|
||
TKP Genel Sekreteri Kemal Okuyan İstiklal'deki saldırının ardından açıklamalarda bulundu | ||
TKP Genel Sekreteri Kemal Okuyan İstiklal'deki saldırının ardından açıklamalarda bulundu | ||
ULUSAL HABERLER Haberi | ||
İstiklal Caddesi'nde gerçekleşen saldırının ardında soL TV'de Bakış programında TKP Genel Sekreteri Kemal Okuyan gündemle ilgili değerlendirmelerde bulundu. Gazeteci Gökhan Kazbek'in sorularını yanıtlayan Okuyan iktidarın sadece ekonomik değil, siyasi olarak da sıkıştığı bir dönem olduğunu ve özellikle muhalefet cephesinde herkesin aklında "Acaba siyasi iktidar seçimleri kazanmak ya da olası sonucunu engellemek için birtakım şeyleri göze alır mı?" sorusunun mevcut olduğunu belirterek sözlerine başladı. "2015 ile bugün arasında çok farklı koşullar var" "ABD'den bu kadar dertliyseniz çıkın NATO'dan, kapatın İncirlik'i" Saldırıyı kimin gerçekleştirmiş olabileceğine dair ancak akıl yürütülebileceğini söyleyen TKP Genel Sekreteri, bu olayların tüm boyutlarıyla ortaya çıktığı bir örneğin tarihte olmadığını söyledi. Görüntülerde sorgulanması gerekn çok fazla unsur olduğunu belirten Okuyan, sözlerine şöyle devam etti: "Ben bir siyasetçi olarak şunu söylemek zorundayım. Bir kere zaten bu ortam, bu ilişkiler ağı, bu türden olaylar için bir zemin sağlıyor. Bu zemini karşıya almadan ne söyleseniz boş. Orta Doğu coğrafyasında ve aslında bütün dünyada bu tür bombalı eylemler yapan bütün örgütler için söylüyorum. Mesela IŞİD'in de bütün hücrelerini ABD yönetmedi. Ama bazılarına ABD istihbaratı yerleşti, işine gelen eylemleri yönlendirdiler. Burada bu örgütlerin kadrolarının bunlardan hiç haberi olmayabilir. Çünkü siz gayet rahat bir şekilde bu tarz çalışan örgütlerin bir tarafını kesersiniz. Kendi kadrolarınızı yerleştirirsiniz. İstihbarat örgütleri dolayısıyla yönlendirme ve gereken zamanda kullanmak üzerine çalışıyorlar. Dolayısıyla kimin gerçekten de neye karar verdiğini bilemezsiniz." "Bu eylem biçimini doğrudan karşıya almak gerekir" "Bir kere Erdoğan'ın kendisinin bizzat 2000'li yılların başında söylediği gibi Türkiye'de devlet böyle bir sürü şey yaptı değil mi? Hangisi ortaya çıkarıldı? Şimdi o olayların bile sorgulanmasına izin vermiyorlar. 6-7 Eylül olayları, Maraş, Sivas katliamları... Her şeyin üzeri kapatıldı. Ama aklı başında siyasetle ilgilenen akademisyen, siyasetçi, gazeteci, sorumlu bir yurttaş "Türkiye'de devletin bu tür şeylerde parmağı yoktu" diyebilir mi? Böyle bir şey mümkün değil. Dolayısıyla AKP'nin gerçeklerle ilişkisindeki sicili de ortada. Soylu konuştuğu zaman ne söylerse söylesin bunun doğru olmadığına inanan çok geniş bir toplumsal kesim var. Bu orta yerde duruyor. İkinci olarak bu tür eylemleri yapan, geçmişte üstlenen örgütler ya da örgüt var. Bu da bir gerçek, benim söylediğim bir şey değil. Bir kere siyasal doğrultuda bir netlik gerekir. Tuhaflık şurada: Bir eylem yapılıyor, ama kim yaptı diye sorulamıyor. IŞİD olabilir deniyor, PKK olabilir deniyor. Açıklamalar yapılıyor, biz yapmadık deniliyor. Bu belirsizliğin kendisi bile nasıl bir kaos içinde olduğumuzu gösteriyor." Siyasette her zaman berraklığı savunmak gerektiğini söyleyen Okuyan, "Türkiye'de kim neyi savunuyor belli değil. Bir tarafta çözüm süreci ya da hangi adı verirsek verelim, AKP yeniden birtakım denemeler yapıyor. Bir tarafta bombalar patlamaya başladı. Şimdi o yüzden de şunun sorulması gerek: Ne istiyorsunuz siz? Bunu Türkiye toplumuna sormak