Moved Permanently

      Ahmet Davutoğlu, bir yıldan beri Başbakan. Cumhurbaşkanı, onu özellikle seçti. Sadakatine güvendi ve partinin de başına getirdi.

      O da, sadık davrandı ve Tayyip Bey’in sözünden hiç çıkmadı. Onu, Cumhurbaşkanı seçildikten sonra Turgut Özal’ın Başbakan atadığı Yıldırım Akbulut’a benzetenler oldu.

     Ama, yanıldılar.  Yıldırım Bey, görevi aldıktan kısa bir süre sonra, “Artık Başbakan benim.” dedi ve Özal’ın güdümünde olmayacağını, sözleriyle ve tavırlarıyla açıkça belirtti.

      İşte, Davutoğlu onu yapamadı. Kürsüye çıktığında doğru konuşuyordu, ancak konuştuğu gibi hareket edemiyordu.

                             SON KONGREDE DE, BUNU GÖSTERDİ

    AKP’nin, Cumartesi günü yaptığı kongrede, bu durum çok açık biçimde görüldü. Başbakan ve Parti Genel Başkanı’nın belirlemesi gereken MKYK (Merkez Karar ve Yönetim Kurulu) listesini, yine Tayyip Bey belirlemişti.

   Tayyip Bey, partiden bir türlü elini çekmiyordu. Ahmet Davutoğlu da, “Bu işler, artık senin işin değil, sen karışma” anlamında ve kibarca buna karşı koyamıyordu.

    50 kişilik MKYK listesine Davutoğlu’nun tek bir kişiyi sokup sokmadığı bilinmiyor.  Seçilen isimlere bakılırsa, hemen hepsi  Tayyip Bey’in seçtikleri.

                                                    LİSTE İLGİNÇ

            Eski 50 kişilik listenin 31’i değişmiş ve yenilenmişti. Eski topların çoğu dışlanmıştı.

   Bülent Arınç’la, Hüseyin Çelik’in gidecekleri belliydi. İkisinin de, “Paralel” dedikleri Fethullah Gülen örgütünden oldukları çok açıktı. Bunu kendileri de söylüyor ve Gülen Cemaati’ne övgü düzmeye devam ediyorlardı. Bu yetmiyormuş gibi Bülent Arınç, Tayyip Bey’i de sıklıkla eleştiriyordu.

      Ben, ötekilerine değil de, en çok Hüseyin Çelik’in dışlanmasına sevindim. AKP iktidarının ilk döneminde Milli Eğitim Bakanlığı yapan ve teşkilatı dejenere edip, eğitimi bugün içinden çıkılmaz hale getiren, bu Hüseyin Çelik’tir.

      Öğrencilere parasız verilen ders kitaplarının basım ve dağıtımında, kitapçılarla  “çıkar” üzerine işbirliği yaptığını ve o konuda büyük yolsuzlukların yaşandığını, bizzat kitapçılardan dinlemiş ve basından izlemiştim.

     Esasen, bu kişinin “laf ebeliği”nden öte, hiçbir devlet adamlığı vasfı taşımadığı görüldü. Bir zamanlar, Doğru Yol Partisi’nde bir koltuk kapmaya çalışırken, beceremeyince AKP’ye geçen bu zatın, Cemaat yanlısı olduğunu Tayyip Bey bile fark etmemişti. Geç oldu, ama ondan nihayet kurtuldular.

                                                   ŞİMDİ, NE OLACAK?

     Dolu dizgin seçime gidecekler. Onların tek hedefi var. “Seçimi tek başına kazanmak.” Hatta, biraz daha ileri gidip, Anayasayı değiştirebilecek bir sayıyı yakalayıp, Tayyip Bey’i Başkan yapmak.

    Seçimi kazansalar da, kaybetseler de Ahmet Davutoğlu’nun koltuğu sağlam değil. Davutoğlu, kısa süren Başbakanlık anılarını yazmaya başlayabilir.

     Eskilerin, “İnsan, hayal ettiği müddetçe yaşar.” sözüne inanırım. Herkesin kurduğu hayaller vardır ve benim de olmuştur.

     Lakin, AKP’nin kurduğu hayallerin artık gerçekleşmesine imkan yoktur. Seçim hileleri bile, onları artık hayallerine kavuşturamaz.

       Şehit cenazelerinin gelmediği gün yok. Herkes, tedirgin ve yarınından emin olmadan hayatını sürdürüyor.

      Bu iktidar, devletin bütün imkanlarına rağmen, bu terör belasını yok edemedi, edemiyor. Çünkü, işbirliği yaptığı batılı  güçler buna izin vermiyor.

      O halde, memleketin ve milletin selameti için, bu iktidar artık gitmelidir. Benim, şahsen hiç biriyle kişisel bir hesabım ve husumetim yoktur.

      Vatana olan borcunu ödemek için koşan bu milletin çocuklarının, her gün tabutların içinde geri dönmelerini, içim yanarak izliyorum.

       Şehitlik, çok yüce bir mertebedir. Her mertebeye kolayca erişen iktidar mensup, yandaş ve yalakalarının çocukları, bu mertebeye acaba neden erişemiyor. Güçleri mi yetmiyor? Onları engelleyen mi var?

      Tabii ki hiç biri. Onların canı çok tatlı. Çünkü, onların canları can, bu milletin çocuklarının canları “Patlıcan”

      Bu terör belasını artık yok etsinler. Bunu yapabilirlerse, herkes oyunu gizli verirken, ben onlara oyumu açıktan vereceğim.