50+1 tartışmalarının Erdoğan’ın seçim başarılarının üzerine eksik kalan meşruiyet arayışı anlamına geldiğini dile getiren Okuyan iktidarın seçimlerden sonra her fırsatı anayasa değişikliğinden konu açmak için kullandığını ifade etti.
Asıl tartışmanın yüzde 50+1 konusu değil sistemin bütünlüğü olduğunu hatırlatan Okuyan, siyasi partilerin ilkesizlik içerisinde çırpındığını, yüzde 50+1 sisteminin ise “iyice tuhaf ittifaklara, halkın takip edemediği ya da programatik ve ideolojik içeriği olmayan işbirliklerine zorladığını” vurgulayarak, “Yüzde 50+1’den vazgeçildiğinde düzelecek mi? Hayır. Türkiye, halkın katılımını engelleyen bir siyasal sisteme sahip. Oturup, tek başına bunu yüzde 50+1 ile çözemeyiz” diye konuştu.
Tartışmanın “Cumhurbaşkanlığı sistemi meşru değil” söyleminden, sistemin içinin tartışılmasına getirildiğine dikkat çeken ve “Bu çok tehlikeli” diyen Okuyan, yasama ile yürütme arasındaki ayrımın, halkın katılımını ve demokrasiyi daralttığını söyleyerek şunları kaydetti:
“Herkes, kuvvetler ayrılığını demokrasinin temel koşulu zanneder ancak alakası yok. Cumhurbaşkanı ile parlamento arasındaki yetki karmaşasını sürekli tartışıyoruz. Bu karmaşa, yürütme ve yasama erki arasındaki ayrımdan çıkıyor. Halbuki ideal bir siyasal yapıda Meclis’in üzerinde hiçbir kuvvet olmamalı. Buna cumhurbaşkanı, devlet başkanı, bakanlar, başbakan da dahil. Meclis, bunları kendi içerisinden seçmeli ve görevden alabilmeli. Yüzde 50+1 konusu zaten tek bir kişiye halkın oyuyla geldiği için muazzam bir otorite veriyor. Biz tek bir kişinin oylanmasına itiraz ediyoruz. Problem, yüzde 50+1 değil, cumhurbaşkanını halkın seçmesidir. Halk siyasi programlara oy vermeli, Meclis’e temsilci göndermeli. Muazzam otoriteye sahip bir makamı halka seçtirerek dokunulmaz hale getiriyorlar. Cumhurbaşkanını halkın seçmesi meselesinin tartışılması, buna itiraz edilmesi lazım.”
AKP’nin anayasada neyi değiştirmek istediğini söylemediğini vurgulayan Okuyan her değişikliğin bir ileri gidiş anlamına gelmediğini belirtti.
AKP’nin anayasa yapma meşruiyeti olmadığını hatırlatan Okuyan yeni anayasa çağrısı için masaya bile oturulmamalıdır çağrısı yaparak şunları ekledi:
“AKP ile anayasanın içeriğini tartışmak delilik, çılgınlıktır. O tuzağa düşüldüğü andan itibaren AKP anayasası meşruiyet elde eder. Meclis’te kimin, ne yapacağı belli değil. Bir kere tartışmaya başladınız mı kimin neyi transfer edeceğini, hangi grubun nasıl davranacağını bilemezsiniz. O yüzden hiç girilmemesi lazım. AKP ile masaya oturup ‘Bizim şu teklifimiz var, şunları görüşmeye açığız’ dendiği andan itibaren kaybedilir. Buna asla girilmemesi lazım. ‘AKP anayasa yapamaz’ deyip çıkmak lazım. Ancak şu tabii ki tartışılmalı: Türkiye’de nasıl bir düzene ihtiyaç var, bir anayasa nasıl olmalı? Toplumda bu bilincin oluşması gerekiyor
|