|
||
Başkan a Mezar Olan Araba! | ||
Köşe Yazıları Haberi | ||
Diyanet İşleri Başkanı’mız, milyon liraya satın aldırdığı makam aracı Mercedes için tepki alınca; “Bu, bana artık mezar oldu.” demişti. İstemeyerek de olsa, aracı geri vereceğini söylemişti. Sonra ne mi oldu? Bugün Cuma. Cuma günleri, İslam Dini’nde Müslümanların bayramıdır. Bu mukaddes dinin ülkemizdeki mürşidi ise, Diyanet İşleri Başkanlığı’dır. Birkaç yıl önce, yine bu köşede yayınlanan bir yazımda, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın kuruluşundan ve hizmetlerinden bahsetmiştim. Başkanlık, Cumhuriyetin kuruluşundan hemen sonra, Şer’iye Vekaleti’nin kaldırılmasıyla 3 Mart 1924 günü kurulmuştu. Kuruluş kanununa göre, İslam Dini’nin ibadet, ahlak ve dini konularda toplumla ilgili öteki işlerini düzenlemek, bu konuda toplumu aydınlatmak, ibadet yerlerini yönetmek gibi… görevleri vardı. Geçen 80 yıl içinde, ne siyaset ona karıştı, ne de o siyasete bulaştı. Adalet ve Kalkınma Partisi iktidar olduktan sonra işler değişti ve bu kurum siyasi amaçla kullanılmaya başlandı. Önce, kurumunu kullandırmak istemeyen Başkanı’nı değiştirdiler. Getirdikleri yeni Başkan da istedikleri gibi çıkmayınca onu da değiştirip, bugünkü Başkan Mehmet Görmez’i bu göreve getirdiler. MEHMET GÖRMEZ, TAM SOYADI GİBİ … Yeni Başkan Mehmet Görmez, daha önce Başkan Yardımcısıydı. Teşkilatı iyi tanıyordu, siyasetin ondan ne beklediğini de iyi biliyordu. Karşılıklı güven sağlanınca, Beyoğlu eski Müftüsü’nün açıklamasına göre yeni Başkan, 400 bin lira harcatarak, önce lojmanını yeniledi. Oysa, lojman yeni, temiz ve masrafsız kullanılabilir durumdaydı. Üstelik, temsilcisi olduğu İslam Dini’ni Kur’an hükmüne göre, “israf haramdı.” Olay, basına yansıdı, ama hiç kimsenin umurunda bile olmadı. Başkan Görmez, Türkiye’de devlet bütçesinden 6 Bakanlığa ayrılan paranın toplamından daha fazla bir bütçeyi yönetiyordu. Üstelik, çok zengin Vakıflardan biri olan Diyanet Vakfı’nın da Başkanıydı. İRŞAT MAKAMI, RÜŞVETİ GÖRMÜYOR Diyanet İşleri Başkanlığı, Türkiye’nin gündemini izliyor ve günün olaylarına göre hazırladığı vaazları, Cuma hutbelerinde İmamlara okutuyordu. 17-25 Aralık Yolsuzluk ve Hırsızlık Operasyonları’ndan bir hafta önce, “Rüşvet ve Yolsuzluk” üzerine de bir vaaz hazırlatmıştı. Ne var ki, olay patlayınca, hutbeler hiçbir camide okutulmadı. Oysa, tam sırası ve tam da zamanıydı. Konu, basına yansıdı. Yaşanan bu olay, daha sonraki zaman içinde sürekli Türkiye’nin gündeminde kalsa da, Diyanet’in gündemine bir türlü girmedi ve hazırlanan hutbe çöpe atıldı. İMAM ESNERSE, CEMAAT UYUR Yine öyle oldu. İktidar, israfın göbeğine oturunca, Diyanet de ondan geri kalmadı. Başkan’a, verdiği talimat üzerine yeni ve zırhlı bir Mercedes makam arabası satın alındı. Fiyatının bir milyon liranın üstünde olduğu söylenince, Diyanet “Hayır, 350 bin lira” dediyse de, faturası ortaya çıkınca kabullenmek zorunda kaldı. Diyanet Vakfı’nın parasıyla alındığı söylenince de, “Hayır, devlet bütçesinden alındı.” dendi. Oysa, ikisi de kamunun parasıydı. İki yanlış, bir doğru etmedi. BAŞKAN, “BU ARABA BANA MEZAR” DEDİ. Diyanet İşleri Başkanı’mız, iyice zorda kalınca; “Bu araba, bana artık mezar oldu. İbret-i alem için, derhal iade edeceğim.” dedi. Başkan, “İbret-i alem” sözünü çok yerinde kullanmıştı. Çünkü, iktidarın saltanat arabalarının sayısı bilinmiyordu. Başkan, bu davranışı ile onlara “ibret” olacağını sanıyordu. Araba çok lükstü. Alttan ısıtmalı, üstten soğutmalıydı. Başkanın hiçbir düşmanı olmadığı halde, kurşun geçirmezdi. Kısacası, mezar olabilecek hiçbir tarafı yoktu. Ama, oluşan tepkiler üzerine, Başkan doğru söylemişti. BAŞKAN, SÖZÜNÜ TUTTU (!) Başkan Görmez, doğruyu görüp sözünü tuttu ve arabayı geri çevirdi. Başta, rüşvet ve yolsuzluk konusu olmak üzere, iktidarın haram eylemlerini vaazlara almadığı için, iktidardan tam not almıştı. Bu kere, Cumhurbaşkanı’nın teklifi ve talimatı üzerine, kendisine verilen çok daha lüks ve pahalı olan bir Mercedes arabayı kabul etti. Oysa, olayı yakından takip eden halkımız, “Diyanet İşleri Başkanı, bu arabayı katiyen kabul etmez. Önceki hatasından döndüğü ve haram olan israftan kaçındığı için mutlaka tövbe etmiştir, yeni bir hata yapmaz.” diye düşünürken, tam tersi oldu. “NEFİS, HARAM TANIMIYOR” Bu söz, sadece nefsine yenilenler için geçerlidir. Tarih boyunca, din işleriyle uğraşıp da, nefsine yenilen çok insanlar olmuştur. Daha da kötüsü, salt dünya nimetleri için, dini sömürenler de çok olmuştur. En canlı örneklerden biri, halen ülkemizi idare etmekte olan siyasi iktidarın, yüce dinimizi –tabir uygunsa- iliğine, kemiğine kadar sömürmesidir. Diyanet İşleri Başkanı ise, nefsine yenildiğinden değil, devleti yöneten otoriteyi kırmamak için bu aracı kabul etmiş olmalıdır. Geri verdiği araç ona mezar olduğuna göre, bu onun için daha da ürkütücü bir çukur olmalıdır. Bu arabayı da tez zamanda geri vermeli ve bu azaptan kurtulmalıdır. |
||
|
||
Etiketler: |
|
Bu modül kullanıcı tarafından yönetilir, ister kod girilir ister iframe ile içerik çekilir. Toplamda kullanıcı 5 modül ekleme hakkına sahiptir, bu modül dahil tüm sağdaki modüller manuel olarak sıralanabilir.