Bitirilmiş ve yarım bırakılmış işlerin toplamı mıdır ömür? Bir tanım olabilir bu. Gerçekten de birçok işleri bitirirken başlamadığımız ve yarım bıraktığımız birçok işimizde bu ömrün içinde nefes alıp veriyor. Ölümün gerçekliği kadar yaşamında gerçekliği var elbet. Rahatsızlanınca kapımızın önünde dolaşmaya başlayan ölümü, çalım atarak öteleyebiliyoruz ya da hiçbir şekilde nedenini açıklayamadığımız olaylarla karşılaşıyoruz. Bu işe, ‘ölüme çalım atmak’ desek bile, sonsuza kadar bu çalım atmayı sürdürme şansımız yok. Bu sıradan bir süreç. Ama bu süreci incelemeye aldığımızda şaşkınlığımız büyür durur. İnsanın üretimine, duygularına inmezseniz zaten sorun yok: filanca tarihte doğulmuştur ve filanca tarihte ölünmüştür. Oysa insanın, sevsek sevmesek düşünce ve duygularını görmemizlik edemeyiz. Bu durumda, rahatsızlanan insanın kendinde oluşturduğu, yer yer önemsediği; yer yer de aldırmadığı psikoloji saldırılar başlar ve başlayan bu durum birçok şeyi de yeniden tetikler. Bu durum karşıdan phek anlaşılmaz ama yaşayan kişi gittikçe karanlığın içine yuvarlandığını hisseder.
Çevresinin ne kadar katkısı olur bu durumdan kurtulmak için? Ayrı bir inceleme konusu. Çünkü yalnızlaştıkça, kendi içine döndükçe kuruntuların da çoğalmaya başlar. O aramadı, bu sormadı gibi yaranı sağaltmayacak düşüncelere yönelirsin. Bu noktalarda duygu yanın güçlü olduğu için gerçekçi olamazsın. Bu insanın naturasıyla ilgili olabilir. Çünkü , doğan ölür, tartışılmaz. Buna rıza göstermek gerekir. Ama yapamadığımız için sıkıntılarımızı sürekli çoğaltırız.
Beş altı ay önce yaşadığım sıkıntının bir benzerini yeniden yaşadım. Hastanede hava verilirken, çeşitli serumlar aktarılırken, yukarıdaki düşünceler fazla fazla kafama dolmaya başladı. Geride kalanlarım, eşim, çocuklarım, torunlarım nasıl bir yaşama evrileceklerdi? Kitaplarımı kime vereceklerdi? Bunca kitabı biriktirmekte hata mı yaptım? Sıradan insanlar gibi olsaydım, kitapsız bir yaşamı sürdürseydim. Ticaretle uğraşsam, onun helal kimliğinden yararlansaydım. Ya da çalıştığım firmalarda hırsızlık yapıp o paralarla bir yerlerde yatırımda bulunsaydım. Nasılsa hırsızlar zamanla en namuslu kimliğe bürünme formüllerini geliştirmişler.hele kimi solcularımız, dünyalıklarını hallettikten sonra gelip senden daha iyi solcu gözükmüyorlar mı? Ya da solculuktan sağcılığa döndüklerinde bir yerleri mi eksiliyor? Hastalık, özellikle de ölümü çağıran hastalık çok tehlikeli, bir anda bakın nerelere götürebiliyor insanı. Tüm yaşantın sinema şeridi gibi önünden mi geçiyor? Geçmesine gerek yok, dönüşü de anlamsız. Çünkü sorgulama başlamıştır ve durmak bilmez. Şu arkadaşım can ciğerdi neden aramıyor? Kaç gündür ortalıkta görünmüyorum nasıl ayrımında değiller? Böyle böyle derken, kabullenmediğin bir gerçeğe varırsın. Sistemle, ne kadar kötü olursa olsun, sistemle anlaş, onunla yol arkadaşlığı yap, idare et git. Bu durumda başka bir gerçek gelip önüne dikiliyor. Önemli olan nasıl olursa, ne kimlikte olursa olsun yaşamak mı? Düşünüyorum ve düşünmeyi sürdüreceğim ölene kadar. Öldükten sonra mı? Geride kalan yaşam sen yaşarken nasılsa öldükten sonra da aynı.
Yaşamak …İşte bu sözcüğü iyi anlamak gerekiyor.
|