Sivas Katliamı'nın 31. yıl dönümü yaklaşırken Türkiye Komünist Partisi'nin çağrısıyla İstanbul Maltepe'de halk yürüyüşü ve basın açıklaması yapıldı.
Gülsuyu Mahallesi, Atatürk Heykeli önünde "Sivas'ın hesabını soracağız" yazılı pankartın arkasında toplanan yüzlerce kişi 2 Temmuz 1993'te Madımak Oteli'nde gericilerin vahşice saldırısı sonucu katledilen 33 aydın ve 2 otel işçisini andı.
Saat 19.30'da başlayan anma etkinliğinde TKP Gülsuyu Semt Evi adına yapılan konuşmada şu ifadeler yer aldı:
Sivas Katliamı’nın 31. yıl dönümünde tarikatlara karşı yürüyüşümüze hepiniz hoş geldiniz. Bundan tam 31 yıl önce Sivas’ta Madımak Oteli’nde şeriat isteyen gericilerin vahşice saldırısının sonucunda 33 aydın ve 2 otel görevlisi katledildi. Bu saldırı aslında aydınlanmaya, cumhuriyete, laikliğe yapılmış bir saldırı idi. Saldırganlar devlet eliyle korundu, onları savunan avukatlar, o katliamı seyredenler bakanlık, milletvekilliği ve bürokratlık yaptı. Dinci gericiliğin en alçak saldırısı Sivas Katliamı oldu belki de. Ancak saldırıları o günden beri devam ediyor.
Biz bugün Sivas’ta, Aladağ’da ve de pek çok yerde katledilenleri unutmamak, hesaplarını soracağımızın sözünü vermek, dinci gericiliğe karşı laiklik, aydınlanma mücadelemizi yükseltmek için yürüyeceğiz. Tüm emekçileri, kadınları, emekten yana aydınları bu mücadeleyi büyütmeye çağırıyoruz.
Konuşmanın ardından etkinlik Gülsuyu'ndan Zümrütevler Mahallesi'ne kadar süren yürüyüşle devam etti.
Yürüyüş boyunca "Şeriata faşizme karanlığa geçit yok. Tarikatların ensesindeyiz. Karanlığa boyun eğmeyeceğiz.Bu memleket bizim faşiste yobaza bırakmayız." sloganları atıldı.
Maltepelilerin yoğun katılım sağladığı halk yürüyüşünün ardından basın açıklaması düzenlendi.
Açıklamada söz alan TKP Parti Meclisi üyesi, gazeteci yazar Orhan Gökdemir, devlet tarikat ilişkilerine dikkat çektiği konuşmasında Sivas Katliamı'nın 31 yıl önce halka karşı yapılmış planlı bir kalkışma olduğunu vurgulayarak şunları söyledi:
"Hatırlarsanız o gün yobazlar yaktı devlet baktı. Biz bunun planlı bir kalkışma olduğunu bugün daha iyi görüyoruz. Kim planladı?
Devrimci cumhuriyetin Anayasa'nın dışına ittiği dini 12 Eylül'de tekrar Anayasa'ya sokanlar yaktı.
Din dersini cumhuriyette olmayacak bir şey yaparak zorunlu hâle getirenler yaktı. 24 Ocak kararlarıyla ülkede cumhuriyetten kalan ne varsa el koymayı planlayanlar yaktı. Biz bunun ne anlama geldiğini bugün daha iyi görüyoruz. O gün yanan, yakılan, fitili ateşlenen yangın 31 yıldır hâlâ sürüyor. Bu yangının sonuçlarını hep beraber yaşıyoruz. Tarikatların ensesindeyiz diye yürüdük.
Yavuz Selim zamanında Osmanlı sarayında peydahlanmış tarikatlar şu anda cami avlusuna terk edilip kaçılmış laik cumhuriyetin ölüsünü tekmelemekle meşgul. Devletin her tarafına bir başka tarikat konmuş durumda.
Okullarımız mahallelerimiz sokaklarımız yollarımız 31 yıl önce yakılmış o yangının ateşinde yanmaya devam ediyor.
Bugün bu vesileyle o yangınla ilgili biz bir söz veriyoruz. O yangını söndüreceğiz bugünkü kararlılığın söylediği şey bu. Bütün tarikatları kapatacağız. Kurtuluş Savaşı'nda savaşarak kurduğumuz bu devleti, yeniden halkı için bir devlet haline getireceğiz. Yıktıkları cumhuriyet yerine yeniden eşitlikçi ve laik bir cumhuriyet kuracağız. Biliyoruz biz bu yangın ancak o gün söner. Ayağınıza sağlık hoş geldiniz."
Gökdemir'in ardından TKP İstanbul İl Örgütü adına söz alan TKP Parti Meclisi Üyesi Ahmet Dincel, gericilikle mücadelenin gelecek için mücadele olduğunu ve ülkeyi aydınlığa çıkarmanın yolunun gericilikle uzlaşmak değil mücadele etmekten geçtiğini ifade etti.
Bu bağlamda tarikatların dağıtılmasının aciliyetine işaret eden Dincel konuşmasında şunları söyledi:
"Dinci gericiliğin cumhuriyete ve laikliğe dönük en alçak saldırılarından biri 2 Temmuz 1993 yılında Sivas’ta gerçekleştirildi. Bu topraklarda yetişmiş, aydınlanma mücadelesine şiirlerini, türkülerini, kitaplarını, resimlerini vakfetmiş 33 aydınımız Sivas Madımak Otelinde yanarak can verdi.
