|
||
AYASPAŞA CAMİ ’NİN ALTINDA Define mi Var? | ||
Köşe Yazıları Haberi | ||
Olduğu söyleniyor, ama sadece söyleniyor. Arayan ya da gelip bakan çok olmuş, lakin henüz bulan yok. Defineciler, hala umutlu. Acaba, haklı mılar? İlçemizin tek tarihi eseri ve sembolü olan Ayas Mehmet Paşa Camii, uzun yıllardan beri define meraklılarının iştahını kabartıyor. Camii’nin, gerek duvar diplerinin derinliklerinde ve özellikle Minaresinin tabanında define olduğundan umutlu oldukları için, gözleri hep bu Camiinin üzerinde. Bu köşeyi izleyen okuyucularımın hatırlayacağı gibi, bu Cami hakkında zaman zaman çeşitli yazılar yazdım. Özellikle, bahçesindeki haziresinin talan edilmesinin ve tarihi önemini yitirmesinin, Camiye büyük zarar verdiğini anlatmaya çalıştım. KİMDİR, AYAS PAŞA? Kim olduğunu, elbette Saray’da yaşayan herkes biliyor. Sadece, bu ilçeye yeni gelenler ve kimi unutanlar için özetleyeyim. Arnavut asıllı, Osmanlı devşirmesidir. 1482 de Arnavutluk’un Avlonya şehrinde doğmuş, 1536-1539 yılları arasında Kanuni Süleyman’a 3 yıl Sadrazamlık yapmış. 1514 de, Şah İsmail’e karşı yapılan Çaldıran Savaşı’na ve Rıdaniye Savaşı’na, Yeniçeri Ağası olarak savaşa katılmış. Rodos Adası’nın kuşatmasında bulunmuş, 1526 da Kanuni ile Macaristan seferine katılmıştır. Bir ara Padişah’ın gözünden düşen Ayaspaşa, hava değişikliği için bu bölgeye gelmiş ve 1526-1533 yılları arasında Saray’da yaşamıştır. 1526 yılında bu Camiinin yapımına başlayan ve 1532 yılında inşaatı bitiren Ayas Mehmet Paşa’nın, Camide ilk Cuma namazını kıldırdığı rivayet edilir. Bir yıl sonra, tekrar Kanuni’nin yanına dönen Paşa, 1536 da Sadrazam İbrahim Paşa’nın boğdurulması üzerine, 15 Mart 1536 gecesi Padişahın fermanı ile Sadrazam olmuştur. Bu görevi 3 yıl sürdüren ve Sadrazam iken bir defa da ilçemize gelen Ayaspaşa, 1539’da baş gösteren Veba salgınının kurbanı olup, hayatını kaybetmiştir. Mezarı, İstanbul/Eyüp’tedir. Ayaspaşa, bu caminin dışında Cami, Medrese ve İmaret gibi başka hayır kurumları da yaptırmıştır. İstanbul’da, Fındıklı’nın üstündeki bir semte de adı verilmiştir. GELELİM, AYAS PAŞA’NIN DEFİNESİNE 1976-1977 yıllarında, kısa bir süre vekaleten İstanbul Kültür Müdürlüğü yapmıştım. Bir gün, Türbeler Müdürü’nü çağırıp, Ayaspaşa hakkında bilgi istedim. İyi bir Arkeolog ve Tarihçi olan Şube Müdürü, önce beni Ayaspaşa’nın mezarına götürdü. Hakkında, etraflıca bilgi verdi. Müdürün dağarcığında, bizim Ayaspaşa Camii hakkında da bilgi ve elinde belgeler vardı. Şube Müdürü’ne göre, Padişahın damadı Rüstem Paşa kadar değilse de, Ayaspaşa da zengin bir adammış. Parayı nereden bulduğunu bilemeyiz. Bilinen bir şey varsa, parasını hep hayır işlerine harcamış. Onun bu durumunu bilen tarihçiler, parasının bir kısmını yaptırdığı eserlerin altına ya da muhtelif yerlerine gömdüğünü belirtince, Ayaspaşa’nın bütün yaptırdığı eserler, definecilerin takibinde olmuş. İşte, İlçemizdeki Ayaspaşa Camii de, bu inanışla hep definecilerin ilgi alanına girmiş ve hiç çıkmamış. CAMİİ’NİN ATLATTIĞI BADİRELER 1532 yılında ibadete açılan Cami, tam 483 yıldan beri Müslümanlara hizmet veriyor. 