|
||
Adalet in Cenaze Namazı ! | ||
Köşe Yazıları Haberi | ||
İkisi de İstanbul Adliyesi’nde, ikisi de aynı çatı altında. Biri Asliye Ceza’da, öteki Sulh Ceza’da hakim. Birisi için “Paralelci”, ötekisi için “İktidar Yanlısı” deniyor. Birinin yaptığını, öteki bozuyor. Sanki, adliyecilik oynuyoruz. Sene, 1961. Genç bir öğretmen adayı’yız. Gözlem ve inceleme için, okul bizi Kırklareli Helvacıoğlu İlkokulu’na götürdü. Okul yeni ve o günün şartlarına göre oldukça modern bir okuldu. Devlet okulundan ziyade, bir “Özel okul”u andırıyordu. Sınıfımızın yarısı 5/A, öteki yarısı 5/B şubesine girdi. Benim girdiğim 5/A şubesinde, öğretmen “Adalet” konusunu işliyordu. Hem de uygulamalı olarak. Bir öğrenci Hakim, biri Savcı, biri de Avukat olmuştu. Önceden hazırladıkları cübbelerini de giyip, mahkeme salonu gibi hazırladıkları bölüme oturmuşlardı. O güne kadar doğrusu bir mahkeme salonuna girmemiş ve bir yargılamayı hiç görmemiştim. Çocuklar, derse çok iyi hazırlanmışlardı. Sanık olarak seçilen bir öğrenciyi yargıladılar. Şahit dinlediler. Avukat savunmasını yaptı ve Savcı mütalaada bulundu. Duruşmayı, bir saat gibi tıkır tıkır işlettiler ve hakim kararını açıkladı. Bizim dikkatimiz, karardan çok mahkemenin işleyişi üzerineydi. Ama, hakimin kararı da, adaleti tecelli ettiren ve herkesin itirazsız kabul edeceği bir karar olmuştu. Duruşma bitti. Sınıf öğretmeni tahtanın başına geçti, “adaleti” ve onu dağıtan mahkemelerin işlevini, hakimlerin yetki ve sorumluluklarını anlattı. Öğretmen bunları anlatırken, kanunlardan ve hukuktan ziyade hakimlerin vicdanından söz etti. Öğretmeni, hepimiz can kulağı ile dinledik. Daha o zaman adaletin, kanun ve hukuktan ziyade, hakimin vicdanında şekillendiğini ve tecelli ettiğini öğrendik. Öğrendiklerimiz doğruydu, ama zaman içinde gördük ki, kimi yargı çevrelerinde uygulama böyle değildi ve adalet o sebeple beklendiği gibi tecelli etmiyordu. Dün, yine bu sütunlarda yayınlanan; “Vatandaş Hakimin, Hakim, İktidarın Kıskacında !” başlıklı yazımda da, biraz olsun bunu anlatmaya çalışmıştım. SANKİ, ADLİYECİLİK OYUNU İktidar, 10 yıl birlikte hükümet ettiği, ancak daha sonra yollarını ayırdığı Fethullah Gülen Cemaati ile savaşını sürdürüyor. Salt, 17 Aralık yolsuzluk ve hırsızlık operasyonunda tutuklananları kurtarmak için iktidar, Sulh Ceza Mahkemelerini kaldırıp, halk arasında “Mavi Bereliler” olarak adlandırılan Sulh Ceza Hakimliklerini kurdu. Tahliyeler sağlandıktan sonra da, bu hakimlerden şimdi dilediği kararı alabiliyor. Geçen yıl, Cemaatin Yayın Gurubu’nun Başkanı’nı, darbecilikle suçlayıp tutuklattılar. Peşinden de, çok sayıda Polis Amiri ve Memurunu, aynı savla Cezaevi’ne gönderdiler. Kimi sivillerle, kimi emekli ve muvazzaf askere kumpas kurmakla suçlanan Cemaatin silahı ters tepince, Silivri Cezaevi boşaltıldı. Bu kere, Cemaatin adamları, aynı Cezaevine konmaya başladı. İşin içinde “Kumpas” olduğu iktidar tarafından da kabul edildiğine göre, tarafsız yargının devreye girmesi ve yapılan haksızlıkların önlenmesi gerekiyordu. Yargı devreye girdi ve kumpasçılar tutuklandı. “Adalet, bundan sonra tecelli eder.” diye beklerken, işler yine karıştı. Balkondan ayakkabı kutusu göstereni