“HAZİNE BÜROKRATLARI NEBATİ BAKANI KANDIRMIŞ”
“İLK İŞLERİMİZDEN BİRİ DE 20 ARALIK GECESİNİ ARAŞTIRMAK OLACAK”
“AÇIKLADIKLARI TEDBİR CON AHMET’İN DEVRİDAİM MAKİNESİ”
“O KADAR PARANIZ VARSA NEDEN BORÇLANIYORSUNUZ?”
“ERDOĞAN’IN HAKARETLERİNİ İADE EDİYOR, TIYNETİNE VE MEŞREBİNE VERİYORUZ”
CHP Sözcüsü Öztrak, Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın dün açıkladığı tedbirlerin önce beklentileri körükleyerek döviz kurlarının düşmesine sebep olduğunu, sonra tedbirlerin fos çıkmasıyla kurun aynı yere geri döndüğünü belirterek, “Şimdi Hazine ve Maliye Bakanlığı yetkililerine düşen, Dolar kuru 3-4 saat içinde asansör gibi inip çıkarken kimler dolarları düşük fiyattan aldı, kimler yüksek fiyattan sattı, kimler köşeyi döndü, kimler voliyi vurdu; bunların içinde, Saray’dan, AK Parti Genel Merkezi’nden, Beşli Çeteden, bürokrasiden kimse var mı açıklamaktır” diye konuştu.
Bakanlığın dün yaptığı açıklamanın sonunda, “20 Aralık 2021 tecrübesini unutma” mesajı verilerek vatandaşlara aba altından sopa gösterildiğini söyleyen Öztrak, “Ey Hazine ve Maliye Bakanlığı bürokratları! Nebati Bakanınızı neden kandırdınız? Neden 20 Aralık gecesi size sorduğunda, ‘Bir şey yapmadık’ dediniz de şimdi ‘20 Aralık’ı unutma’ diye vatandaşa aba altından sopa gösteriyorsunuz? Adamı neden ‘Lan…nasıl?’ diye televizyonlarda konuşturdunuz. Sonunda, Nebati Bakan’ın ışıl ışıl gözlerinin ferini kaçırttınız, adama konuşma yasağı koydurttunuz. Bak şimdi işler sizin başınıza kaldı. Gecenin bir vakti, yazılı açıklamalar yapmak zorunda kalıyorsunuz. Ama bu arada şunu da ifade edeyim. Gelir gelmez bakacağımız ilk hususlardan biri 20 Aralık gecesi neler olduğunu araştırmak olacak” dedi.
Bakanlık tarafından tedbir olarak açıklanan Gelire Dayalı İç Borçlanma Senedinin hangi gelire dayalı olduğunun belli olmadığına dikkat çeken Öztrak, “Garanti lafları, gelir laflarının önünde giden bu iç borçlanma aracının yükü yine bizim vatandaşlarımızın sırtında kalacak. Parası, dövizi olanın elinden, parasını, dövizini almak için, faiz sözcüğünü kullanmadan yüksek faiz verecekler, maliyetini de milletin hazinesine yükleyecekler. O paraları, dövizleri de sonra yine bugün olduğu gibi har vurup harman savuracaklar. Tam Con Ahmet’in devri daim makinesi” değerlendirmesinde bulundu.
Bu hafta açıklanan, Hazine Nakit Gerçekleşmeleri verilerini de değerlendiren Öztrak, Hazine’nin artan gelirlerine ve kasada görünen paradaki artışa rağmen borçlanmanın olağanüstü seviyelere çıktığının altını çizdi. Öztrak, “Madem bu kadar geliriniz var, kasanızda bu kadar para var, neden borçlanarak boş yere faiz lobilerine faiz ödüyoruz? Yoksa Mayıs ayında, gelirlerdeki olağan dışı artış geçici mi? Arkasında bilmediğimiz bir şey mi var? Soruyoruz bu kadar paranız varsa, 3600 ek göstergeyi, asgari ücrette enflasyon düzeltmesini neden bu yılın sonuna sarkıttınız? Bu sorulara cevap bekliyoruz” ifadelerini kullandı.
