Bu öyküyü bir otobüs yolculuğunda, ön sıramda oturan iki kişinin birbiriyle konuşmasından alıp çıkardım ve şimdi yazıyorum. Ola ki denk geli, okurlarsa uydurmadığıma bir gün tanıklık ederler. Aslında başımı koltuğa dayayıp uyumak istiyordum ama anlatanın ses tonu ve anlatılan konu beni ister istemez uykusuz bıraktı ama bana göre değdi de. En azından bir anlatı kazanmış olduk.
Olayın kahramanı olan iki kişi de emekli ve aynı örgütle yasal olarak çalışan insanlar anladığım kadarıyla. Birinin ekonomik durumu oldukça sıkışıkmış, bu durumunu yol arkadaşı, yoldaşı olan diğerine aktarmış. O da ‘canını sıkma bir çözüm buluruz’ demiş. Sevinmiş sıkışık olan. ‘Nasıl yaparız’ diye sormuş yol arkadaşına.
“ Sana ne kadar gerekli”
“Beş bin lira olsa işimi görür”
“Tamam sana beş bin lira veririm ama ayda beş yüz lira faiz alırım.”
“ Sana ne kadar gerekli”
“Beş bin lira olsa işimi görür”
“Tamam sana beş bin lira veririm ama ayda beş yüz lira faiz alırım.”
Yol arkadaşı, yoldaşı bir an da donup kalmış bu söylenenler karşısında. Ama sıkışıklığı da çoktan tepeleri dağları aşmış. Çaresiz, naçar…
“Peki, olur” yanıtını vermiş.
Neyse parayı almış ama gel de sen ona sor. Zar zor her ay beş yüz lira faizi ödemeye çalışmış. Sonrasında işleri biraz rayına oturmuş ve bir bankadan kredi alarak yol arkadaşına, yoldaşın olan borcunun dört bin lirasını ödemiş. Arkadaşı, “ne acelesi var yahu” dese de parayı vermiş. Bir müddette geri kalan bin lira için ayda yüz lira faiz ödedikten sonra borcunu tamamen kapatmış. Evde ufak tefek işler yapması, çocuklarının çok da iyi olma işe girmeleri rahatlatmış bizim emekliyi.
Bu arada pür dikkat öndekileri dinlerken komik bir şey de yaşadım onu da aktarayım: Bizim emekli son bin lirayı da verip kurtulunca, ben de ayrımında olmadan arkadan yüksek sesle, “oh be adam rahatladı, kurtuldu tefeciden” deyivermişim. Önümdekilerin ikisi birden dönüp ‘Ne oluyor” gibilerinden bakmasın mı? Onları dinlediğimi ve olayın beni etkilediğini anlattım, özür de diledim.
Tabi olay daha bitmedi, devam ediyor.
Bizim yol arkadaşı, yoldaş tefeci de aradan beş altı ay geçtikten sonra arkadaşının yanına gelerek çok sıkıştığını acilen iki bin liraya gereksinimi olduğunu söylüyor. Ne demek arkadaşının gereksinimi varmış. İki bin lirası olmadığını, bin altı yüz lirasının olduğunu ve ay sonuna kadar verebileceğini söylüyor. Tefeci kabul edince veriyor bin altı yüz lirayı. Tam üç yıl geri alamıyor parasını tefeci yol arkadaşı, yoldaşından. Bir zaman sonra onlarca kez telefonuna çıkmayan tefeci arkadaşından telefon geliyor ve telefonda, borcunu iki bin liraya tamamlamasını istiyor arkadaşından.
Pes be dedirten bu olayın tam burasında uyumuş kalmışım. Gerisi nedir nasıldır bilemiyorum. |