|
||
Saray Gençliği Tek Ses “Çocuklarımızın Çıkaramadığı Ses Olmak Zorundayız” | ||
Saray Gençliği Tek Ses “Çocuklarımızın Çıkaramadığı Ses Olmak Zorundayız” | ||
SARAY Haberi | ||
Saray Gençliği Temsilcileri artan çocuk istismarı olayları nedeniyle tek ses, çocuklara gelecek en ufak zarara karşı tek yumruk olmak için bir araya geldi. Gençlik Temsilciliği Atatürk Alanı’nda 18.00’da toplanarak basın açıklaması yaptılar. Açıklamada “Çocuklarımızın Çıkaramadığı Ses Olmak Zorundayız” vurgusu yapılırken, çocuk istismarını lanetlediler. “HER AY 650 ÇOCUK ÇOCUKLUĞUNDAN KOPARILMAKTADIR” İlk olarak kürsüye gelen Neslihan Dündar, rakamlarla ülkedeki istismar olaylarına dikkat çekerken şu ifadeleri kullandı; “Neslihan Dündar Sayın büyüklerimiz, değerli arkadaşlarımız, sevgili kardeşlerimiz, Çocuklarımızın çıkaramadığı ses olmak zorundayız. Biz Saray Gençliğinin Temsilcileri olarak çocuk istismarını lanetlemek için toplandık. Yavrularının acısını yaşayan ailelerin sesi olmak için toplandık. Biz Çocuklarımızın geleceğine, hayallerine, umutlarına, saçlarının teline gelecek en ufak zarara karşı tek yumruk olmak için toplandık. Biz buraya 9 yaşındaki Mert’in, 8 yaşındaki Eylül’ün, 6 yaşındaki Gizemin, 4 yaşındaki Irmağın, 3 yaşındaki Ardanın, sesi olmak için toplandık. Biz buraya 9 aylık Kaya bebeğin çığlığı olmak için toplandık! Ülkemizde gerçekleşen cinsel istismarların yüzde 70’i çocuklara yöneliktir. Buda 18 bin çocuk, 18 bin gelecek, 18 bin hayal demektir. Oysa Çocuk Hakları Sözleşmesinin tarafları der ki; 18 yaşından küçük her bireyi şiddet ve istismardan koruyacak yasal ve toplumsal önlemleri almakla yükümlüyüz! Peki bizim karnemiz ne durumda bu konuda? Bu ülkede Adalet Bakanlığı Adli Tıp Kurumuna her ay yaklaşık 650 cinsel istismar mağduru çocuk göndermektedir. Her ay 650 çocuk çocukluğundan koparılarak bir anda büyümek zorunda bırakılmaktadır. Bunların; yüzde 30’u 2-5 yaş arası, yüzde 40’ı 6-10 yaş arası yüzde 30’u ise 11-17 yaş arasındadır. Eli, yüreği, bedeni, hayalleri ile hepsi birer çocuktur! Dünyayı verelim çocuklara. Hiç değilse 1 günlüğüne Allı pullu bir balon gibi verelim oynasınlar. Oynasınlar türküler söyleyerek, Yıldızların arasında Dünyayı çocuklara verelim Kocaman bir elma gibi verelim Sıcacık bir ekmek somonu gibi Hiç değilse 1 günlüğüne doysunlar Dünyayı çocuklara verelim Bir günlük de olsa öğrensin dünya arkadaşlığı Çocuklar dünyayı alacaklar elimizden Ölümsüz ağaçlar dikecekler.” “HEPİMİZİN YÜZLEŞMESİ GEREKEN GERÇEKLER VARDIR” Dündar’ın ardından açıklama yapan Ece Ecevit ise şu ifadeleri kullandı; “Hayatın cennetidir çocukluk ve bu çocukluk kurumamış bir beton gibidir, ne düşerse üstüne onun izi kalır. İşte bu dönemde en büyük hasarı istismar yaratır. Özgürlüğü hiç tatmamış bir kuşa mahkumiyeti öğretir. Daha kimliklerini öğrenmeden, iyi ve kötüyü ayırt edemeden, ‘HAYIR’ demeyi bilmeden, bedenlerinin kutsallıkları olduğunu anlamadan istismar ediliyor çocuklarımız. Hepimizin yüzleşmesi gereken gerçekler vardır. Böyle durumlarda mağdur olan çocuklarımızı görmezden gelirsek, anlattıklarına inanmazsak, sürekli üç maymunu oynarsak çocuklarımızın geleceğini karartırız. Anne; ‘’öyle bir şey olsa ben fark ederdim” derse, Baba; ’’ her gün yüz yüze geldiğimiz evli barklı adam mümkün değil yapmaz öyle bir şey ‘’ diye eklerse, Öğretmen; ”al sana hayal dünyasında yaşayan, dikkat çekmeye çalışan bir öğrenci daha” diye yorumlarsa, Doktor; ’’muayenede fiziksel bulgu