Erdoğan’ın dün yaptığı adaylık açıklamasında Türkiye’nin ikinci büyük partisinin Genel Başkanına yine ağız dolusu hakaretler ettiğini, 2023 için millete verdiği sözleri tutamayan, insanları işsizlik ile hayat pahalılığı arasında ezen, sofralardaki ekmeği küçülten, ülkeyi Avrupa’nın açık hava sığınmacı kampına çeviren, milletine “çürük, sürtük” diye küfür eden bir siyasetçi olarak adaylığını açıklarken de edebi, adabı bozduğunu ifade eden Öztrak, “Sarayın kibir abidesine, o sözlerini aynen iade ediyoruz. Ettiği hakaretleri tıynetine ve meşrebine veriyoruz” diye konuştu.
CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Faik Öztrak, bugün Genel Merkez’de düzenlediği basın toplantısında şunları söyledi:
Bir kibir abidesinin, bir zalimin, bir avuç kara cahilin elinde, milletimizin sofrasındaki ekmek, küçüldükçe küçülüyor. Saray ve şürekâsı, milletten koptu, milletin halini görmüyor, sesini de duymuyor.
FAİZ SEBEP DEDİ, FAİZ LOBİLERİNİ ABAT ETTİ
Sarayın kibirlisi, ülkeyi deneme tahtasına çevirdi. Bir “Faiz sebeptir” tutturdu. Londra’daki faizcilere biat etti, faiz Londra’daki bankerlerin zenginleşmesinin sebebi oldu. Enflasyon canavarı hortladı. Milletimizi hayat pahalılığına ezildi.
ARTMASI MÜMKÜN DEĞİL DEDİĞİ ENFLASYON 3 AYDA İKİYE KATLANDI
Geçtiğimiz Ağustos ayında, Sarayın kibirlisi, “Faizi düşüreceğiz, Ağustosla birlikte enflasyon düşecek, bundan böyle, enflasyonun yukarı çıkması mümkün değil” diyordu. Birde onun yanında ne olduğu belirsiz bir safsatayı “Türkiye Modeli” diye millete yutturmaya kalkıyorlardı. O gün, 1 Dolar 8 lira 60 kuruştu, enflasyon yüzde 20’nin altındaydı. Merkez Bankasına talimatla tabela faizini düşürttü, sadece üç ayda, Dolar kurunu da, “Daha yukarı çıkması mümkün değil” dediği enflasyonu da bile, isteye ikiye katladı. Piyasadaki faizler de o günün çok üstüne çıktı. O gün bugün, ağzını her açtığında, ekonomide çıkardığı yangına benzin döktü.
MERKEZ BANKASI’NIN DÖVİZ KASASI 53 MİLYAR DOLAR AÇIK VERİYOR
Aralık ayına geldiğimizde, 1970’lerde ekonomiyi batıran Dövize Çevrilebilir Mevduatın Saray versiyonunu, kurtarıcı formül diye milletimizin önüne koydular. Mevduat sahibinin parasına, Hazine’den döviz cinsinden garanti verdiler. Büyük icatmış gibi Kur Korumalı Mevduatı “Bütçeye tek kuruş yük getirmeyecek” diye pazarladılar. Sonunda bu aziz milletin verdiği vergilerden, bu yılın ilk dört ayında, 16 milyar 255 milyon lirayı bir avuç mevduat sahibine ödediler. Yetmedi milletimiz benzine, mazota trilyonlarca lira vergi öderken, bu mevduat sahiplerinden devlet vergi almaktan vazgeçti. 10 milyar 100 milyon lira da buradan kaybetti. Haziran ayı başında, Kur Korumalı Mevduatta biriken dövize endeksli paranın toplamı tam 931 milyar lira. Şimdi kurun 17 lirayı geçmesiyle birlikte, milletin sırtına binecek yük 150 milyar lirayı geçecek. Saray, bunca para vererek topladığı dövizleri, kendi hatası sonunda raydan çıkan TL’nin değerini tutmak için, daha önce 128 milyar doları nasıl harcadıysa, Merkez Bankası’nın arka kapısından har vurup harman savurdu. Dün açıklanan verilere göre, Merkez Bankası’nın döviz kasası 53 milyar dolar açık veriyor. Kasada para yok.
