Moved Permanently

4 Ekim Hayvanları Koruma Günü nedeniyle Cumhuriyet Halk Partisi Saray Kadın Kolları Başkanı Fatma Aslan yaptığı basın açıklamasında hiçbir hayvana kötü davranılamayacağını, acımasız ve zalimce eylem yapılamayacağını vurguladı. Basın açıklaması Cuma günü CHP İlçe lokalinde ilçe örgütünün tüm ana kademelerinin katılımıyla gerçekleşti. İlk olarak konuşan CHP İlçe Başkanı Akın Aytaç, hayvanların insanlar kadar yaşam haklarının olduğunun altını çizerken şunları söyledi; “Bugün hayvanları koruma günü birlikte yaşadığımız hayvanların yaşam mücadelesi verirken, doğada bizim kadar onlarında yaşam haklarının bulunduğunu düşünmemiz gerek. Doğa yalnız bizim değildir. Biz doğaya hakim olan insanlar onların yaşamlarını rahat etmelerini sağlamak için çaba içerisinde olmamız lazım bizde bunu düşünerek Saray İlçe Örgütüm, Kadın Kolları Başkanım, Gençlik Kolları Başkanım ve yönetim kurulu üyelerim buradayız hepinizi saygıyla selamlıyorum.”

Aytaç 4 Ekim’in aynı zamanda Medeni Kanunun kabulünün yıl dönümü olduğunu da hatırlatırken, Atatürk devrimlerinin bekçisi ve geliştiricisi olacaklarının sözünü vererek sözlerini şöyle noktaladı; “4 Ekim Medeni Kanunun yıl dönümüdür aynı zamanda. Biliyorsunuz medeni kanun çıktıktan sonra resmi nikah işlemi yapılmakta kadının hakları savunulmakta pek çok Avrupa ülkelerinin önünde kadınlara seçme ve seçilme hakkını veren ülkelerden biri olmamız. Burada Atatürk ilke ve icraatlarını bize benimseten büyük Atatürk’e bir kez daha saygı duyuyor onun devrimlerinin bekçisi ve geliştiricisi olacağımıza söz veriyoruz.”

“HAYVAN HAKLARI DA İNSAN HAKLARI GİBİ YASAYLA KORUNMALIDIR”

Aytaç’ın ardından basın açıklamasına başlayan Kadın Kolları Başkanı Fatma Aslan ise Hayvan Hakları Evrensel Bildirisinden maddeler okuyarak konuşmasına başladı. Aslan’ın konuşmasından öne çıkanlar şunlar; “Biz CHP’li kadınlar olarak 1978’de Paris Unesco merkezinde ilan edilen Hayvan Hakları Evrensel Bildirisine göre hayvan haklarını bir kez daha hatırlatıyoruz.

Bütün hayvanlar yaşam önünde eşittirler ve aynı var olma hakkına sahiptirler. Bütün hayvanlar saygı görme hakkına sahiptir. Bir hayvan türü olan insan öbür hayvanları yok edemez. Bu hakkı çiğneyerek onları sömüremez. Bilgilerini hayvanların sunmakla görevlidir. Bütün hayvanların insanca gözetilme, bakılma ve korunma hakları vardır. Hiçbir hayvana kötü davranılamaz, acımasız ve zalimce eylem yapılamaz. Bir hayvanın öldürülmesi zorunlu olursa, bir anda acı çektirmeden ve korkutmadan yapılmalıdır. Yabancı türden olan bütün hayvanlar kendi özel doğal çevrelerinde karada, havada ve suda yaşama ve üreme hakkına sahiptir. Eğitim amaçlı olsa bile özgürlükten yoksun kılmanın her çeşidi bu hakka aykırıdır.  Geleneksel olarak insanların çevresinde yaşayan bir türden olan bütün hayvanlar uyumlu bir biçimde türüne özgü yaşam koşulları ve özgürlük içinde yaşama ve üreme hakkına sahiptir. İnsanların yanlarına aldıkları bütün hayvanlar doğal ömür uzunluklarına uygun sürece yaşama hakkına sahiptir. Bir hayvanı terk etmek acımasız ve aşağılık bir davranıştır. Bütün çalışan hayvanların iş süresi ve yoğunluğunun sınırlandırılması ve güçlerini arttırıcı bir beslenme ve dinlenme hakkına sahiptir. Hayvanların fiziki ya da psikolojik bir acı çektiren deneyler yapmak hayvan haklarına aykırıdır. Tıbbi, bilimsel, ticari ve başkaca biçimlerdeki her türlü deneyler için de durum böyledir. Hayvan beslenmek için yetiştirilmişse bakılmalı, barındırılmalı, taşınmalı, ölümü de acı çektirmeden ve korkutmadan olmalıdır.

“TÜM DEVLET KURUMLARINI, HAYVAN HAKLARINI GÜVENCE ALTINA ALMAYA DAVET EDİYORUZ”

Hayvan hakları da insan hakları gibi yasayla korunmalıdır. Hayvanları mal statüsüne indirgeyip onların bedenleri üzerine her türlü tasarrufta bulunan mezbahaların ve tüm endüstriyel çiftliklerin kapatılmasını yaşam düşmanı uygulamaların yasaklanmasını talep eden, hayvanlar için de adil ve özgür bir dünya isteyen hareketler gün geçtikçe çoğalırken Saray’da biz de sesimizi yükseltiyor ve tüm insanlığa sesleniyoruz. Hayvanları hapsetmeye, zulmetmeye, katletmeye son verin, hayvanlara haklarını temsil edin!

İşte bu yüzden, tüm siyasi partileri sivil toplum örgütlerini ve yaşam hakkı savunucularını doğanın ve hayvan haklarının korunması için harekete geçmeye ve Cumhurbaşkanını, parlamentoyu, tüm devlet kurumlarını, hayvan haklarını güvence altına almaya davet ediyoruz. Onlar diyor ki; Ben kendimi konuşarak ifade edemem. Benim sesim sensin…”