Aslan’dan fermanı aldıktan sonra Yağmur ormanlarının derinliklerine dalan Çakal, kara kara düşünmeye başladı. Çünkü biliyordu ki, Çakallar, kurt postuna bürünmekten ziyade; kendisi gibi ehlim sellim bir Çakal’ı, Kurtlar sofrasında parmaklarında oynatacakları birisinin gelmesini bekliyorlardı.
Yıllarca kurtların içinde olmalarına rağmen, bir türlü uslanmayan; her değişiklik süreç de başkaldıran Çakallar, bu kez bakalım kendisini nasıl karşılayacaktı.. Korkuyordu ama, iktidar hırsı korkularını bastırıyordu…
Gök gürültülü ve puslu bir günde yaşlı ağacın kovuğunda düşünmeye başladı; “Öncelikle kurtların meziyetlerini bilen, ama şahsi ihtiraslarını bir türlü dindiremeyen ve hala bir beklenti içinde olanları bulmam lazım. Onlara istediklerini veririm. Onlar da buna karşılık bana biat ederler. Zaten asıl kurtları yönetimden uzaklaştırdıktan sonrası kolay” diye düşündü..
Yağmur çişelerken çıktı kovuktan. Önce Başkurt tarafından sürüden kovulan kurtların yanına gitti. Kurtlar Çakal’ı görünce etrafında Yalınay gibi toplandılar. Alacakaranlıkta dişlerini ortaya çıkaran Kutların görünümünden içine biraz korku düşen Çakal, korkularını belli etmeden kurtların ortasında kalakaldı.
“Beni dinleyin. Aslan’dan ferman aldım. Bana Kurtları toplamamı ve size baş olmamı istedi.
Eğer bana yardım ederseniz, size istediklerinizi veririm. Kim ihale istiyorsa, kim Başkurt’un kellesini istiyorsa izin vereceğim. Ancak, önce birlik olmamız lazım”Kurtlar ve Kurt postundaki Çakallar, bu sözler üzerine kendi aralarında hırlaştılar. Sonra aralarından bir tanesi öne çıkıp, “Tamam. Anlaştık. Ama sonradan vaadinden dönersen seni parçalarız” diye de tehdit etmeyi unutmadılar.
Çakal, sinsi bir gülümseme ile “Bugüne kadar benden, size karşı bir hainlik gördünüz mü? Ben menfaatlerimizin müşterek olduğu durumlarda size göre hareket ederim. Bundan herkes emin olsun”
Ve anlaştılar.. Alacakaranlık, zifiri karanlığa dönerken, Çakallar ile Kurt postundaki Çakallar sinsi sinsi planlarını oynamak için harekete geçtiler.
Bu arada olup bitenleri haber alan baş Çakal, olanları ellerini oluşturarak seyrediyordu.Baş Çakal’a olanları haberdar eden kurttan türeme Çandır üç çakal, korku dolu ama biraz da görevlerini yapmanın verdiği gururla yeni görevlerini bekler gibiydiler.
Baş Çakal, Çandır çakalları bir müddet kısık gözlerle süzdü. Sonra “ Şu Başkurt her saldırıma, yalanıma ve iftiralarıma rağmen dimdik ayakta kaldı. Bütün planlarımı alt üst etti. Hazır bizim Çakal, kendini kabullendirmişken; bizde maddi imkanlarımızı seferber edelim de, bundan kurtulalım. Yoksa eninde sonunda Kurt Töresinin kurbanı olacağız.” Diye dişlerini gıcırdattı.
Baş Çakal’dan emri alan Çandır çakallar, burunlarını yerlere kadar sürterek reislerini selamladılar; “ Emriniz başımız üstüne Reis.” Diyerek, soluğu Sinsi Çakal’ın alternatif olarak kurduğu Çakal sürüsünün oluşturduğu Kurtlar sofrasında aldılar.
Zifiri karanlıkta baş başa verdiler. Çakal’a Baş Çakal’ın verdiği emri söylediler. Baş Çakal’ın verdiği bu destek, sinsi ve hain Çakal’ın iştahını kabartmıştı.
Dört Çakal, planlarını kurup, daha önceleri kurt postu giyip ortalığa her çıktıklarında Başkurt tarafından Kurt Töresi gereği cezalandırılan ve uzaklaştırılan kurt postuna bürünmüş Çakalların sürüsüne gittiler. Orada hain Çakal tarafından Baş Çakal’ın istekleri anlatıldı. Verdiği destek
gösterildi. Bir anda ağzı sulanan Çakallar sürüsü, gerisini ve geleceği düşünmeden Hain Çakal’a biat ettiler. Bu biat gurubunun içinde Akkurtlar’ın, bozkurtlar’ın, Leş Kurtları’nın, Beleşçi
Kurtları’nın, Çandır Kurtları ile Karasakallı Kurtlar’ın olması, birlikte saf tutmaları kimse tarafından yadırganmadı.
Hain Çakal’ın ağzı kulaklarındaydı. Emeline ulaşmış, yıllardır Kurt Postu içinde beslediği
Çakallar, işte bugün etrafında kenetlenmişti.
Şimdi geride yapacağı tek şey kalmıştı. Saf Kurtları kandırmak…
Her toplumda olduğu gibi, Kurtlar toplumunda da saf Kurtlar vardı. Bunlar Kurtlar sofrasının sonlarında yer alır, varlığı ile yokluğu belli olmazdı. Esen rüzgara göre hareket ederler, başkalarından kalan artıklar ile geçinirlerdi.
Hain Çakal, son merhalede bu saf Kurtları kandırmak için harekete geçti. Elinde Baş Çakal’dan gelen destek ile aralarına girdi; “Ey ahali ! Bundan böyle biline ki, ben varsam aç kalmayacaksınız. Biliyorum kurtlar leş yemez ama, ben size taze kuzu bulacağım. Siz tazesini yiyin, kalan leşler bana yeter” dedi.
O anda, gök görültüsünü andıran bir uğultu koptu…
Çakallar, Kurtlar Sofrası’nda olduklarını unutup, gerçek Çakal uluması ile gerçek yüzlerini
göstermişlerdi…
Gök gürlüyor, şimşekler yağmur ormanlarının derinliklerindeki Çakalların bu ulumalarını, Kurtlar Töresi’ni yöneten Kurtlar Meclisi’ne ulaştırıyordu…. Bitti.
|