DOLARI TUTMAK İÇİN HARCANAN MİLYARLARIN ÜSTÜNE BİR BARDAK SOĞUK SU
Tüm bunlar olurken, üç gün önce Erdoğan yine kürsüye çıktı bir defa daha, “Faiz sebep, enflasyon sonuç” dedi. Yine işler şirazesinden çıktı. Dolar kuru 17 lirayı geçti. Kuru tutacağız diye sattıkları milyarlarca dolar rezervin, döviz garantili mevduat için vatandaşın vergilerinden harcanan, milyarlarca liranın üzerine, bir bardak soğuk su içtiler. Nebati Bakanı’nın “TL en değersiz noktada, rahat olun, daha fazla düşecek yeri yok” dediği günden bu yana Türk Lirası 2,5 ayda Dolar karşısında tam yüzde 14 değer yitirdi. Dün akşam saatlerinde, önce Hazine ve Maliye Bakanlığı sosyal medya hesabından bir açıklama yaptı. Ekonomi çevrelerinde konuşulmaya başlanan, şuyu vukuundan beter, “Türkiye’de yeni sermaye kontrolleri geliyor” haberleri üzerine, “Serbest piyasaya bağlıyız, kambiyo rejimimiz liberal” mesajlarını verdi. Adeta Merkez Bankası’na talimatla faiz indirten, kuru tutmak için; Merkez Bankası’nın ödünç rezervlerini arka kapıdan çaktırmadan sattıran, ihracat gelirlerinin yüzde 40’ını Merkez Bankası’nda bozdurma zorunluluğu getiren, kamu kurumlarına telefon açtırarak, gerektiğinde sopa göstererek firmaları döviz satmaya zorlayan, bankalardaki döviz mevduatlarını, Kur Korumalı Mevduata çevirmek için ilave karşılıklar getiren, daha yeni kira artışlarına tavan getiren, ekonomiyi, dört başı mamur bir “kumanda ekonomisine” çevirip, bu lafları körükleyen, bu Hükümet değil… Yani bu açıklama gerçeklerden kopuk bir açıklama.
BÜROKRATLARI NEBATİ BAKANI KANDIRMIŞ
Açıklamanın sonuna da, “20 Aralık 2021 tecrübesini unutma” diye, vatandaşlarımıza, aba altından sopa göstermek için bir takım cümleler eklemişler. Ey Hazine ve Maliye Bakanlığı bürokratları! Nebati Bakanınızı neden kandırdınız? Neden 20 Aralık gecesi size sorduğunda, “Bir şey yapmadık” dediniz de şimdi 20 Aralık’ı unutma diye vatandaşa aba altından sopa gösteriyorsunuz? Adamı neden “Lan…nasıl?” diye televizyonlarda konuşturdunuz. Sonunda, Nebati Bakan’ın ışıl ışıl gözlerinin ferini kaçırttınız, adama konuşma yasağı koydurttunuz. Bak şimdi işler sizin başınıza kaldı. Gecenin bir vakti, yazılı açıklamalar yapmak zorunda kalıyorsunuz. Ama bu arada şunu da ifade edeyim. Gelir gelmez bakacağımız ilk hususlardan biri 20 Aralık gecesi neler olduğunu araştırmak olacak. Çünkü buradan vatandaşlarımız çok zarar etti o gün.
MÜTHİŞ TEDBİRİNİZ GELİRE ENDEKSLİ SENET, HANGİ GELİRE ENDEKSLİ?
