Eleştiriye tahammülü olmayan bir zihniyetten yenilik beklemek mümkün değil. Eleştirmek keyif verici bir şey değildir. Ama suya sabuna dokunmadan ellerimiz tertemiz olmuyor işte. Bazen de eleştiriyoruz. Art niyetli, değiliz. Kıskançlıktan, fesatlıktan eleştiri yapmıyoruz.
Eleştirilerimiz tamamıyla iyi niyetli olup, kimseyi zan altında bırakma bir amacımız yok. Tamamıyla iyi niyet ve hoşgörülü bir eleştiri yapmaktayım. Lütfen biraz eleştiriye tahammül edelim. Nasıl ki beğendiğimiz bir takım çalışmaları methedebiliyor isek, dostlarımızla gurur duyuyorsak, beğenmediğimizi de eleştiriyor isek, "Salakça, fesatlıkla, kıskançlıkla ve reytinsizce'' göndermelerine maruz kalmayalım. Hepimiz methetmesini bildiğimiz gibi, seviyeli eleştirilerde de bulunmasını bilmeliyiz. Eleştirimiz haksız da olabilir. O zaman seviyeli bir cevap verilebilir.
Eleştirmek; bir kişinin, bir düşüncenin, bir yargının veya bir eserin, doğru ve yanlışlarını açığa çıkarmak, gerçek değerini ve doğruluğunu incelemek, tespit etmek ve değerlendirmektir. Yani eleştiri, doğruyu bulma, iyiyi hakim kılma ve onu yayma çabalarının ürünüdür. Bunlarla birlikte eleştiri her zaman karşı taraf açısından doğruyu bulma, yayma çabası, daha ileriye taşıma geliştirme gayreti olarak değerlendirilebilir. Eleştiri; hem sorun hem de çözüm olan, hem geliştiren hem tökezleten, hem ağlatan hem güldüren, hem değer kazandıran hem de kaybettiren bir ifade biçimidir. Biz de toplumumuzda eleştiri hakkında bilinen doğru ve yanlışlara şöyle bir bakalım ki; eleştiri yaparken ve eleştirildiğimizde muhatabımızı yanlış anlamayalım, iletişim problemi yaşamayalım:
*Eleştiri yol gösterici olduğu, doğrultma çabası ile yapıldığı sürece değerlidir. Eleştirinin hedefi yanlışı yıkmak olmalı. İnsan eleştiriyi kendi doğrularına göre değil Allah’ın doğrularına göre yapmalıdır. * Eleştiri kişilik kazandırmak için yapılır, muhatabın kişiliğini bozmak için değil. * Eleştiri yıkıcı değil aksine ustalıkla yapıcılıktır. * Eleştirmek sıkıntı üretmek demek değil, önceden oluşmuş sıkıntılara çözüm sunmaktır. Zaten kaliteli eleştiri de alternatif çözüm üreten eleştiridir. * Eleştiri “ayağını nasıl kaydırabilirim” demek değil, “daha iyisini nasıl birlikte yapabiliriz” demektir. * Bu yapılırken de lisanı hal ile iyi niyet hissettirilmelidir. * Eleştirmenin kötüleme olmadığını unutmayarak, eleştirmenin tartışmaya dönüşmesine izin verilmemelidir. * Sürekli olumsuz eleştiri; pasifleştirme, cesaret kırma gibi kötü etki oluşturur. * Eğer ortaya konulmuş bir eser ve benzeri yapılar gözle görülür, elle tutulur yanı varsa, bunları da görmezlikten gelmemek gerekir. Aksine insana kör derler. * Sürekli olumsuzluklar değil; yapılan güzel işler, doğrular, olumlu gelişmeler de gündeme getirilmelidir. * En mükemmeli beklemek ve istemek bazı güzelliklerin sönmesine neden olabilir. * Eleştiride suçlama, motivasyonu azaltarak hizmet kalitesini düşürür. Bu nedenle üslup noktasında dikkatli olunmalı suçlayıcı, yıkıcı, aşağılayıcı ve kırıcı üsluptan kaçınılmalı.
Unutulmamalıdır ki suçlayarak yapılan eleştiri iletişimi kapatır. Eleştiriye tahammülü olmayan kişilerinde kendi kapılarını kendisi kapatır. * Eleştiri cümleleri hakaret içerikli, alaycı ve küçümseyici ifadeler taşıyan, yargılayan cümleler barındırmamalı. * Ayrıca eleştirme kavga etmeye ve bağırmaya kesinlikle dönüştürülmemeli. Çünkü eleştirmek kavga etmek demek değildir.
Eleştiriye tahammülü olmayan bir zihniyetle nasıl anlaşılabilirsin ki, Aslında insanlar olumlu veya olumsuz eleştiriye açık olmalı. Yani insan doğasının en normal olaylarından biri zaten eleştiriye tahammül etmek. Oysa bizim gibi az gelişmiş toplumlarda eleştiriye tahammülümüz yok. Eleştiri zamanla tahammül edilemez bir varlığa doğru terfi eder. Kendini boy aynasında değil, dev aynasından bakan zihniyettir. Aslında eleştiri iki yönlüdür. İyi olanı da var, kötü olanı da. Kişiliği oturmamış insanlarda her ikisi de tepki toplar. İyi yönde eleştirdiğinizde, götü kalkar; kötü yönde eleştirdiğinizde de sizi boğazlar.
Okumayan, sorgulamayan, ezberlenmiş cümlelerle yetişen, kültürü tv'deki dizilerden, magazin programlarından, saçma sapan sitelerden ibaret sayan bir toplumun hiçbir şeye tahammülü olmaz. Ben bir yerde okumuştum, şöyle diyordu. "Siz siz olun birine özgür olmadığını söylemeyin, bunu kanıtlamak için kalkıp sizi vurur". Bu söz bizim toplumun karakterini özetler nitelikte. Eleştirmek gerekirse; gerçek hayatı, böyle sanal platformlarda eleştiriceğimize, sanal ortamı, sanal ortamda eleştiriyoruz. Nereye doğru gidiyoruz? Bu teknoseksuallik nereye kadar? Eleştriyi kabul etmeyen, kendisine her daim itaat edilmesini isteyen zihniyettir. Büyük ihtimalle hakkında yapılan eleştirilerin doğru olduğu kişidir. Her an karşısındakiyle kavga etmek isteyen zihniyetin ta kendisidir. Her insanın bir parça dahil olduğu zihniyettir. "Benim doğrularım mutlak doğrulardır" diyen zihniyet. Hiç bir zaman ilerleme kaydedemeyecek olan zihniyettir. Eksikleri gözüne sokulunca rahatsız olarak etrafına saldırmaya başlar ve tahammülü zor bir zihniyettir.
|