27 Padişahın dönemiyle, 92 yıllık Cumhuriyet döneminde hep ayakta kalmış. Osmanlı döneminde, aralıksız Cami olarak halka açık olan bina, son Yunan işgali sırasında ve özellikle Balkan Harbi’nde Bulgarların saldırısına uğramış ve ibadete ara verilmiştir. Mihrabı, düz duvar haline getirilen ve Minberi kaldırılan Cami bir süre boş tutulmuş, bir süre de içinde koyun, keçi ve büyük baş hayvan beslenmiştir. Kubbesi ve dört duvarının dışında, büyük tahribata uğramıştır. Minaresi, 1938 yılında, şerefesine kadar yıkılmış ve yeniden yapılmıştır. Define meraklıları, daha o yıllarda Camiyi sık sık ziyaret etmişler ve özellikle duvar dipleri ile Minarenin tabanında define aramışlardır. Bulup bulmadıkları bilinmiyor. Ayaspaşa, servetini hayır işlerine harcadığına göre, toprağa neden gömsün? Daha sonraki dönemlerde yaşayanlar da, neden gömsünler? Bunların hepsi, birer yakıştırma. Doğru olan hiçbir şey bilinmiyor. Bilinen bir şey varsa, Cami hala define meraklılarının hedefinde. İKİ GİZLİ DOLAP’TAN NE ÇIKTI? Camiinin, halen devam eden ve önümüzdeki Ramazan ayında bitirilmesi beklenen onarımı sırasında duvarları kazılırken, duvarın içinden iki gömme dolabın çıktığı görüldü. Kapı girişinin sağındaki duvardan çıkan bu iki gömme dolabın, boş olmadığı konuşuluyor. Boş değilse, içinden ne çıktığı ve dolapları kimin bulduğu söylenmiyor. Belki de, hiçbir şey çıkmadı, ama dedi-kodu’su bitecek gibi değil. CAMİİ’NİN HAZİRESİ TALAN EDİLDİ 1774 Küçük Kaynarca Anlaşması’yla, Osmanlı’dan koparılıp bağımsız yapılan Kırım, 18 yıl sonra Rusya’ya bağlanmış, eski Hanlarla mevcut Kırım Hanı, İstanbul’a sürgün edilmiştir. İstekleri üzerine, Padişah Fermanı’yla Saray’a iskan edilen bu Hanlar ve aileleri, ölünceye kadar burada yaşadılar. Yine Padişah Ferman’yla kendileri ve aileleri efradı, bu Camiinin bahçesine gömüldüler. Hazire haline getirilen Cami bahçesi, 1960 İhtilali’nde Saray’a atanan Kaymakam Burhanettin Ergun tarafından talan edildi. “Talan” sözcüğünü, bilhassa kullandım. Çünkü, bu cahil zat ; “Cami bahçesi mezarlık olamaz.” diyerek, bütün mezar taşlarını merkez Şehir Mezarlığı’na taşıttı. O sırada mezarlık duvarı yapılırken, taşların bir kısmı bu duvarın yapımında kullanıldı. Şikayet üzerine, kalan taşlar tekrar Camii bahçesine getirildiyse de, hangi taşın hangi mezara ait olduğu bilinmeden, rast gele dikildiler. Böylece, bir tarih bu zat tarafından yok edildi. Benim Milli Eğitim Müdür Muavini olduğum sırada İstanbul Vali Mavini olan bu zata, neden bunu yaptığımı sorduğumda, kısa konuştu ve “Hiç sorma, o bir hataydı.” dedi, başka bir şey söylemedi. Geri kalan taşlar, şu sırada bahçeye rastgele saçılmış durumda. Koruma yok. Kimilerinin kırıldığı söyleniyor. Bahçe düzenlenirken yine dikilecekler, ama sadece birer sembol olacaklar. Bunu öğrenen gelecek nesiller de bizi takdirle değil, tekdirle yad edecekler. ------------------------------------------------ Dip Notu : Definecilere son mesaj; Ayaspaşa, buraya altın filan gömmedi. Daha sonra da, böyle bir gömü hiç yapılmadı. Boşuna umutlanmayın. Kırım Hanları ise, canlarını zor kurtarıp İstanbul’a ve buraya geldiler. Kalan ömürleri, sıkıntı ve yokluk içinde geçti. Onları da, mezarlarında boşuna rahatsız etmeyin. |
||
|
||
Etiketler: |
|
Bu modül kullanıcı tarafından yönetilir, ister kod girilir ister iframe ile içerik çekilir. Toplamda kullanıcı 5 modül ekleme hakkına sahiptir, bu modül dahil tüm sağdaki modüller manuel olarak sıralanabilir.