Dünkü açıklamalarının sonunda da Türkiye Modeli çerçevesinde, “Bu akşamdan itibaren enflasyon ve döviz kuruna karşı yeni adımlar atacağız” diye taahhütte bulunmuşlardı. Ne oldu? Dolar kuru bu duyurunun ardından 40 kuruş birden indi… Üç saat sonra da, Bakanlık’tan beklenen açıklama geldi. Doları ve enflasyonu düşürecek o müthiş tedbir, daha önce birçok hükümetin deneyip sonra vazgeçtiği, üç ayda bir garantili getiri sağlayacak, gelire endeksli iç borçlanma senediymiş. Tabi bu arada soruyoruz, bu kağıt “hangi gelire” endeksli? Yandaş müteahhitlere yaptırılan, onlara hem de döviz garantisiyle verilen, geçilmeyen yolların ve köprülerin, uçulmayan havalimanlarının geliri olamaz. Devlet bunlardan gelir elde etmek bir yana milyarlarca dolar garanti ödüyor. Eğer söz konusu olan kamu işletmelerinin geliri ise… Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın Kamu İşletmeleri Raporu’na göre BOTAŞ zararda, EÜAŞ zararda, Taş Kömürü Kurumu zararda, Devlet Demiryolları zararda, DHMİ, Çay-Kur, TEDAŞ… pek çok kamu işletmesi zararda.
CON AHMET’İN DEVRİDAİM MAKİNESİ
Anlaşılan dün gece açıklandığında, “Garanti” lafları “Gelir” laflarının önünde giden, bu iç borçlanma aracının yükü yine bizim vatandaşlarımızın sırtında kalacak. Bir cin fikir tedavüle sokulacak. Parası, dövizi olanın elinden, parasını, dövizini almak için, faiz sözcüğünü kullanmadan yüksek faiz verecekler, maliyetini de milletin hazinesine yükleyecekler. O paraları, dövizleri de sonra yine bugün olduğu gibi har vurup harman savuracaklar. Tam CON AHMET’in devri daim makinesi.
SİZ PANSUMANLA UĞRAŞIRKEN CDS 14 YILIN REKORUNU KIRDI
Dün akşam yapılan açıklamaya göre Doların ve enflasyonun belini kıracak Büyük(!) planın ikinci adımı da, tüketici kredilerinin vadelerini kısaltmak, kredi kartlarında asgari ödeme miktarının artırılmasıymış. Milletimiz zaten borç harç, zar zor ayakta kalmaya çalışıyor. Şimdi vadeleri kısaltacaksınız, kartlara asgari ödeme miktarlarını arttıracaksınız. Anlaşılan Saray milletimize bir tokat daha vurmaya hazırlanıyor. Siz aspirin tedavisi ve pansumanla uğraşırken Türkiye’nin Kredi Temerrüt Risk Primi 14 yıl sonra ilk kez 800 puanı geçti. Dün akşam açıkladıklarınızdan sonra dağ, yine fare doğurdu. Bu da diğerleri gibi Sarayın iş bilmezliğinin bir nişanesi olarak, tarihin duvarlarına çakılacak.
KUR ASANSÖR GİBİ İNİP ÇIKARKEN KİMLER KÖŞEYİ DÖNDÜ AÇIKLAYIN
Dün akşam körükledikleri beklentiler, fos çıkınca, Dolar hızla eski seviyesine döndü. Şimdi Hazine ve Maliye Bakanlığı yetkililerine düşen, Türkiye Modeli diye yaldızlayarak yaptıkları açıklama sürecinde Dolar kuru 3-4 saat içinde asansör gibi inip çıkarken: Kimler dolarları düşük fiyattan aldı, kimler yüksek fiyattan sattı, kimler köşeyi döndü, kimler voliyi vurdu? Bunların içinde, Saray’dan, AK Parti Genel Merkezi’nden, Beşli Çeteden, bürokrasiden kimse var mı? Bunları açıklamaktır.
