Siyasette liderliğin anlamı sadece liderin niteliğiyle ilgili değildir. Liderle kendisini özdeştiren geniş kitleler liderin şahsında kendilerini seçilmiş gibi hissederler. Tarihin her döneminde mevcut olan liderlik sosyal bir olgudur ve kitleleri peşinden sürükleyebilecek niteliklere sahip olmayı
gerektirir. Önceki yüzyıllarda liderliğin tamamen doğuştan gelen özelliklere bağlı olduğu düşünülmüş, ancak bu özelliklerle birlikte sonradan eklenen yaşam deneyimleri ve kültürel birikimin de önemli olduğu saptanmıştır.
Türkiye’de son dönemlerde oldukça sık tartışılan ve daha çok dış görünüşe yönelik olarak kavramlaştırılan siyasi imaj, günümüzde gerçeği temsil etmek yerine, seçmenlere cazip gelmek üzere yaratılmış gerçekliğin yeniden üretilmesi olarak görülmekte ve algılanmaktadır. Siyasi imaj, dış görünümden başlamakta ancak tarihten günlük hayata, kültürden ideolojiye, politik kampanyalardan reklamlara, biçimden içeriğe kadar elde edilen bilgi ve verilerin değerlendirilip, yorumlanmasıyla oluşmaktadır.
Seçimlere sayılı günler kala, tartışmalar daha çok partilerin seçim vaatleri üzerinden yürütülüyor.
Liderlerin niteliği ve seçim programı önemli olmakla birlikte, bunların seçmen eğiliminin belirlenmesindeki rolü öyle sanıldığı kadar önemli değildir. Seçmen davranışının, Türkiye'deki geleneksel eğilimi ve liderin o parti içinde oynadığı rolle doğrudan doğruya bağlantılıdır. Seçmen kendisini bir liderle özdeşleştirdiği ölçüde partisine destek sunuyor. Yani ülkemizde siyasi başarıda liderliğin önemi birinci planda.
Seçim meydanlarında en çok konuşulan ve eleştirilen vaatlerin yanı sıra liderlik vasfının geliştirilmesi ve seçim meydanlarında yaptığı başarılı konuşmalar liderliğinin daha da büyüme şansı yakalama imkanı sağlayan liderler bu şansı kullanmak için her şeyi yapıyor. Kimi liderler Eş başkanlık "fetişizmi" yapılarak ortaklıktan oluşan liderlik olgusu görünmez duruma getiriliyor.
Cumhurbaşkanı seçimlerinde "eşbaşkanlığın" olmayışı bu konuda bir rahatlık sağlamıştı. Ayrıca HDP'nin kendisine örnek aldığı SYRIZA'da eş genel başkanlık sisteminin olmadığını kimse görmek istemiyor. HDP'nin olumsuzlukları eş başkanlıkla sınırlı değil, tartışmaların yönü liderlerin niteliği ve bildirgeye çekildikçe Demirtaş'ın liderliği ikinci plana düşüyor. Bu da kısır tartışmalara neden oluyor.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Cumhurbaşkanı olmasına rağmen, AK Parti'nin seçim programına bizzat katılması, Erdoğan sonrası AK Parti'deki lider boşluğuyla ilgilidir. Çünkü Erdoağan kendisine oy veren seçmenle bağını iyi biliyor.
Siyasette liderliğin anlamı sadece liderin niteliğiyle ilgili değildir. Liderle kendisini özdeştiren geniş kitleler liderin şahsında kendilerini seçilmiş gibi hissederler.
Cumhurbaşkanı seçimlerinin en önemli sonuçlarından biri de Kürt siyasetinin ilk kez tarihin garip cilvesinin yarattığı talihle Selahattin Demirtaş'ı legal bir Kürt siyasi liderliğini ortaya çıkarmış olmasıdır. Bazıları bunu HDP Projesinin başarısına indirgeyerek Demirtaş'ın Kürt siyaseti için meydana getirdiği bu lidelik gerçeğini gölgelemeye çalışsa da bunda bir değişiklik
olmaz. Burada önemli olan husus Demirtaş'ta vukubulan bu temsil ehliyetini göz önünde bulundurarak bu konuda mücadelesine devam etmesidir. Böyle değerlendirme yapmak Kürt siyasetinin örgütlü-ideolojik yapısını gözetmemek anlamına gelmez. Tersine ilk kez örgütlü-ideolojik yapı kendisini niteliksel bir sıçrama yaptıracak bir liderliğe kavuşmuştur. Demirtaş'ın şahsında gerçekleşen bu liderlik Türkiye ve Ortadoğu halklarının da umudu olmuştur. Kürt siyasetine karşı bir engelleme olduğu bilinen %10 barajının aşılabileceği bu seçimle ortaya çıkmış bulunmaktadır. Burada elde edilen başarı salt barajın aşılması değildir. Kürt siyaseti hem Kürt toplumunda hem de Türkiye'de yaşayan topluluklarda illegalite yönünde oluşan yargıları da yıkmıştır. Kürt siyaseti içinde siyaset yapmanın, oy vermenin, destek vermenin suç olmadığı bilinci kendisini en üst düzeyde göstermiştir. Bunun oluşmasında Demirtaş'ın Cumhurbaşkanlığı adaylığı ve gösterdiği yüksek başarının payı büyüktür. AK Parti'nin Cumhurbaşkanı seçimlerinde Demirtaş'ı hedef noktasına koymasının en büyük nedeni Demirtaş'ın liderliğinde oluşan Kürt Siyasi Hareketinin meşruiyetini gölgelemektir. Kobani'ye destek eylemleri nedeniyle Demirtaş'a yüklenmesi bu nedenledir. Ancak AK Parti bunda başarılı olmamıştır. Çünkü geçmişte aday bulmakta zorluk çekme bu seçimde yaşanmamıştır. Rekor düzeyde başvuru olmuş, Türkiye'nin her yerinde adaylar gösterilmiştir.
Kürt siyaseti, Demirtaş'ın enerjisine enerji katarak daha büyük başarılar elde edebilir.
Cumhurbaşkanı Seçimleri kendisine özgü seçimler olsa da Kürt siyasetinin geleceği bakımından dikkat çeken en önemli gelişme, 30 Mart seçimlerinde diğer bölgelere göre az oyun alınmış olduğu bazı bölgelerde yeterli başarının gösterilmemiş olmasıdır. Kürt siyaseti önümüzdeki seçimlerde buradaki yetmezlikleri gidermek zorundadır. Diğer yerlerde yaşanan artışın benzeri
buralarda da yaşanmış olsaydı Cumhurbaşkanı seçimlerinde %11'in üzerinde oy alınabilirdi.
Aşiretçiliğin ve aşiretler arası dengede devletin belirleyiciliği karşısında Kürt Siyasal hareketi gereken adımları attığı takdirde burada da başarının geleceği bilinmelidir.
Sonuç olarak Cumhurbaşkanı seçimlerindeki bazı yetmezlikler giderilip, Demirtaş'ı daha fazla eksen yapacak HDP, barajın çok üzerinde büyük bir başarı elde edebilir. Gösterilen adaylar ve seçim bildirgesinin olumlu niteliğiyle birleşen siyasi liderlik başarının yolunu açacaktır.
|