Sayın Erdoğan, uzatmaları oynuyor. AK Parti değilse bile Erdoğan’ın miladı doldu. İnsanları kullandığı gibi iktidar gücünü de kullanacak. Ama tarihsel olarak ortaya çıkan bu durumun sonucu değiştireceğine inanıyorum. Tıpkı 7 Haziran genel seçimleri öncesinde oynadığı rol gibi.
İktidarın, Kürt sorununu barışçıl yollarla çözme mantığı, Kürtlere, siyasi haklardan ziyade sosyal ve kültürel hakların verilmesi yani doğasında olan bu hakların lütfedilmesi mantığına dayanıyor. Bu politika, sürecin çökmesi anlamına geliyor. İktidar, seçimlere kadar zaman kazanmak için uzatmalara oynamıştı. Şimdi ise, aynı uzatmalar koalisyon hükümetinin kurulmaması için oynanıyor.
Biz toplum olarak hikayeleri severiz. Ben de okuduğum bir hikayeyi sizler ile paylaşmak istiyorum. Ülkenin birinde siyasete çok hakim bir parti vardı. Halk tarafından destekleniyordu. Başbakan seviliyordu. Ülke demokrasi ile yönetiliyordu, parlamenter siyasi rejim uygulanıyordu ve Cumhurbaşkanlığı seçimi yaklaşmıştı. Cumhurbaşkanını "Halk" seçecekti. Halk demokratik bir seçim sonunda hükümetin başında bulunan Başbakanı Cumhurbaşkanı yaptı. O da Cumhurbaşkanı olduktan sonra partisinin başına bir başka siyasi yandaşını atadı ve Cumhurbaşkanı olarak görevine devam etti. Gel zaman, git zaman seçim zamanı yaklaştı. Ancak Cumhurbaşkanı, Başbakan ve siyasi partisinin yaptığı seçim kampanyasını beğenmedi, kaybedeceklerini gördü, bu seçime destek vermesi gerektiğini düşündü. Ama demokratik bir rejimde Cumhurbaşkanı olarak destek veremezdi. O ad gerekeni yaptı, "İstifa" etti Cumhurbaşkanlığından. Muhalefet partileri ve hükümet ile de anlaştı ve seçime iki sandık ile gidildi, birisi "Parti" sandığı, diğeri tekrar Cumhurbaşkanlığı sandığı.
Halk seçim günü iki sandıkta oy verdi. Sonuç; hem Cumhurbaşkanı seçilemedi, hem hükümetten düştüler, yani ortada ne Başbakanlık kaldı, ne Cumhurbaşkanlığı.
Nasıl hikayeyi beğendiniz mi? Hadi canım bunun nesi hikaye diyebilirsiniz, sonunu uydurmuşsun diyebilirsiniz. Halbuki bu anlattıklarım tamamen "Gerçek." Yaşanan yer SIRBİSTAN, bu bahsettiğim olay da öyle çok eski değil, 2013 seçimleri, yani 2 sene önce. Boris Tadiç, kurduğu hükümette Başbakanlık yaparken, rakibi Tomislav Nikoliç ile Cumhurbaşkanlığı yarışına giriyor ve "Halk" Boris Tadic’i seçiyor. Tarih 2012. Tadiç partisinin başına Cvetlokoviç’i atıyor ve 2013 seçimlerine geliniyor. Sonuç aynen bahsettiğim gibi Tomislav Nikoliç ezici bir üstünlükle tek başına iktidar oluyor ve kendisi Cumhurbaşkanı, partisi ise hükümet oluyor. Bu arada Cumhurbaşkanlığını istese uzun bir süre daha götürebilecekken, partisi ve idealleri uğruna, istifa edip tekrar partisinin başına geçen Boris Tadiç ise bir efsane oluyor, "Demokrasi" efsanesi, adından saygıyla bahsediliyor.
Yaptığım bir araştırma sonucunda Sırbistan'da böyle bir seçim yaşanmış. Umarım, bizim cumhurbaşkanımız sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın akibeti de böyle olmayacak. Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan koalisyondan yana değil, uzatmaları oynuyor, oynuyor ki, erken seçime gitsin. Erken seçimde tek başına iktidar olsun. Türkiye'ye başkanlık sistemini getirsin. Başkanlık sistemini getirsin ki, padişahlığını ilan etsin. Ne diyelim haydi hayırlısı olsun...
|