HER HATALARININ BEDELİNİ MİLLETİMİZ ÖDÜYOR
Saray, meleklerin cinsiyetini tartışan Bizanslılar gibi, “Bu ülkede teknik enflasyon mu? Yoksa hayat pahalılığı mı var?” diye tartışadursun, yaptıkları her hatanın faturasını milletimiz ödüyor. Birleşmiş Milletler’in Gıda Raporuna göre Türkiye’de 15 milyon kişi yeterince beslenemiyor. Araştırma şirketlerinin kamuoyuna yansıyan raporları, bu ülkede, her 10 kişiden 9’unun geçim sıkıntısı çektiğini ortaya koyuyor. Tarımın başladığı bu topraklarda, çocukların boyları yetersiz beslenme nedeniyle kısa kalıyor. Bu memlekette kavrulmuş fındığın 200 gramı markette 35 lira olmuş. Bu ülke dünyadaki fındığın yüzde 70’ini üretiyor. Ama bu ülkenin vatandaşları, artık marketten 200 gram fındık alamıyor. Ucuz emek ülkesi olarak bildiğimiz Çin’de asgari ücret 370 dolar. Sarayın paramızı pul eden politikaları sayesinde bizdeki asgari ücret 250 doların altında. Türkiye’de 1 kilo kıyma almak için asgari ücretlinin 1 gün çalışması gerekiyor. İngiltere’de ise, İsviçre’de ise, ABD’de ise 1 saat çalışması yetiyor. Bu ülkede eskiden ev almak hayaldi, şimdi maaşlı çalışanlar için bir araba almak da hayal oldu. Araba alsa da kontağı çevirmek için kırk kere düşünmek zorunda kalıyor insanlar. Öyle ya, benzinin, mazotun 30 lirayı görmesine artık ramak kaldı. Benzinlikten çıkan vatandaş, “Bu böyle gitmez. Sandıkta görüşürüz” diyor. Besici bıkmış… Süt veren hayvanını kesime gönderiyor. Yumurta üreticisine rekabet soruşturması açmışlar. Girdi fiyatlarından yılan üretici, “Bu maliyetlerle çok yakında 30’lu yumurta 100 liraya çıkar” diyor. Sofraların en ucuz protein kaynağı yumurta, o da artık ateş pahası…
HÜKÜMETİN SURİYELİ PLANI: HAYAT PAHALILIĞIYLA KAÇIRMAK
Sarayın, “Savaştan kaçtılar, onlar muhacir, biz ensar” dediği Suriyeli sığınmacılar bile, “Artık buradaki hayat pahalılığına dayanamıyoruz, yandım Allah” diyerek ülkelerine geri dönmeye başladılar. Anlaşılan Suriyelileri geri göndermek için hükümetin bulduğu formül bu. Tabi formül buysa bu formül aynı zamanda bizim en iyi yetişmiş gençlerimizi de kaçırıyor.
RESMİ ENFLASYONU AÇIKLAMAK İÇİN MEŞİN GİBİ SURAT GEREK
Bu Hükümet, çözemediği her sorunda yaptığı gibi cambaza bak diyerek, üstünü örterek, hayat pahalılığını unutturmayı düşünüyor. Ama midenin gurultusu, artık Sarayın kuru gürültüsünü bastırıyor. TÜİK, enflasyonu hesaplamada kullandığı madde fiyatlarını sakladı. Sonra da yöneticileri çıktı, biz bunu “Şeffaflık için yaptık” diye açıklama yaptılar. Enflasyonun açıklanacağı gün, enflasyonla ilgili birimde çalışan 7 kişi rapor alıyor, işe gelmiyor. Tabi yüzde 160 enflasyon yaşanırken, yüzde 73,5 enflasyon açıklamak kolay iş değil… İnsanın yüzünün meşin gibi olması gerekiyor. TÜİK bunu yaparak emeklinin, dul ve yetimlerin, işçinin, memurun hakkını yiyor. Ondan sonra da sendikalar, haklarını aramak için TÜİK’in kapısına dayanınca, polis şiddetinin daniskasıyla karşılaşıyorlar. Yazıktır günahtır. Biz boşuna demiyoruz, Saray bu devleti yönetemiyor. Ülkemiz, rüzgara kapılmış bir yaprak gibi oradan oraya savruluyor.
