Seçime, günler kaldı. Tayyip Bey’in, yine meydanlara çıkacağı ya da AKP için çalışacağı anlaşılıyor. CHP ve MHP’ye buradan sesleniyorum. Anayasa’yı korumak, sizin de göreviniz. Anayasayı, Cumhurbaşkanı’na çiğnetmeyin!
7 Haziran seçimlerinde gördük. Tarafsız kalacağına ve Anayasa’yı koruyacağına “Namusu ve Şerefi” üzerine yemin eden Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, ne Anayasa’yı tanıdı, ne de tarafsız davrandı.
Tam bir parti lideri gibi meydanlara çıkıp, eski partisine oy istedi. Biraz daha ileri gidip, 400 Milletvekili istedi.
Muhalefet partileri, Yüksek Seçim Kurulu’na gitmekten başka çare bulamadılar. YSK ise, “Beni ilgilendirmiyor.”der gibi, bütün başvuruları reddetti.
Tayyip Bey bundan da cesaret alınca, esti gürledi ve son güne kadar muhalefeti eleştirip, sürekli AKP’ye oy istedi.
SİLAH, GERİ TEPTİ
Halkın bir kısmı, pek tabii ki onun bu tutumumun tasvip etmedi. Ve, AKP’ye istediği ve beklediği oyu vermedi. Çünkü, önümüzde Turgut Özal ve Süleyman Demirel örnekleri vardı.
ANAP’ı kuran ve tek başına iktidara getiren Turgut Özal, 1989 yılında Cumhurbaşkanı seçilince, partisi ile ilişiğini kesti. En azından, öyle göründü, öyle davrandı.
1991 yılında yapılan seçimlerde, Tayyip Erdoğan gibi meydanlara çıkmadı, ANAP’a oy istemedi. Muhalefetle çatışmadı ve muhalefeti eleştiren siyasi demeç vermekten hep sakındı.
1993 yılında Cumhurbaşkanı seçilen Süleyman Demirel de, aynı yolu izledi. Ettiği yemine bağlı kaldı ve hep tarafsız davrandı.
Mesela, 1995 ve 1999 seçimlerinde eski partisi Doğruyol Partisi için meydanlara çıkmadı, hiç kimseden oy istemedi. Seçim sonuçlarını da, olduğu gibi kabul etti.
Tayyip Bey ise, tam tersine davranıyor. Onun bütün derdi, AKP’nin yine ve tek başına iktidar olması. Kendine göre haklı da.
Çünkü, AKP’nin dışında kurulan ve güvenoyu alan bir hükümet, 17 ve 25 Aralık Olaylarının hesabını, mutlaka soracaktır.
17 Aralık 1913 günü kimi Bakanlar suçüstü yakalanırken, kendisi de ses tapelerinde yakalanmıştır. Keza, 25 Aralık 2013 günü de oğlu sorgulama için davet edilmiş ve kıyamet kopmuştur.
İktidar-Cemaat ortaklığı bozulmuş, Cemaat “Paralel yapı” olarak nitelenip suçlanmış, devlet içindeki görevlileri bu görevlerinden uzaklaştırılmış, paralelci olarak nitelenen kime yargı mensupları sağa sola savrulup, perişan edilmiştir.
Bütün bu olup bitenlerin ne demek olduğu, birgün elbet sorulacaktır. Tayyip Bey’in esas korkusu, işte bundandır. AKP’nin tekrar ve tekbaşına iktidar olmasını istemesi, işte bundandır. Hesap gününün bir gün gelip, çatacak olmasındandır.
NE DEMEK, “DEVR-İ SABIK YARATMAMAK?”
CHP lideri bir konuşmasında, “İktidar olursak, devr-i sabık yaratmayacağız.”demiş Yani, “AKP iktidarından, hesap sormayacağız.”demek istemiş.
Doğru ise, bunu anlamak mümkün değil. Sen iktidar olduğunda, bunun hesabını sormazsan, kim soracak? Sen, neden iktidar olmak istiyorsun? Yoksa, yolsuzlukları örtmek için mi? Kendine, yeni yolsuzluk kapıları aramak için mi?
İnsanın aklına, her türlü soru geliyor. Kılıçdaroğlu’nun, bu yanlışını düzeltmesi lazım. Düzelttiğini de, defalarca tekrarlaması lazım.
Değerli okuyucularım; Bu memlekette, her türlü yolsuzluğun hesabı günü geldiğinde mutlaka sorulmalıdır ve sorulacaktır. Türk halkı, muhalefetten şimdi öncelikle bunu bekliyor, tabii ben de!
Çıkarları zedelenen kimi egemen güçlere karışı devleti savunduğum için takibata uğradığım bu memlekette adalet bana, babamın 80 sene önce edindiği üç parça tarlanın hesabınısormuştu. Hem de, bütün tapu kayıtlarını alt-üst ederek.
İşte o adalet şimdi; Minibüslerle gün boyu taşınıp sıfırlanan paraların, okyanuslarda yüzen gemi filolarının, yeşillikler içindeki havuzlu villaların, gökdelenlerin, havuzlara doldurulan paraların, yatak üstüne yayılan avroların, ancak sayma makinalarıyla sayılabilen paraların, elbiseler ve çukulata kutuları içinde rüşvet olarak dağıtılan dolarların, ayakkabı kutularına istiflenen dövizlerin, sokağa saçılırcasına israf edilen vergilerin, villalar ve gökdelenler inşa etmek için yakılıp yıkılan ormanların bir gün gelip de hesabını sormazsa, muhalefetin kuracağı bir hükümet de bu hesabı sordurmazsa, bu seçimi neden yapıyoruz? Bu muhalefeti neden sırtımızda taşıyoruz ve neden iktidar yapıyoruz?
Kemal Kılıçdaroğlu’nun ağzından çıkanı, kulağının duyması gerekiyor.
Amaaa… Hepsinden önemlisi, bu milletin oylarının kıymetini bilmesi veartık ona göre kullanması gerekiyor.
|