Ne olmuş Atatürk’ten sonra? Her alanda gerilemişiz tartışmasız bir şekilde. Birikimlerimizin nasıl kazanıldığını düşünmeden har vurup harman savurmuşuz. O birikimlerin, Türkiye’nin tüm yerleşim alanları düşünülerek, eşitlikçi bir kalkınma modeliyle yapılan sanayi hamlelerinin sonucu olduğunu bir türlü anlayamamışız. Bir de neden ‘Atatürk’ten sonra?’ Diye soruyu soruyoruz ki. Atatürk’ten öncesi önemli değil mi? Kadınların insan sayılmadığı salt erkeklerin ve hayvanların sayımının yapıldığı yalan mı? Yalan mı tüm insanların padişahın kulu olduğu ve koskoca imparatorluğun onun mülkü olduğu? İnsan sayılmayanların, kendilerini insan yerine koyan ve onlara birçok haklarını teslim eden bir insana saldırmaları hangi gerekçelerle açıklanabilinir?
Atatürk dendiğinde bu toprakların üzerinde yaşayan, dili, ırkı,dini, mezhebi ne olursa olsun tüm insanların çok uzun bir süre düşünmeleri gerekir. Atatürk üzerine konuşmak öyle her babayiğidin harcı değildir. Çarpılmak denir ya işte bilmeyenler konuştuğunda öyle çarpılırlar. Çünkü söyledikleri her şey saldırgandır ve gerçeklerden uzaktır, güdülenmiştir, kendi akıllarına ait bir söylem değildir, küçük çıkarları için birilerine teslim olmuşlardır. O birileri, halkın cahil olmasını, kendi yaşamları adına her zaman isteyenlerdir. Cahillik onların en büyük beslenme kaynağıdır. İnsanlar bilinçlendikçe onlara bedava ekmek olmayacağındarn, ellerinden geldiğince halkın cahil kalmasını isterler.
Çok okumalara, çok bilmelere gerek kalmadan, küçük bir hesap sonrasında Mustafa Kemal Atatürk’ün nasıl bir vazgeçilmez insan olduğunu öğrenebiliriz. Başkalarına gerek kalmadan kendi aynamızda hesabımızı yapıp kararımızı verelim. 57 yıllık ömüre on yıl savaş sığdırın bakalım. Sığdırdınız mı? 57 yıllık ömüre eğitiminizi de sığdırın. Sığdırdınız mı? 57 yıllık ömüre, 624 yıl köle olarak yaşatılmış bir toplumun, bilmedikleri, alışmadıkları yeni bir dünya için örgütlenmesini sığdırın bakalım. Sığdırdınız mı? Oğlu, kocası, babası, dedesi savaşlarda yitip gitmiş bu insanları örgütlediniz diyelim, 57 yıllık ömüre bu insanların yeniden savaşa katılmasını sığdırın bakalım. Sığdırdınız mı? 57 yıllık ömüre 12 bin kitap sayfası yazıyı sığdırın bakalım. Sığdırdınız mı? 57 yıllık bir ömüre ‘biz bizi yutmak isteyen kapitalizme ve bizi mahvetmek isteyen emperyalizme karşı bir yolu izleyen insanlarız’ düşüncesini eylemli olarak sığdırın bakalım. Sığdırdınız mı?
Bu soruları uzattıkça uzatabilirim, siz de uzatabilirsiniz. Dünyanın emperyalist güçlerinin kızmasına, tepki vermesine rağmen dehasına, ürettiklerine saygı duydukları Mustafa Kemal Atatürk’ü, kurtardığı kendi insanının eleştirmesi, değersizleştirmesi normal bir aklın yapacağı eylem olamaz. Gerçekten de burada ya bir akıl tutulması var ya da kesinlikle hayınlık var, vatansızlık var, sevgisizlik var ve hatta çok daha ötesinde emperyal güçlere bilinçli ya da bilinçsiz satılmışlık var. Yoksa bu saldırının dur durak bilmeden sürdürülmesi başka hangi açılardan değerlendirilebilinir? Ama ille de saldırma gereği duyuyorsan kendi kimliğini açıklamaktan da korkmayacaksın. Diyeceksin ki ben ırkçıyım, onun millet tanımı benim ırkçılığımı kışkırtıyor. Ya da diyeceksin ki ben gerici, yobazın tekiyim, onun bilimden yana olması beli delirtiyor; ya da diyeceksin ki ben insani değerlerin tamamına karşıyım, bu nedenle de insanlığa hizmet edenlere karşı derin bir kin duyuyorum. O zaman seni, saldırını kısmen anlayabilirim. Çünkü yerini belirliyor ve karşı olduğunu belirtmekten çekinmiyorsun. Yani düşmanını tanıyor insan, gizlilik yok.
Ama tüm bunların somutlaşmasını göremiyoruz nedense.
Yaşamınız boyunca içini doldurmaya çalmışacağınız tek sözcüktür ATATÜRK.
UNUTMAYIN. |