sorgulayan, eleştiri nitelikli slogan atan 15 yaşındaki çocukları, “devlet büyüklerine hakaret ettin.” diyerek yargılayıp, cezalandıran adalet, yine tecelli etmedi ve kumpasçıları tahliye ediverdi. Cemaat yanlısı olarak nitelenen İstanbul 32.Asliye Ceza Hakimi, üstelik tatil gününde Cemaatin yayın organı yöneticisi ile, paralelci denilen çok sayıdaki Emniyet görevlisinin bir kalemde tahliyesine karar verdi. ADLİYE KARIŞIYOR ! Haberi duyan iktidar yetkilileri küplere bindi. Başbakan, “Onların gücü varsa, bizim daha çok gücümüz var!” mealinde sözler söyleyip mahkemeye, dolayısıyla kararı veren hakime ateş püskürdü. Bunun üzerine, talimatı alan 10.Sulh Ceza Hakimi yeni bir karar vererek, 32.Asliye Ceza Hakimi’nin tahliye kararının uygulanmaması için dosyayı tekrar karar merciine gönderdi. Bu defa, sanık avukatları küplere bindi. Hatta, bir avukat, “Bu karar uygulanmazsa, adliye önünde kendimi yakarım.” dedi. O, böyle konuşurken, bir Savcı kararı “yok hükmünde” sayıyor. Başka bir Savcı, kararı ağlayarak karşıladığını söylüyordu. İstanbul C.Başsavcısı ise talimatı vererek, tahliyeleri durduruyordu. Yani, tam bir “Adliyecilik Oyunu” oynanıyordu. Ortada, iki tane mahkeme kararı vardı. Söylenen o ki, birini Cemaatin hakimi, ötekini iktidarın hakimi vermişti. Yaptırım gücü iktidarda olduğu için, iktidarın dediği oldu ve sanıklar dışarı çıkamadılar. Dün, alelacele toplanan HSYK, 32.Asliye Ceza Hakimi’ni açığa alıverdi. Nice masum insanlar hakkında, mahkemelerde yanlış kararlar veriliyor. Şimdiye kadar, yanlış karar veren bir hakim hakkında, HSYK’nın toplandığı hiç görülmüş mü? Burada, iki karar da doğru olamayacağına göre, biri elbette yanlıştı. Yaygın kanı o ki, ikinci kararı veren ve iktidar yandaşı olduğu söylenen hakim, kanunu ve hukuku tanımıyor, yanlı ve yanlış karar veriyordu. Biz de, bu ve bunun gibi hakimlerin karşısına çıkıp, hakkımızı aramaya çalışıyorduk. Dünkü gazetelerde, iki ana başlık dikkatimi çekti. Birinde, “Adalet, Artık Yok Hükmünde !”, diğerinde ise; “Adaletin Cenaze Namazı kılınmalı !” diyordu. Çok korktum ve ürktüm. Söyler misiniz? Hakkımızı artık nerede arayacağız? İşte, işin ürkütücü ve korkutucu tarafı da buydu. Olaya ait haberleri izlerken, Kırklareli Helvacıoğlu İlkokulu’nda kurulan mahkeme aklıma geldi. Sınıf öğretmeninin sözleri ise, aklımdan hiç çıkmadı. Artık görüldü ki; izlediğimiz ve hak aradığımız bugünkü mahkemeler, çocukların kurduğu o temsili mahkemeleri bile aratıyordu. Gelin, dünkü yazımın başlığını bir kere daha hatırlayalım. “Vatandaş Hakimin, Hakim İktidarın Kıskacında!” Peki, Adalet nerede? --------------------------------------------- Dip Notu : Dün, Anayasa Mahkemesi’nin 53. kuruluş yılında konuşan Başkanı Zühtü Aslan, Cumhurbaşkanının gözünün içine baka baka, “Taraflarla anlaşmadan ve Başkanlık Sistemi’nde ısrar ederek, bir Anayasa değişikliği yapılamaz.” dedi. Başkan, bir Sulh Ceza Hakimi olsaydı, bu sözü söyleyebilir miydi? |
||
|
||
Etiketler: |
|
Bu modül kullanıcı tarafından yönetilir, ister kod girilir ister iframe ile içerik çekilir. Toplamda kullanıcı 5 modül ekleme hakkına sahiptir, bu modül dahil tüm sağdaki modüller manuel olarak sıralanabilir.