O KADAR PARANIZ VARSA NEDEN BORÇLANIYORSUNUZ?
Bu hafta, Hazine Nakit Gerçekleşmeleri açıklandı. Mayıs ayında nakit fazlası 150 milyar lirayı bulmuş. Güzel. Nakit dengesi, ilk beş ayda ise 82 milyar lira fazla vermiş. Bu da güzel. Ama Hazine aynı dönemde hızla borçlanmaya devam etmiş. Geçen yılın aynı döneminin neredeyse beş katı kadar borçlanmış! Neden? Madem bu kadar geliriniz var, kasanızda bu kadar para var, neden borçlanarak boş yere faiz lobilerine faiz ödüyoruz? Yoksa Mayıs ayında, gelirlerdeki olağan dışı artış geçici mi? Arkasında bilmediğimiz bir şey mi var? Soruyoruz bu kadar paranız varsa, 3600 göstergeyi, asgari ücrette enflasyon düzeltmesini neden bu yılın sonuna sarkıttınız? Bu sorulara cevap bekliyoruz.
2001’DE HEM ENFLASYONU DÜŞÜRDÜK, HEM BÜYÜMEYİ SAĞLADIK
Adaletsizlik anlatılırken, “At yarış kazandığında, sahibi ödülü, Jokey parasını, at yine samanı alır” derler. Bu zalim yönetim zengini seviyor. Sarayın Nebati Bakanı, “Büyüme için yüksek enflasyonu tercih ettiklerini” “Dar gelirlileri, bile isteye ezdiklerini” itiraf ediyor. Ama ben söyleyeyim, Nebati Bakan’ın sandığının aksine enflasyon düşerse, büyüme düşmez. 2001 krizinin ardından benim de Hazine Müsteşarı olarak içinde bulunduğum ekonomi yönetimi; sadece bir yılda Tüketici Enflasyonunu yarıya, üretici enflasyonunu üçte bire indirmişti. Ama aynı dönemde, iki çeyrek içinde ekonomide ibreyi, küçülmeden büyümeye çevirdik. Biz biliyoruz ki Türkiye, üretime koşabileceği genç nüfusuyla, 4,5 saatlik uçuş mesafesinde; 1,5 milyar nüfusa, 58 ülkeye ve 21,5 trilyon dolarlık pazara erişim imkânı sağlayan olağanüstü konumuyla, dünyanın her köşesinde ter döken, deneyimli ihracatçılarıyla, iş insanlarıyla potansiyeli çok yüksek, çok büyük bir ülkedir. Özellikle de pandemi sonrasında, kısalan tedarik zincirleri ülkemizin bu potansiyelini daha da belirgin bir hale getirmiştir. Önümüzde çok büyük fırsatlar vardır. Ekonomimiz doğru ilaca hızlı cevap verir. Güveni sağlayacak bir programla, Yeni Kurallar, Yeni Kurumlar ve Yeni-Liyakatli Kadrolarla çok kısa sürede bu ekonomi ayağa kalkar. Biz bunu yaşayarak gördük. Sürekli lastik patlatan, yama üstüne yamayla bu işi götürmeye çalışan beceriksiz bir şoförün elinde, ekonomimiz hızla geriye kaymaktadır.
