|
||
Araç amacın önüne geçti... | ||
Köşe Yazıları Haberi | ||
Toplumumuz giderek hep tatminsiz, mutsuz ve yalnız insancıklar olduk. Bizler küçüldükçe faturalarımız büyüdü, borçlarımız kabardı ama biz hala küçücüğüz, büyüyemedik. Sistem toplumumuzu öyle hale getirdi ki, araç amacın önüne geçti. Sistem bizi bu hale getirdi ve getirmeye de devam ediyor. Artık kazanmanın yerini emek sarf etmeden, alın teri dökmeden kolay yoldan kazanmak aldı. Güçsüzü ezmek, zalimi alkışlamak, güçsüzün kafasına vurup elinden ekmeğini almak, kolay kazanmak uğruna başkalarını kullanmak, kırmak başarılı akıllı insan oldu. İnsan her ne yaparsa yapsın illaki öncelikle sağlıklı bir ruh yapısına sahip olmalı. Bu durum kişinin kendi ile barışık yaşamasını, insanları, birlikte yaşamak zorunda olduğu diğer canlıları ve hayatı sevmesini, onlara karşı sorumlu, saygılı, dürüst şefkat ve merhametli davranmasını gerekli kılar. Bu bağlamda insan Pozitif düşünmeli, kendini çıkmaza sokacak eylemlerden uzak durmalı. Zira" Güzel gören güzel düşünür, güzel düşünen hayattan tat alır." Her insan huzur ve güven içinde yaşamak, dostluğun ve sevginin var olduğu ortamlarda olmak ister. Bulundukları yerlerde sevgi, saygı, huzur, mutluluk, barış, kardeşlik, hak ve adaletin özlemini duyar. Lakin özlediği bu ortamın oluşması yönünde kendisi gayret göstermek istemediği gibi, dostluğu, güler yüzü, güzel sözü karşısındaki kişilerden bekler ya da bu ortamları sağlayacak birilerinin çıkmasını bekler durur. Bu yönüyle de insan toplumsal bir varlıktır. Yaşadığı toplumun olmazsa olmaz taşlarından biridir. Kendini yaşadığı toplumdan ve o toplumu ilgilendiren değerlerden soyutlayamaz. Hal böyle iken toplumun bir parçası konumunda olan her birey de, özlemini duyduğu değerlerin oluşması, yerleşmesi, gelişmesi ve devamlılığının sağlanması adına üzerine düşeni yapması gerekli değil mi? Herkesin imkanları doğrultusunda, büyük küçük, az çok yapabileceği mutlaka bir şeyler vardır. Yolda gördüğü kırık bir cam parçasını kaldırıp çöpe atmak, bu yakıcı sıcak yaz gününde susuzluktan açlıktan takatı kesilmiş hayvanlar için evinin bir köşesine bir tabak yemek veya su koymak,yaşlı ve kimsesizleri ziyaret edip gönlünü almak, birilerine selam vermek, tebessüm etmek insanlara iyi niyetli dürüst davranarak dostluk için küçük kapılar aralamak, birliği güçlendirmek, milli manevi değerlere sahip çıkılması yönünde önderlik ve örneklik ederek teşvik etmek, evinde sokağında, mahallesinde hoş olmayan göze hoş görünmeyen olumsuzlukları düzeltmek gibi yükte ağır pahada hafif erdem sayılan güzel davranışları yapmak insana ne kaybettirir? Hiç bir şey... Yapıldığında hem kendine ve hem de yaşadığı çevreye çok şey kazandırır. Nedendir bilinmez bunları yapmak insana zor geliyor. Kolay değil elbet gönüller arasında pencere açmak sevgi, dostluk bağları kurmak emek ister, sabır ve özveri ister. Eğer herkes kendi çıkarlarını düşünerek hareket eder, konuşur ve kendi çıkarlarına göre davranışlarda bulunur, yalnızca kendi rahatını düşünerek yaşarsa, bencil, huzursuz, mutsuz, agresif insanlardan oluşan bir toplum halini alır. Hak hukuk adaletin kişilere göre farklılık gösterdiği bozuk ve bozguncu bir düzen hakim olur. Oysa biz ne yapıyoruz? Kapitalist dünyanın aldatıcı büyüsüne kaptırdık kendimizi gidiyoruz. Her türlü kazanımlarımız "Ben" merkezli... Hayatımızda yer eden her şeyi maddi bir değerle ölçüyor, her insana bir etiket yapıştırıyoruz. Son yılların iletişim ve teknoloji çılgınlığı, televizyonların ışıltılı dünyası da bizim maddeciliğimize çanak tutuyor. Pahalı en iyi son moda olan ne varsa alıyoruz, ve doymak bilmiyoruz. Hep bir tarafımız aç. Giderek hep tatminsiz, mutsuz ve yalnız insancıklar olduk. Bizler küçüldükçe faturalarımız büyüdü, borçlarımız kabardı ama biz hala küçücüğüz, büyüyemedik. Biz bu yaşama alıştık veya alıştırıldık. Artık kazanmanın yerini emek sarf etmeden, alın teri dökmeden kolay yoldan kazanmak aldı. Güçsüzü ezmek, zalimi alkışlamak, güçsüzün kafasına vurup elinden ekmeğini almak, kolay kazanmak uğruna başkalarını kullanmak, kırmak başarılı akıllı insan oldu. İçimizde büyüttüğümüz hırslarımız, bizi küçülttü. İnsanlığımızı, dostluğumuzu, dostlarımızı, saygınlığımızı, toplumsal benliğimizi kaybettirdi. Düzensiz, sistemsiz, kalitesiz bir yaşam sürmemize neden oldu. İnsana verilen değer neredeyse kalmadı. İnsanın kazandığı paranın değil, paranın kazandığı insanların değeri arttı… Araç amacın önüne geçti...
|
||
|
||
Etiketler: |
|
Bu modül kullanıcı tarafından yönetilir, ister kod girilir ister iframe ile içerik çekilir. Toplamda kullanıcı 5 modül ekleme hakkına sahiptir, bu modül dahil tüm sağdaki modüller manuel olarak sıralanabilir.