Katliamın failleri devlet ve emperyalist devletler eliyle korundu, tarikatlar eliyle aklandı. Mahkemeler dava dosyalarını düşürdü, faillerin avukatları AKP eliyle milletvekili ve bakan yapıldı. O gün dinci gericilik için aydınlarımıza saldıranlar bugün tarikatlar eliyle devlet kadrolarına yerleştirildi.
Sivas katliamı devletin gözü önünde dinci gericiliğin en azgın saldırılarından biri olarak tarihe geçmiştir. O gün yapılan katliam sadece otelde orada yer alan aydınlarımıza karşı bir saldırı değildi. 2 Temmuz günü yapılan saldırı bu topraklarda verilen aydınlanma mücadelesini boğmak amacıyla organize bir şekilde gerçekleştirilmiştir.
Peki bu saldırı o gün sona mı erdi hayır yetmedi, gericilerin saldırıları bugün tarikatlar eliyle toplumsal alanda sürdürülmektedir. Holdingleşmiş ve sermayeyle ayrılmaz bir ittifak kurmuş olan tarikatlar ülkemizin geleceğini karanlığa boğmak için çalışmaya devam etmektedirler.
Gericilikle mücadele geleceğimiz için mücadele etmektir. Sermayeyle kol kola ülke kaynaklarını sömüren, kadın düşmanlığını körükleyen, laikliği ortadan kaldırmak için çaba sarf eden dinci gericiler ve piyasacılar bugün siyasal iktidarın gücünü kullanarak pervasızca saldırmaktadır.
31 yıl önce Sivas’ta yaktıkları ateşi bugün Türkiye’nin her yerinde tarikat yurtlarıyla, evleriyle ve okullarıyla devam ettirmektedir. 33 aydınımızı ve iki otel emekçisini yakarak katledenler, bugün ülkemizin çocuklarını, kadınlarını ve gençlerini ateşe atmaya çalışmaktadır. Hesap aynı hesaptır dostlar.
Peki dostlar bizim bildiğimiz sadece bu gericiler mi peki o gericilerle sürekli uzlaşma arayanlar, helalleşme peşinde koşanlar yumuşama gevşeme arayışında olanlar onları da biliyoruz.
Sivasta, Maraş'ta, Çorum'da gördüğümüz senaryoların uygulayıcıları aynıdır. Maraş'ı bırak Fatsa'ya bak diyen Demirel'in kapısını kimlerin arşınladığını biliyoruz.
Sivas katliamı esnasında Sivas Belediye Başkanı olan ve halkı galeyana getiren Karamollaoğlu’yla masa kuranları, kurtuluş reçetesi yazanları iyi biliyoruz.
Gericilerle helalleşme, zenginler yumuşama, emekçilere kemer sıkma ! Bu sirkten kurtulma zamanı gelmiştir arkadaşlar bu sirkin sonu gelmiştir de geçmiştir bile. Gericilikle uzlaşılmaz mücadele edilir. Gericilerin ülkemizde gerçekleştirdikleri katliamlar, tarihin sayfalarında yanlarına kalmayacak.
Biz hesabımızı kimseye havale etmiyoruz hesabını o katillerden biz soracağız.
Bugün tarikatlar eliyle AKP iktidarı ülkemizi bir Gericilerin emekçi halkımıza saldırıları birçok alanda sürmektedir. Hal böyleyken geçmişin acısını yaşamak değil, aydınlık bir gelecek için mücadeleyi büyütmek gerekmektedir. Tarikatlar bugün ülkemizin en önemli sorunlarından biridir. Acilen dağıtılmaları ve varlık zeminleriyle uzlaşılmaz bir kavga verilmesi gerekmektedir. 2. Temmuz Sivas Katliamının 31. yıl dönümünde gericiliğe karşı hesap soracaksak, Sivas’ı unutmayacaksak ancak tarikatları dağıtırsak başarabiliriz. Bütün tarikatlar dağıtılmalı, karanlık zihinlerinin beslendiği yuvalar ortadan kaldırılmalıdır. Halkımız örgütlü mücadelesini yükseltmeli ve dinci gericiliğin nefes alacağı hiçbir alan bırakmamalıdır.
Türkiye Komünist Partisi olarak tüm halkımızı 33 aydınımızı katleden dinci gericiliğin AKP ve tarikatlar eliyle daha fazla kökleşmesine izin vermeden mücadele etmeye çağırıyoruz.
Dinci gericiliği mahallelerden, iş yerlerinden, okullardan ve siyasetten temizlemeye çağırıyoruz.
Kaybedecek bir günümüz dahi yok. Katillerle, şeriat heveslileriyle, dinci gericilere protokol görüşmeler yapılmasını, normalleşme yahut yumuşama çağrıları yapılmasını kabul etmiyoruz."
Anma, Dincel'in açıklamasında dinci gericiliğe karşı laiklik ve emek mücadelesiyle en sert karşılığı vermek için tüm emekçileri mücadele saflarına çağrısıyla sona erdi.
|