BİR FUTBOL MAÇINDA DÖRT HAKEM VAR, BU REJİMDE BİR HAKEM YOK
22 topçuyla oynanan futbolda bile gerektiğinde doğru karar vermek için dört hakem, olan biteni kontrol etmek içinde bir tane kamera sistemi vardır. Bu ucube rejimde, 84 milyonun kaderi tek kişinin iki dudağına bakıyor. Onun dışında ne bir hakem var, ne de kamera, ne denge var, ne de denetim… Sabah kalktığında Saray’ın keyfi nasıl isterse, koca bir ulus hep birlikte onu yaşıyoruz. Bu keyfilik, ülkemizin refahından çalıyor.
MODELLERİ ÖLÜ DOĞDU
Şunu açık söylüyorum: Türkiye, bu Hükümet olmasaydı, 2023 hedeflerine çok rahat ulaşabilirdi. Öyle Saray’ın iddia ettiği gibi 2023’te 2 trilyon dolar hedeflerine kimse hayal demedi. Aksine, biz o dönemde de “2 trilyon dolar milli gelir hedefi Türkiye gibi bir ülke için düşüktür. Türkiye bundan daha iyisini yapabilir” dedik. Ve çok daha iddialı rakamları açıkladık. Ama şimdi Türkiye bu kötü yönetim elinde savruluyor. Bırakın en büyük 10 ekonomi arasına girmeyi, ilk 20 ekonomi arasından da düştü. 2 trilyon dolar milli gelir hayal oldu. Milli gelirimiz 800 milyar doların altına düştü. Bu, Türkiye’nin 2008 yılındaki milli gelir seviyesidir. Bunun öyle dışarıyla falanda ilgisi yoktur. Bu yaşadıklarımız tamamen saray imalatıdır. Uluslararası kuruluşların son tahminleri de, ekonomimizin içinde bulunduğu durumu gözler önüne sermektedir. Dünya Bankası’nın Küresel Ekonomik Beklentiler Raporuna göre Türkiye’nin büyümesi, 2024’e kadar Gelişmekte Olan Ekonomiler ortalamasının altında seyredecektir. Üyesi olduğumuz Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü son yayınladığı Ekonomik Raporu’nda Türkiye’nin 2022 enflasyon tahminini önceki raporundaki tahmininin üç katına çıkarmıştır. Yüzde 72,5 demiştir. Sadece enflasyon değil, OECD’nin raporuna göre cari açığın milli gelire oranı da üç kata yakın artacaktır. Nebati Bakanın gözlerini parlatan, Erdoğan’ın son günlerde diline pelesenk ettiği, Saray’ın değersizleştirdiği Türk Lirasıyla, cari fazla vererek enflasyonu düşürme modeli, bu raporların tahminlerine göre ölü doğmuş görünüyor.
BU HÜKÜMET ZENGİNLERİN HÜKÜMETİ
Ülkemize varlık içinde yokluk çektiren, bu hükümetin artık miadı dolmuştur. Bugün Erdoğan Şahsım Hükümeti milleti unutmuştur. Kendi Genel Başkanvekillerinin ifadesiyle, “Musa’yım” diye gelmiştir, Firavunlaşmıştır. Saray yanaşmalarını, yandaş müteahhitleri, faiz lobilerini, Dolar ve uyuşturucu baronlarını, etrafında toplayan bir hükümet olmuştur. Erdoğan 2011 yılında 2023’te milli geliri 2 trilyon dolara çıkaracağını taahhüt etti. Milli gelirimiz bugün 800 milyar doların altında. Kişi başına geliri 2023’te 25 bin dolara çıkarmayı taahhüt etti. Kişi başına gelirimiz bugün 10 bin doların altında. İhracatı 500 milyar dolara çıkaracağını ihracat taahhüt etti. Bugün ihracatımız 240 milyar dolar. Yani yarısı bile değil taahhüt edilenin. İşsizliği yüzde 5’e indirmeyi taahhüt etti. Bugün tabelada yazan işsizlik yüzde 11,3. Gerçek işsizlik ise yüzde 21,7. Bunlar da TÜİK’in makyajlı rakamlarıyla…
