Dünyada bir ilk midir 23 Nisan Çocuk Bayramı? 624 yıl süren bir imparatorluğun hasta adama dönüşüp yok edilişinde ortaya çıkan ve taa Selaniklerden yarının cumhuriyetini düşünen Mustafa Kemal’in tüm güçler elindeyken, bu güçleri 23 Nisan 1920 de Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin kurulmasıyla halka aktarması ve cumhuriyeti kuracak olan bu meclisin kuruluş gününü, her zaman geleceğimiz olan çocuklara armağan edilmesi, herhalde üzerinde uzun uzun düşünülmesi gereken bir eylemdir. Gerciliğin durmadan saldırdığı bu büyük insanı anlayamazsak, bu saldırıların karşısında durmamız olanaksızlaşır. Mustafa Kemal Atatürk, yazdıklarıyla, eylemleriyle iyi incelenmeli ve kavgası, bugünkü koşullarda tartışmasız sürdürülmelidir. 57 yıllık ömrüne sığdırdığı şeyleri düşünmek bile insanı çıldırtabilir bu deha karşısında. Onbeş bin sayfaya yakın yazdığı yazılar, altlarını çizerek okuduğu üçbin aşkın kitabı düşündüğümüzde, bizlerin salt Nutuk’u okuyup okumadığımız kuşkusu kaç soru işareti eder?
Bu günün kutlanması salt bir bayram olduğu için değil, gelecek kuşağın yaratılması için bir ateşleyici olduğu için önemlidir. Çocuklarımızın akıllarını ve yüreklerini bağımsızlık, insanca yaşamak ve ülkesini sevmek, kısaca insan olabilmek adına bilinçlendireceğimiz bir gündür. Bu günleri kimileri ‘iş olsun’ diye kutlarken, kimileri de yozlaştırarak unutturmak istiyor. Oysa ne acıdır, milletlerin ayakta kalmasında, emperyalist devletler tarafından yok edilmemesinde bu günlerin anlatılmayacak kadar önemi var. Ve bu günlerin köklere inen ve yükselişin köklerden olması gerektiğini de içeren kimliği hiçbir zaman unutulmamalı.kutlamayı bilince taşımak gerekir. Böyle davranabilirsek geleceğimizin aydınlık olmasını sağlarız.
23 Nisan’ın üzerinden kaç gün geçmesine rağmen, o zaman ve mekan içerisinde düşünmeye çalıştığım bu eylemin büyüklüğünü, hem kavramlakta ne kadar yetersiz kaldığımızı, hemde bir türlü günümüze değeriyle taşıyamadığımızı düşünüyorum. Aslında insanlar kendilerini birilerine ya da bir düşünceye kul yapmasalar, konuşup tartışsalar, yeni yeni pencereler bularak, yüreklerine daha çok aydınlık doldurabilirler. Her zaman söylediğim gibi ‘elini taşın altına koymak’ zor geliyor insanlara. Gittikçede insan kimliğinden uzaklaşmak istercesine tembelleşiyor. Oysa kendi yaşam yolculuğunda üretimin ve buna bağlı tüketimin ne anlama geldiğini çok iyi bilmesi gerekiyor. İnsanlığın yol haritasının içiden geçtiği yerlerden biri o üretim ve tüketim dengesi. Belki yine 23 Nisan üzerinden hareket ederek, meclisin kurulduğu günü daha sonra çocukların da bayramına dönüştürülmesinin altında Mustafa Kemal Atatürk, gelecek adına bu imlemeyi, yönlendirmeyi yapmış olamaz mı?
Gittikçe kararan yüzüyle dünya, insanlara ‘bakın hangi karanlığa doğru yol alıyorsunuz’ iletisini vermeye çalışırken, kimselerin derdi sıkıntısı bu değilmiş gibi yine aynı cehennemin ateşine odun taşımaya devam ediyor. Bunun nedeni salt kendi dünyalarını karartmak olsa, ‘aman sende’ deyip geçiştiribiliriz. Oysa öyle olmadığını hepimiz biliyoruz ve geleceği de bile bile o ateşin içine atıyoruz çocuklarımızla, torunlarımızla.
Tüm ulusal bayramları kendi kimliklerine uygun kutlamaya çalışırsak sanıyorum karanlıktan az da olsa uzaklaşmış oluruz. |