Hafta içi her gün saat 07.00’de yayınlanan TKP’nin Sesi Podcast yayınında bugün Türkiye Komünist Partisi (TKP) Genel Sekreteri Kemal Okuyan Haftaya Bakış programında Cumhuriyet’e dair konuştu.
“Cumhuriyet Hırsızları!” başlığıyla yayımlanan programda tarihsel süreçler ve devrimler bağlamında cumhuriyet tartışmalarına değinildi.
Kurtuluş Savaşı'nın yalnızca işgale karşı bir mücadele değil aynı zamanda bir iç savaş da olduğunu vurgulayan Okuyan, "Bazen milli mücadelenin Türkiye’de burjuva devrim sürecinin en önemli evresi olduğunu söylüyoruz ve söylediğimizde bize kızanlar oluyor, burjuva devrimi dediğimizde hakaret ettiğimizi sanıyorlar. Oysa ilgisi yok, dünyayı ilerleten büyük alt üst oluşların önemli bir bölümü burjuva devrimidir" dedi.
Okuyan’ın konuşmasından öne çıkan bazı başlıklar şöyle;
Aradan geçen yüz yılda iyi şeyler de oldu
Aradan geçen yüz yıla baktığımızda “Bu ülkede iyi şeyler de oldu” diyebileceğimiz olgularla karşılaşıyoruz. Nedir bunlar? Bunlar aslında hep eşitsizliğe ve adaletsizliğe direnenlerin elinden çıkmış güzelliklerdir.
Demek ki bu ülkede iyi şeyler olmuş, iyi insanlar çıkmış, eşitsizliğe adaletsizliğe direnmişler. Sonra 1960’lardaki gençlik hareketleri, 15- 16 Haziran işçi kalkışması ve yine yakın tarihte Gezi Direnişi. Bunlar da tarihimizin onur sayfalarından bazıları. Bizim, ülkemizin gururu bütün bu sayfalar.
Ülkenizi sevmeden iyiye doğru değiştiremezsiniz
Açıkçası sol neredeyse kendi tarihinin bu değerli bölmesine sırt çevirmek üzereydi. Bu ülkenin kuruluşunda arıza görmek, kötülük görmek bu ülkenin kuruluşunu giderek gayrimeşru ilan etmek… Biz buna direndik, TKP olarak bu derin ve alçak saldırıyı püskürttük. Ne diyorduk “ülkenizi seveceksiniz, seveceksiniz ki iyiye doğru değiştireceksiniz ülkenizi” ve şunu ekliyorduk “değiştirme iradeniz yoksa sevemezsiniz ya da sevginiz de sahtedir.”
Türkiye’de Amerikancılık bir günde oluşmadı
Cumhuriyeti halktan çaldılar ve el koydular bu kadar basit. Bütün bu yüzyıl boyunca adım adım semiren, güçlenen ve ipleri eline alan sermaye sınıfı. Dolayısıyla failin adını koyalım. Türkiye’nin Amerikancılığı bir günde olmadı, bu bir birikimdir. Türkiye’de patronlar Demokrat Parti ve Adnan Menderes sayesinde bir günde ortaya çıkmadı. Tersine şöyle diyelim sermaye egemenliği nedendir, Adnan Menderes, Süleyman Demirel, Turgut Özal, Tayyip Erdoğan sonuçtur. Neden ve sonucu karıştırmayalım, bunu da herkesle tartışırız.
Holdingler ve tarikatlar ittifak halindedir
Holdingler cumhuriyetten kurtulmak için cumhuriyetten intikam almak isteyen tarikatlarla ittifak kurdu. Aynı ittifakın parçası bunlar zaten tarikatlar da holding oldu. Şimdi bu ittifak ancak emekçi halkın ayağa kalkması ile yenilgiye uğrayabilir bu da bugünün gerçeğidir. Eğer bu gerçeği inkâr ederseniz, bu gerçeği görmezden gelirsiniz, bu karanlık ittifaka, holdinglerle tarikatların ittifakına açık ya da örtülü, bilerek bilmeyerek destek vermiş olursunuz. Din adına, vatan adına, millet adına söylenen yalanlara ortak olursunuz.
Kavgamız sermayeye, emperyalistlere, tarikatlara karşıdır
Dolayısıyla bizim meselemiz bu bir cumhuriyet kavgasıdır, bu bir emek kavgasıdır, eşitlik kavgasıdır, adalet kavgasıdır. Sermayeye, emperyalistlere tarikatlara karşı kavga. Bu kavgayı parçalara ayırırsanız, eşitsizlikleri görmezden gelirsiniz, bu ülkede emek sermaye çelişkisini görmezden gelirsiniz, bu ülkede Kürt halkının Kürt yoksullarının çilesini görmezden gelirseniz, bu ülkede yüzyıl içerisinde yaşanmış darbelerin kaynağını görmezden gelirseniz, zulmün siyasi cinayetlerin kaynağını görmezden gelirseniz, işte her şeyi kolayca bazı noktalara bağlarsanız, her şeyin olup biten bütün kötülüklerin dışarıdan geldiğini zannedersiniz, lobilerden geldiğini zannederseniz... Türkiye’de içimizdeki düşmanı göremezsiniz o zaman büyük bir hata yaparsınız. Türkiye Cumhuriyeti’nin sorunları ne yazık ki Erdoğan’la başlamadı. Bu gerçeği bilerek hareket etmek zorundayız."
|