MİLLETE TAAHÜDÜNÜ YERİNE GETİRMEYEN MÜFLİS SİYASETÇİ
Karşımızda, millete taahhüdünü yerine getiremeyen bir müflis siyasetçi vardır. O siyasetçi şimdi çıkmış, milletten bir defa daha oy istemeye kalkmaktadır. Ama kendisi de durumun farkındadır. Adaylığını açıklarken, mezarlıktan geçerken ıslık çalarak, korkusunu bastırmaya çalışan biri gibi, ülkenin ikinci büyük partisinin liderine demediğini bırakmamıştır. En iyi bildiğini yapmış, bağırmış, çağırmış. On parmağında on kara her yana bulaştırmıştır. Milleti işsizlik ile hayat pahalılığı arasında ezeceksin. Sofralardaki ekmeği küçülteceksin, insanları kuyruklara mahkum edeceksin, esnafı borca, faturalara ezdireceksin, çiftçiyi traktörüne mazot koyup tarlasına gidemez hale getireceksin, gençlerin umutlarını çalacaksın, ülkemizi Avrupa’nın açık hava sığınmacı kampına çevireceksin, milletine “çürük, sürtük” diye küfür edeceksin, sonra da çoktan kaybettiğin belli bir seçimde, milletin oyuna talip olacaksın. Eh bu hale düşünce tabii ki adaylığını açıklarken de edebi, adabı bozar.
SÖZLERİNİ AYNEN İADE EDİYORUZ
Bu ülkede milyonlarca insanın oy verdiği, Türkiye’nin ikinci büyük partisinin Genel Başkanına yine ağız dolusu hakaretler eden sarayın kibir abidesine, o sözlerini aynen iade ediyoruz. Ettiği hakaretleri tıynetine ve meşrebine veriyoruz.
BU GECE YATAĞINDA DÜŞÜNSÜN
Bir de kendisine tavsiyemiz var. Bu gece yattığında bir vicdan muhasebesi yapsın. Millete olan taahhüdünü yerine getirmek bir yana, ülkemizi Sefalet Liginde G-20’nin şampiyonu yapan bir kişi olarak, bu milletin karşısına hangi yüzle çıkabileceğini bir düşünsün. Milletimiz sizin halinizi gördü merak etmeyin. Notunuzu da verdi. Tasdiknamenizi hazırladı. Elinize verip evinize göndermek için şu sandığı biran evvel getirmenizi bekliyor.
BİZE KATILIN
Cumhuriyetin İkinci Yüzyılında, biz aziz milletimize bir kere daha çağrıda bulunuyoruz. Akılcı bir ekonomi yönetimine inanıyorsanız, bize katılın. “İsraf, yolsuzluk, yandaş kayırmak haramdır” diyorsanız, bize katılın. “Asgari ücretli açlığa mahkûm olmasın” diyorsanız, bize katılın. “Komşusu açken, tok yatan bizden değildir” diyorsanız, bize katılın. “Aile Destekleri Sigortasıyla, bu ülkede hiçbir çocuk yatağına aç girmesin” diyorsanız, bize katılın. “Çocuklarımız için bu güzel ülkede huzurlu bir gelecek kuralım” diyorsanız, bize katılın. “Her alanda ve herkes için adalet diyorsanız”, bize katılın. “Halkın alın teri beşli çetelere değil, millete harcansın” diyorsanız, bize katılın. Bu ülkede barış istiyorsanız, huzur istiyorsanız, aş ve iş istiyorsanız, bize katılın. “Devlette liyakat olsun, her işi ehli yapsın” diyorsanız, bize katılın. Herkesin inancına, kimliğine, yaşam tarzına saygı duyulmasını istiyorsanız, bize katılın. “Süleyman Şah Türbesi vatan toprağına dönsün, Tank Palet Fabrikası Katar’ın elinden alınsın” diyorsanız, bize katılın. Gelin, büyük, müreffeh, adil ve huzurlu Türkiye’yi hep birlikte kuralım.
Teşekkür ederim.
|