneyi destekler niteliktedir. Simülasyonda sanal insan toplulukları oluşturuluyor. Bu topluluklardan biri tamamen bencil/kötü insanlardan oluşuyor. Ancak topluluk birkaç yüzyıla varmadan ortadan kalkıyor. Nedeni, topluluk olarak hayatta kalmalarını sağlayacak olan birbirini destekleyici, birbiriyle yardımlaşma sosyal bağlarının gelişmemesi. İkinci topluluk tamamen özgeci/bizcil/iyi bireylerden oluşuyor ve bu topluluk daha çabuk ortadan kalkıyor. Çünkü kendi çıkarlarını gözetmeden hep öbürlerine yardım ettiklerinden keşif duyguları ortadan kalkıyor, sınırları zorlayıcı/ittirici güçleri gelişemiyor ve dış tehditlere karşı korumasız hâle geliyorlar. Simülasyonlardan en sağlıklı olanı ise, az miktarda (üçte birden daha az) bencil/kötü, geri kalanı da yardımlaşmaya programlı özgeci/bizcil/iyi bireylerden oluşan topluluk oluyor. Bu topluluğun popülasyon sayısının azalması ve çoğalması şeklindeki dalgalanmaları stabil/durağan hâle geliyor ve dalgalanma ilânihaye/sonsuza doğu gidiyor. İyi ve kötü davranışların birlikte oluşu gösteriyor ki, birbirini dengeleyici bir dinamik sistemde birbirlerine karşı çok iyi çalışıyorlar, beraber olduklarında işe yarıyorlar (Prof. Dr. Sinan Canan, İnsanlık Özünde Kötü Müdür? YouTube video, 5.50-7.35 dk).
Bilgisayar simülasyon deneyi de gösteriyor ki, zıtlardan biri yoksa, diğeri de yok oluyor; ikisi birlikte olduğunda, ikili sarmal şeklinde var olmaya devam ediyorlar. Ancak hangisinin egemen/baskın/dominant olması gerektiği konusu, buraya kadar yaptığımız diyalektik analizleri doğrular niteliktedir; buna göre, muhafazakâr/gerici kesim sayıca ya da bu anlayışın toplums
AYNI KONUYA DEVAM EDİLECEK
|