lazım. AKP'nin ne istediği belirsiz. Şu nedenle söylüyorum. Devlet Bahçeli ve AKP'nin yetkilileri yıllar boyunca HDP'yi şeytanlaştırıp, düşmanlaştırıp sonra kendilerine bu ne biçim iş diye sorulduğunda, "onlar bir siyasi parti" demesi dahi bir doğrultu karmaşası olduğunu gösteriyor. Aynı şey muhalefet için de geçerli. HDP şurada yüzde yüz haklı: Muhalefet HDP'yi şamar oğlanına çevirecek, hiçbir masada yoksun diyecek ama bir yandan da HDP'nin desteğini garanti altına almaya çalışacak... Bütün bunları topladığımız zaman aynı şey AKP için de geçerli. Şunu görüyoruz: Türkiye'nin siyasal ortamıyla zaten doğrultu, program ve ilkeler açısından bir kaos var. Bu böyle olduğunda sokakta da kaos olur." ifadelerini kullandı. "Türkiye'yi bu tarz eylemler için bir laboratuvara dönüştürmüş durumdalar" "Biz bu iktidarı beğenmiyoruz, bu düzeni değiştirmek istiyoruz gayet açık. Ama bu biz dedik diye olmuyor. Şu an bir iktidar var ve iktidarın etkili olduğu bir alan var. Suriye'de de vardı, girdiler başka ülkelerle beraber ve bir güvenlik sorunu yarattılar. Bir başka ülkede güvenlik sorunu yaratırsan, otomatikman o sorun kendinde de başlar. Türkiye'deki geleneksel Kürt sorununun üzerine başka bir sorun daha gelmiş oldu. Türkiye'de bu tarz eylem yapabilecek bir sürü kişi var, bunu herkes biliyor. Türkiye'yi bu tarz eylemler için bir laboratuvara dönüştürmüş durumdalar. İstedikleri kadar ayakkabı numarası vs. desinler, bunlar hikaye. Türkiye'de dengelere kurşun atmak için çok elverişli bir zemin yarattılar. Buna bir de ekonomik güç peşindeki grupları ekle, uyuşturucu vs. Bir yığınak var ortada, bu tabiki bir güvenlik sorunu. Ama Soylu'nun kafasındaki güvenlik sorunu AKP'nin güvenlik sorunu, onun dışında bir şey umursadıkları yok." "Sosyal medyanın insanlığı ilerlettiği kanaatinde değilim" "Kimileri yasak ters teper diyor ama öyle değil. Çünkü sistematik bir politika uygulanıyor. Yalnızca Türkiye'de değil dünyada da... Geleneksel medya yavaş yavaş etkisini yitiriyor. Dolayısıyla insanlar denetimi daha kolay mecralara mahkum hale getiriliyor. Aynı zamanda o mecraların çürümesi ve çöp haline gelmesi için de epey çaba gösteriliyor. Dokunmuyorlar ilk başta, sonra da bu çok çöp haline geldi denilerek sansüre başlıyorlar. Olan budur. Elde başka hiçbir mecra kalmıyor. AKP medyasını kim izliyordur? Diğerlerinin üzerinde para cezası, kapatma cezası var sürekli. İş internet üzerinden yayın yapan mecralara geliyor. Bunu da kesebileceklerini yavaşlatabileceklerini görüyoruz. Tamamen de kapatabilirler. Bunun denemelerini yapıyorlar. Bu söyleyeceğim büyük bir şey ama sosyal medya hiçbir zaman bu düzenle mücadele edenlerin temel iletişim kanalı olmamalıdır. O mecraların hepsi büyük tekellerin denetiminde. Büyük tekeller önünde sonunda devletlerle pazarlık yapmak zorundalar. Orası özgürlük alanı olursa, o emperyalistlerin istediği bir özgürlğk alanı olur. İfade özgürlüğü deniyor. Ben sosyal medyanın ifade özgürlüğü, düşünce özgürlüğü, haber alma hakkı açısından insanlığı ilerlettiği kanaatinde değilim. Kullanmak zorundayız evet ama bir faciaya dönüşmüş durumda."
|
||
|
||
Etiketler: TKP, Genel, Sekreteri, Kemal, Okuyan, İstiklal'deki, saldırının, ardından, açıklamalarda, bulundu, |
|
Bu modül kullanıcı tarafından yönetilir, ister kod girilir ister iframe ile içerik çekilir. Toplamda kullanıcı 5 modül ekleme hakkına sahiptir, bu modül dahil tüm sağdaki modüller manuel olarak sıralanabilir.