yok, evrak işi çok, hadi ‘’ der gönderirse, Polis; ’’şu savcı gelmeden bir de bana anlatsın bakalım derdini ’’ diyerek korku salarsa, Sanık Avukatı; ’’Sayın hakim, müvekkilim saygı değer bir kişidir iyi hal indirimi talep ediyoruz ’’ diye devam ederse, Hakim; ’’RIZASI VARMIŞ’’ diye hüküm verir ise, Yazıklar olsun böyle adalete, yazıklar olsun böyle insanlığa, yazıklar olsun taşıdıkları tüm unvanlara! Yukarıda anlatılanlar çok mu yabancı bizlere? Duymuyor muyuz bu cümleleri? Kapanmıyor mu davalar bu hükümlerle? Kimsenin kabullenmek istemediği bu yaşananları tozpembe yalanlarla geçiştirmek ne kadar sığar insanlığa? Biz gözlerimizi kapatıp, kulaklarımızı tıkarsak gerçek, ortada bir yerde karışır ve sonunda 2 kelime söylenir en vicdansız haliyle “RIZASI VARMIŞ!” Hayır! Hayır! RIZASI YOKTUR! Bu yüzden şimdi kulaktan kulağa oynamayı bırakın ve çocuk bedenlere dokunulmasına izin vermeyin! Ne zaman bir çocuk ölse Gözü evlerinde Annesinin kavurduğu helvada kalır Yoksul bir çocuk görsem Yağmur altında üşüyen Köprü olmak geçer hiç değilse içimden.” “ÇOCUK SUSAR SEN SUSMA!” Son olarak kürsüye gelen Filiz Ulakçı, “Öyle iyileşmez yaraları vardır ki yeryüzündeki çocukların, kendi yaralarımızdan utanırız. 1,5 aylık ömründe, yerlerde sürüklenen, bedeninde sigara söndürülen, sonra ölünce gizlice gömülen, sevilmeyen çocukların yaralarıdır. Trafik ışıklarında, caddelerde, sokaklarda, lokanta önlerinde, cami avlularında, iş merkezlerinin kapılarında dilendirilen, buna mecbur bırakılan çocukların yaralarıdır. Ağır işlerde gizli gizli çalışmak zorunda bırakılan çocukların oyun oynayamadıkları her anı yaradır. Daha ergenlik çağına girmeden, çocuk bedenine şehvet duyan canilerce tecavüze uğrayan, yine aynı vicdansız kişiler tarafından korkutulup, kirleneni kendi sanıp susan, suçlanacak sanıp konuşamayan çocukların yaralarıdır. Susmaktan yorulan yağmalanmış çocukları intihara götüren işte bu yaralardır. O yüzden ÇOCUK SUSAR SEN SUSMA! Oysa nedir çocuk olmak? Dilediği gibi şekerlemeler yiyen, dilediği gibi şımaran, kavga eden, gökyüzüne bakıp hayaller kuran, masumiyetin simgesi olan, dilediği gibi oynayandır. Bedeni çocuk olan, ama hiç çocukluk yaşayamamış olanlar hariç. Çocuklarımıza özgürce yaşayacakları, hayallerini gerçekleştirebilecekleri, korkmadan sokaklarda dolaşabilecekleri bir dünya bırakmak zorundayız. Benim sizden kendim içim Hiçbir şey istediğim yok Şeker bile yiyemez ki Kağıt gibi yanan çocuk Çalıyorum kapınızı teyze amca bir imza ver Çocuklar öldürülmesin Şeker de yiyebilsinler... Bir anne daha ninnisini karanlıklara söylemesin diye toplandığımız bu günde bütün yüreği kanayan annelere selam olsun, bütün çocuklar çocukça yaşasın, cansız bedenleri bulunmasın sokaklarda, ormanlarda... Katılan herkese teşekkür eder çocuklarımız için daha umut dolu yarınlar dileriz.” İfadeleri kullandı. Açıklamalara Cumhuriyet Halk Partisi Saray Gençlik Kolları, İyi Parti Saray Gençlik Kolları, Ülkü Ocakları, Ak Parti Saray İlçe Gençlik Kolları Eski Başkan V. Recep Tayyip Süzük, Saray Belediyesi CHP Meclis Üyeleri Levent Köksalan, Onur Aydınoğlu, Sait Nayir ve vatandaşlar katıldı.
|
||
|
||
Etiketler: Saray, Gençliği, Tek, Ses, , , “Çocuklarımızın, Çıkaramadığı, Ses, Olmak, Zorundayız”, |
|
Bu modül kullanıcı tarafından yönetilir, ister kod girilir ister iframe ile içerik çekilir. Toplamda kullanıcı 5 modül ekleme hakkına sahiptir, bu modül dahil tüm sağdaki modüller manuel olarak sıralanabilir.